"ETRAFIMIZA ÖRDÜĞÜMÜZ ZİNCİRLERLE ÜZERİNE YATTIĞIMIZ TOPRAKLARIN SENİN MİLADIN OLACAĞINI BİLDİĞİN ZAMAN, ARTIK BÜYÜMÜŞ OLURSUN. KABULLEN."
(Onur Can Özcan - Hırka, çilingir, kibrit...)
Yıldız Kara...
Yazıyı bitirince bilgisayara baktım ve kopyalayıp Derin'e de gönderdim. Tekrardan okumak için göz gezdirdiğimde Derin'den bir mesaj gelmişti. Onu açmadan yazdığım şeyi okumaya başladım.
"Uzun zamandır buralarda olmadığımın farkındayım, bunun işim olduğunun da farkındayım. Sadece kötü zamanlardan geçiyorum. Annem maalesef ki vefat etti. Şimdiden bütün baş sağlığı mesajlarınıza tek tek teşekkür ederim. Ki diğer haber gibi bu da yavaş yavaş yayılmaya başlamış. Akın ile bir birlikteliğe başladığımız ise yalan bir haber değil ama beni tanıdıysanız, burada bunları çok fazla belirtmek isteyen birisi değilim. Anlayış göstermenizi isteyip, bunun dışındaki bütün haberlerin karalama kampanyası olduğunuzu bilmenizi isterim. Şimdiden anlayışınız için teşekkürler, iyi günler. -YILDIZ KARA."
Derin bir nefes alıp telefonu açtım. "Nasıl olmuş?"
"Gayet iyi," dedi Derin. "Ama emin misin Yıldız?" Yanaklarımın içini ısırdığımda sessiz kaldım.
"Değilim. Ona olan hislerimi böyle bir şeye alet etmek istemiyorum. Çok yanlış, çok huzursuz hissettiriyor." O da telefonun ardından derin bir nefes verdi. Yatağımın üzerinde bilgisayarı kenara koyarak uzandım telefon kulağımdayken.
"Ama sonuçta Akın arkanda duracağım demiş, her ne olursa olsun."
"Ama bu şekilde değil. Ben resmen..." Sustum. Ben resmen takipçi sayım tekrardan artsın diye yapıyorum.
Bu konuda çok kararsızdım. Kesinlikle bu şekilde, bu yüzden yapmak istemiyordum ama üç gündür Akın ile olan haberlerimiz yayıldıkça takipçi sayımdaki artış benim gözümü korkutmuştu. Akın'ın hesabını bulup bizim fotoğraflarımızı shopluyorlardı. Birden, çok hızlı bir şekilde yayılmıştı her yer, kontrol bile edememiştim. Ve bu hoşuma gitmişti, lanet olsun ki hoşuma gitmişti. Eğer bunu şimdi paylaşırsam gündeme oturacağını ve eskisi gibi konuşulan en çok ben olacağımı biliyordum. Bu hissi uzun zamandır yaşamamıştım. Ama... Bir yandan da bunu açıklamayıp bir süre daha Akın ile gizli yaşayabilirdik, ya da ne bileyim... Bunlardan hoşlanmadığının farkındaydım, her ne kadar belli etmese de.
Dün Derin ile bunun hakkında konuşurken Akın daha akşam eve gelmemişti bile. Derin'e, bir yazı paylaşacağımı ve çıkan haberleri doğrulayacağımı söyledim. Akın'a da bu yüzden sormuştum.
"Bu biraz onu işin için kullanmış gibi oluyorsun ama belki de dert etmez, bunu ona söylemelisin." Dert etmezdi, eğer sadece bütün bu fazla bilgi kirliliğini gidermek için bu yazıyı paylaşsaydım elbette dert etmez hatta benim adıma mutlu olurdu ama ben sadece kendi kafamda bir şeyleri yoluna koymak için daha da yanlış seçimler yapıyordum. Bunu biliyordum ama yapmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Ona karşı yalnış seçimler yapmaktan vazgeçmiyordum.
"Bunu ona söylemezsem öğrenmez bile," Ve ben ömür boyu bu aklıma geldikçe vicdan azabı çekerim. Normal insanlara göre büyütülecek bir şey değildi. Hatta insanlar sırf bu etkileşimi sağlamak için sahte ilişkiler bile yayınlıyordu ama Akın'la biz hiçbir zaman sahte olmadık. En azından hislerimiz konusunda.
"Ben şimdi kapatıyorum," dedim yazıyı paylaşırken. O da telefonu tam kapatacakken duraksadı. "Derin?" dediğimde bana "Bir saniye," dedi ve nefes alış verişleriyle beni yalnız bıraktı. "Yıldız!" diye fısıldadı dişlerinin arasından.
![](https://img.wattpad.com/cover/248886060-288-k380554.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızım Sönmek Üzere
Teen Fiction"Acıların senin parlayan yıldızlarındır, onlardan kaç." İçerik üreticisi olan Yıldız Kara, gittiği röportaj sonucu tanıştığı kişinin onun geçmişiyle yüzleşmesinde aracı olacağını aklından bile geçirmemişti. Geçmişinde kendisinin sessiz çığlıkları v...