Medyada Lee Min Ho...
Efe Hayale göz kırpıp masadakilere selam verdi. Enrique ve Jessica da ilk başta masalarına izin istemeden oturan kişi kaşısında şaşırmış sonra selamını almışlardı. Hayal hala Efeye bakıyordu. Efe masadakilerle konuşmaya dalınca Hayal Enrique ve Jessica'ya "Bizim Mügeyle bir işimiz vardı. Ders başlamadan onu halledelim. Siz lütfen yeni gelen arkadaşla muhabbete devam edin. Sınıfta görüşürüz." deyip Mügeye baktı. Müge "Aa evet ya onu tamamen unuttuk hemen halledelim biz. Görüşürüz." deyip masadan kalktı. Hayal de çantasını alıp Mügenin koluna girdi ve kafeteryadan ayrıldılar. Efe hala masada oturuyor diğerleriyle konuşuyordu.
Müge "Asla vazgeçmeyecek!" diye konuşmayı başlattı. Hayal bir 'Offf!' çekip "Dikkate almazsak gider heralde. Görmezden gelmek en iyisi." deyip fikrini söyledi. Müge "Denemeye değer" deyip Hayali onayladı. Sınıfa doğru giderlerken Jessica'nın sesini duydular. "Hayal! HaNeul! Bekleyin biz de geliyoruz!" Dönüp baktıklarında üç kişi olduklarını görünce ikisi birden gözlerini devirdi. Efe, Enrique ve Jessica yanlarına geldiğinde sınıfa doğru yürümeye devam ettiler. Sınıfın kapısına geldiklerinde Hayal Efeye "Derse de girmeyi düşünmüyorsun sanırım?" diye sorunca Efe "Aslında düşünüyorum. Hocayla konuşup anlaşırsak neden olmasın?" deyip gülümsedi. Hayal cevap vermeyip sırasına yöneldi. Diğerleri de onu takip ediyorlardı.
Çantalarını bıraktıklarında Jessica kızlara "Lavaboya gidelim mi?" diye sordu. Hayal bu fırsatı kaçırmak istemediğinden "Hadi!" deyip en önde çıktı sınıftan. Lavaboya girdiklerinde Jessica "Kızlaaarr çok tatlı değil mi?" diye sorunca Hayal ve Müge önce birbirlerine sonra Jessicaya baktılar. Duyduklarına inanamıyorlardı! Hayal "Sakın Jessica! Onu tanımıyorsun. Şimdiden vazgeçmen senin yararına olur." diye atladı. Jessicanın suratı asılmıştı. "Siz tanıyorsunuz değil mi? Tahmin etmiştim. Ama gene de çok tatlı!"
Bu sefer Müge bir şeyler söyleme ihtiyacı hissetti ve "Canım yanlış anlama lütfen ama Efe nasıl desem... Biraz psikopattır. Hatta baya psikopattır. Üstelik sana gelecek verebilecek birisi değil." Jessica bunun üzerine omuz silkip "Gelecek isteyen kim? Ama biraz takılmaktan kimseye zarar gelmez." dedi. Hayal "Peki biz uyarımızı yaptık." deyip kapıya yöneldi.
Kesinlikle kıskançlıktan değildi bu söyledikleri. Hatta Efe de Jessicaya karşı bir şeyler hissetse en çok Hayal mutlu olurdu. Ama arkadaşının üzülmesini istemiyordu. Uyarısının tek nedeni buydu. Jessica önemsemiyorsa Hayal hiç önemsemezdi. Hayalin huyuydu bu. Muhakkak bir kere uyarırdı. Sonrasında ise gerekeni yapardı.
Sınıfa girdikten üç dakika sonra öğretmenleri girdi. Efe hemen derse girmesine izin vermesi için konuşmaya gitmişti. Şansına en yumuşak hocanın dersiydi ve hoca kabul etmişti. Öğretmen Kim'in dersi olacaktı ki dışarıya atılmasını zevkle izleyecekti.
"Şans bugün benden yana değil" diye düşünürken telefonu titredi. Min Ho mesaj atmıştı. Hayal daha onun adını görür görmez gülümsemeye başlamıştı. Rehberdeki adını 'Şans Meleğim' diye değiştirmeyi düşünüp mesajı açtı.
"Tombiğim nasılsın? :) derste değilsen arayım mı bi sesini duyarım?"
Hayal hemen cevap yazdı. "İyiyim tabi ki sen nasılsın? Üzgünüm miniğim geç kaldın araya çıkınca ben ararım seni olur mu?" Mesajı gönderip cevap bekledi. Yaklaşık bir dakika sonra telefonu tekrar titredi. "Ben de iyiyim sesini duyduğumda daha iyi olacağım :) aramanı bekliyorum o zaman. İyi dersler :*"
Hayal tekrar gülümseyip telefonu cebine koydu. Dersin bir an önce bitmesini istiyordu. Ama dersin bitmesini istediği için ve onu izleyen bir çift göz de olduğu için ders uzadı da uzadı sanki. Öğretmen "Evet arkadaşlar bir ara verelim 10 dakika sonra devam ederiz." der demez Hayal telefonu eline alıp arama tuşuna bastı. Tek çalmada karşı taraf cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanfictionBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü