Medyada Sung Gyu-Kontrol var. Bu hafta en çok dinlediğim şarkı. Bölümle pek alakalı olmasa da koymak istedim.
İyi okumalar...
Mustafa Bey 'gelinin arkadaşıyım' sözünü duyduktan sonra Hayal'e baktı. Hayal de diğer herkes gibi şaşkınlıkla sesin geldiği yere doğru bakıyordu. Dedesinin bakışlarını üzerinde hissedince ona döndü ve başıyla gelmesini onayladı.
Mustafa Bey güvenlik görevlilerine bırakmalarını söyledi. Bir süre sonra üzerinde simsiyah takım elbisesiyle Efe göründü. Elinde üzerindeki takım elbiseden daha koyu ama bakışlarındaki karanlıkla aynı tonda bir kutu tutuyordu.
Bu görüntü Hayal'i biraz korkutsa da renk vermedi ve Min Ho'nun da elinden tutarak ayağa kalktı. Efe tehditkar gülümsemesiyle onlara doğru yürürken Hayal kararından pişman olacağını düşünmeye başlamıştı.
Herkes onlara bakıyordu. Min Hyuk ve Chan Hyuk da sahneden inmiş, her şeye hazırlıklı olarak bekliyorlardı. Üstelik tek hazırlıklı olan onlar da değildi. Ali de ayağa kalkmış, ellerini önünde birleştirmiş, her an müdahele etmek için hazırdı. Batu ise sandalyesinin ucunda her an fırlayacakmış gibi oturuyordu.
Efe gelip önlerinde durdu. Korece olarak "Tebrik ederim. Davetli olmadığımı biliyordum ama Hayal'i böyle görme fırsatını kaçıramazdım." deyip bakışlarını Hayal'e çevirdi. "Gerçekten çok güzel görünüyorsun." dedi ve bu sefer Min Ho'ya dönerken dişlerinin arasından "Şanslı it!" diye tısladı.
Onlara en yakın duran kişi olan Müge gözlerini Efe'ye dikerek Efe'nin ses tonuyla "İtoğlu it!" diye mırıldandı. Efe yan gözle ona bakıp sırıttıktan sonra "Neyse, ben de bu mutlu günüzü 'güzel' bir hediyeyle taçlandırmak istedim. Hayalciğim lütfen alınma ama hediyem sana değil şuna." dedi çenesiyle Min Ho'yu göstererek.
Min Ho en başından beri soğuk bir ifadeyle Efe'ye bakıyordu. Bakışlarındaki soğukluğu sesine de yansıtarak "Öyle mi? Neymiş bu güzel hediye?" dedi. Efe "Aslında sana çok değerli bir şeyimi getirdim. Ama sana verilebilecek en güzel hediyenin bu olduğunu düşündüm. Lütfen kendini kötü hissetme. Asılları ve anıları her zaman benimle olacak." derken kutuyu ona uzatıp gözüyle açmasını işaret etti. Min Ho biraz sertçe kutuyu aldı ve siyah kurdelayı çözüp kapağını açtı. Hayal de merak ederek başını kutuya doğru uzattı.
Kutunun içinde Min Ho'nun bugün aldığı ikinci albüm duruyordu. Ancak Mehmet Beyin verdiği albümün aksine bu hiç masumane değildi. Albümün kapağında Efe ve Hayal'in öpüştükleri bir fotoğraf vardı. Min Ho bu fotoğrafı görür görmez albümün geri kalanına bakmadan kutuyu yere fırlatıp, ani bir hareketle sağ yumruğunu Efe'nin burnuna geçirdi. Duyduğu çıtırtıdan tatmin olmayınca omuzlarından tutup karnına sol dizini geçirdi. Efe bir süre iki büklüm kaldıktan sonra hızlı bir atakla Min Ho'nun çenesine yumruk yaptığı sol elini indirdi. Sağa doğru sendeleyen Min Ho'nun dizindeki rahatsızlığı kendi lehine kullanmak için bacağına doğru bir hamle yaparken daha fazla dayanamayan Hayal müdahele etmek istedi ve ayağındaki ayakkabının topuğunu Efe'nin kalkan bacağındaki dizine sapladı. Efe beklemediği bu hamle karşısında başını yukarı kaldırıp inlemeye başladı.
Ne olduğunu anlamayan davetliler endişeyle ayağa fırlarken birkaçından tiz bir çığlık duyuldu. Ancak Efe geldiğinden beri hazırda bekleyen Min Hyuk Efe'nin şu anki durumunu fırsat bilerek arkasıdan yaklaştı. Efe'yi omzundan tuttuğu gibi kendisine çevirdi ve yakasından tutup zaten kırılmış olan burnuna ikinci bir darbeyi kafasıyla indirdi.
Ali, Min Hyuk'un bu hareketini takdir ederek kavgayı ayırma bahanesiyle yanlarına ulaşıp Efe'yi tuttu. Kulağına eğilip "Sakin ol lan pezevenk! Daha fazla uzatmadan siktir git yoksa zaten kaymış olan façanı biraz da ben aşağı alacağım!" diye fısıldadı. İşin içine Ali'nin girmesi Efe'yi korkutmuştu çünkü Hayal'le ilişkilerinin başlarında Ali ayar vermek için Efe'yi birazcık hırpalamıştı. O zaman Hayal yüzündeki morlukları sorduğunda ise çıktığı bir maçta olduğunu söylemek zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanficBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü