YILDIZIM SÖNMEK ÜZERE

465 38 176
                                    




Gün gelecek, yaranı manı isteyecekler. Bununla sana, yaşa, dediklerinde adına hayat diyecekler. Sendeleyeceksin, bir el uzansın sana diye feryat edeceksin. Senin için kazdıkları mezara düş diye vazgeçmeni isteyecekler ama sen ve korkuların, direnecek. Buna savaşmak adını koyduğunda, hayatla olan kavgan çoktan başlayacak. Eline bir bomba verecekler; kontrol et, diyecekler. Zihnin olduğunu bilemeyeceksin. Kafanın içindeki bombayla savaşamazken, elimdeki bombayı kontrol ettiğinde seni alkışlayacaklar. Kazanmak budur, diyerek eline o kupayı verdiklerinde, sen çoktan kaybedeceksin. Kafanın içindeki sesler sana öyle bir düşman kesilecek ki, yalnız kalacaksın, yalınlaşacaksın, yoksunluk çekeceksin eski kendine. Gitmek isteyeceksin, kaçmak gibi bir seçenek sunacak tanrı sana. En büyüğü ölüm olacak ama sen aynaya baktığında, günün sonunda; yüzleşeceksin. Gidemeyeceğin gerçeğiyle.

Bir ihtiyar karşına geçip unutmak, diyecek; insana verilen en büyük lütuf. Bu sana en akıllıca kaçış yolu gibi gelecek ama tanışacaksın biriyle ikinci kez, hatırlatacak geçmişi. Kalmayacaksın tek zehrinle. İçindeki çürüyen tohumları hatırladığında çocukluk bir göz yaşı mesafesinde kalacak çünkü sen artık ona hiç uzanamayacaksın. Bileklerine bir kelepçe takacaklar, ilk imdadını duyup sana yardım edene yeşerecek çürük tohumların; tam bitti derken, yeniden, yeşert tohumlarını. En hastalıklısı bu olacak. En başında yanlış olan bir minnet, en sonunda felaketin olacak bir kül okyanusunda.

Bir dereye atacaklar ruhunu, çocukluğun olduğunu asla anlayamayacaksın. Çok geç kalacaksın, o kadar geç kalacaksın ki fark ettiğinde yalnız kalmaktan başka çaren olmayacak. Dereden ilk çıkan kazanır, diyecekler. Yardım isteyeceksin, kaybedersen o derede boğulacağını bileceksin çünkü daha az önce çıktın kül okyanusundan, sonunun çoktan yazılmış olduğunu anlayacaksın. Yine de umut etmeyi bırakmayacaksın. Tekrardan birisi elini uzatacak sana. Dere kenarından, "Seni izliyorum dakikalardır, yardıma ihtiyacın olmalı," diyecek. Elini tutacaksın. Yardım isteyeceksin, çıkar beni buradan diyeceksin ama suçlu ya iyilikler, elini tuttuğun insan seni derenin dibine gömecek. Elini ondan kurtarmak isteyip de sana bir kene gibi yapıştığını fark ettiğinde, rüyandan uyanıp buna "geçmiş" diyeceksin. Kandıracaksın kendini. Bir rüyaydı, sadece derken zihninle bir kumar masasına oturmuş olacaksın ama o masaya seni oturtturanın o olduğunu çok geç fark edeceksin. Ona istediğini verdiğinde o, çoktan ölmüş olacak. Ama öldür zihnini, zaten her kumar masasından kazanarak kalkan o olacak.

Eline bir kalem alacaksın yıllar sonra. Yazmaktan başka bir kaçış yolun olmadığını anlayacaksın. Etrafında kimse kalmayacak. Yalnız kalacaksın ve bir daha yardım istemeyeceksin. Korkacaksın. Ürkeceksin, ağlayacaksın. İntihar etmeyi düşüneceksin ama birileri senden önce davranacak. Sen yine elindeki acı mürekkeple o odada bir sürü ruhunla saklambaç oynayacaksın. Gitmek istiyorum, yazacaksın ama daha sonra yazdığın her şeyi karalayacaksın çünkü bir kere kalmışsın zaten. Değiştiğini düşünürken o kağıtları yırtmak isteyeceksin, yakmak isteyeceksin. Daha sonra başından ayrılmadığın o mezar taşının karşısına geçip o kağıtları gömerken anlayacaksın. Sen sadece değişmedin, sen artık vazgeçtin.

---

Yıldız, 22 yaşında olan bir youtuber, içerik üreticisidir. Üniversite okumamış, lise sonda bu ışığın içine girmiştir. Çocukluğunda çok acılar yaşamış olan Yıldız, neredeyse bir hafta içinde, 18 yaşında iken, tıklanmaların kurbanı olmuştur.

Paylaştığı videolarda ve dediği her bir kelimede yalan söyler; herkese. Geçmişini açıklamaz. Ona göre geçmişi, babasının trafik kazasında ölmesinden ibarettir. Herkes onu öyle tanır.

Hayatı boyunca hiç yüzü gülmeyen, geçmişini unuttuğunu düşünen, her şeyin bittiğini, güzel bir hayata kollarını açacağını sansa da; hayat, ona istediğini vermeyecektir.

Geçmiş onun peşini bırakmayacaktır. Zihninde olsa bile... Bu, geçmişin serüveni.





Yıldızım Sönmek ÜzereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin