Medyada Min Ho'nun Hayal'e aldığı yüzük... Sizce de çok hoş değil mi? ♥♡♥
İkinci medya olarak ise nikahtan sonra Hayal ve Min Ho'nun dans ettiği şarkı. Demet Evgar-Farketmeden.
Keyifli okumalar ;)
Hayal, cuma gününü Jin Kyung ve Müge ile nikahta giyineceği elbiseyi seçmek için heba ediyordu. Min Ho'nun yanında olmak istiyordu ama pek sevgili 'nişanlısı' ona ailesiyle ilgilenmesi gerektiğini, nikahta düzgün giyinmeleri gerektiğini, kendisinin de bir ara Batu ile takım elbise bakmaya gideceğini söyleyip Hayal'i postalamıştı.
Hayal tabi ki bunların bahane olduğunu biliyordu. Yan yana oldukları sürece birbirlerine doğru çekiliyorlardı. Artık karşı koymak çok daha zor geliyordu. Üç gündür neredeyse sarılmamışlardı bile. Sadece evlenme teklifini kabul ettiğinde bir kerecik sıkıca sarılmışlardı. Bu sefer Min Ho öpmek istemişti ama Hayal iade-i hareket yaparak işaret parmağıyla onu alnından itmişti.
Pazar gününün gelmesini bekliyorlardı kavuşmak için. Min Ho'nun evlenme ehliyeti gelmişti. Erkek tarafı da Türkiye'ye çarşamba akşamı intikal etmiş, kız isteme töreni Müge'nin tercümanlığında gerçekleşmişti. Tabii "Allah'ın emri, peygamberin kavli ile" diye başlamamışlardı sözlerine ama uygun bir üslüpla Hayal'i kendi kızları gibi görüp, her zaman yanında olacaklarını söyleyip evlatlarına kefil olmuşlardı. Babası da zaten formalite icabı olan bu isteme seramonisini "Verdim gitti." diye sonladırmıştı. Hayalin getirdiği kahveyi içip çikolataları yerken ise daha da kaynaşıp, birbirlerini tanımaya çalışmışlardı. Gece olunca da konuşabilecekleri çok zamanları olduğu konusunda anlaşıp misafirlerini çatı katındaki yatak odasına yönlendirmişlerdi. Jin Kyung, Hayal'in odasında kalacaktı. Hayal ise İzem'in odasını paylaşacaktı.
Hayal her şeyin ne kadar hızlı ilerlediğini, anıları gözden geçirirken bir kez daha farketti. Kendi kendine gülümsüyordu ki Müge'nin ona seslenen sesini duydu.
"Hayal sana diyorum. Ohooo hatunun aklı beş karış havada. Sanki ben evleniyorum anasını satayım."
İki elinde de askılarından tuttuğu elbiseler yokmuşçasına ellerini beline yerleştirmiş söylenen Müge'ye bakıp "Dalmışım kardeşim. Ne oldu?" diye sordu. Müge "Seninle çok işimiz var çok! Hala ne oldu diyor." deyip belinden ellerini çekip elbiseleri Hayal'in görebilmesi için kaldırdı. "Jin Kyung unni bunları denemeni istiyor. Kalk hadi kabine gidiyoruz."
Hayal yanaklarını şişirip yüzüne yerleştirdiği zoraki gülümsemeyle elbiseleri Müge'nin elinden alıp kabinlere doğru ilerledi. Kabinin kapısını kapatıp elbiseleri askıya astıktan sonra başını ellerinin arasına alıp baş parmaklarıyla şakaklarına biraz masaj yaptı ve soyundu.
İlk elbise uzun, bembeyaz, sade bir elbiseydi. Hafif göğüs dekoltesi ve göğüs dekoltesiyle eşit derinlikte sırt dekoltesi vardı. Kolları kalın askılıydı. Şile bezinden yapılmış sahil elbiselerine benziyordu. Çok basit görünüyordu askıdayken ama Hayal'in üzerindeyken basitlikle alakası bile yoktu.
Kapıyı açıp kendisini onu görmeyi bekleyenlerin yorumlarına bıraktı. "Çok güzel olmuş ama fazla sade."
"Bence de. En azından minik bir detayı olsaydı."
"Ama dekoltelerini sevdim."
"Jin Kyung unni Min Ho'nun hoşuna gitmez o dekolteler."
"Nikah bu! Sorun etmez heralde? Zaten yabancı olmayacak ki."Onlar kendi aralarında böyle konuşurlarken Hayal de bu butik dükkanın camından dışarıyı seyrediyordu. En sonunda Jin Kyung "Diğerini dene bir de." deyince Hayal gerisin geri kabine döndü.
Bu seferki daha hoştu sanki. Beyaz satenin üzerini kırık beyaz güpürlerle kaplamışlardı. Kayık yaka geliyordu ve dekolte vermiyordu. Etek, beldeki gold işlemeli kemerden sonra hafif kabararak iniyordu aşağıya. Bu da uzundu ve gelinliğe daha çok benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanficBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü