(Evden Uzak, Gör Duy Hisset.)
"Kalbimin çarptığı zamanlar vardı,
Sen o zamanlar yoktun.
Heyecanlandığım, birini sevdiğim zamanlara yetişemedin...
Aldım nabzımın ritimlerini,
Bağladım kuşun kanadına...
Kırıldı kanadı, düştü yere
Asfalt çok soğuktu bi' tanem."
*
"Bu kadar soğuk olacağını tahmin etmemiştim..." dedim yanımda duran Derin'e. Onaylarcasına başını salladı. Ofisimiz bir gökdelenin en üst katıydı ve çatıya çıkmak asansörle beş dakikalık işti. Ben de her ofise geldiğimde bu gökdelenin çatısından bir kez dahi olsa aşağıda olup biteni incelerdim. İnsanlar hep bir koşuşturma içerisindeydi. Buradan bir karınca gibi gözükseler de karmaşıktı, kafa karıştırıcı ve yorucuydu. Oradan oraya koşanlar, bir şeyler yetiştirme zorunluluğu, taksi dursun diye bağıranlar... Hep bir kaostu yaşadığım bu şehir. Ben de bu kaosun kendisiydim. Tek fark, arada durup hayatı sorgulayabiliyor oluşumdu.
''Hadi inelim artık, üşüteceğiz.'' dedi kapının önünde gitmek için hazır olan Derin.
Dün akşam yaşadığım şeyler de, daha doğrusu dün bir kaostu. Akın'ın beni aradıktan sonra tam bir şey diyecekken kapatması, benim kusmam, o halde onun abisinin evine gitmem... Şimdi gün aydınlanmışken bunları mantıklıca düşünerek artık o kadar da gözümde büyütmemeye çalışıyordum. Ama dün şanslı olduğum bir nokta vardı ki, Akın'ın abisini görmemiştim. Aksi taktirde onun abisine nasıl bir açıklama yapacağını dinlemek hiç istemezdim.
Sarhoş halde eve getirdiği "o" kız.
Ama devam, bugünden devam. Çünkü düne takılmayacak kadar çok takılacak şeyim vardı.
Ofise geldiğimde ise kapıda Derin beni bekliyordu. Bizimkilerin yanına uğramadan çatıya çıkmıştık. Buna ihtiyacımız olduğunu, hava almanın iyi gelebileceğini söylediğinde beni ikna etmişti. Fakat Kasım ayının bizi uğrattığı bozgun soğuk, bu fikri yanılgıya uğrattı.
Kapıda bekleyen Derin'in yanına gittim hızla. Asansöre binip ofisin olduğu kata indik. Burası bizim ortak mekanımızdı. Büyük işler, düzenlemeler, kontroller, stüdyo işleri gibi işler burada yapılırdı. Dijital içerik üreticilik serbest bir meslekti fakat hiç kolay değildi. Dışarıdan her ne kadar yatarak çalışıyormuş gibi gözükse de öyle değildi işte.
Sürekli üstte kal. Her hafta yeni bir şey üret. Her gün o mesajları oku. Gülümse. Hayır ağla, baksana tıklanmaların düşüyor.
Yalancı. Sahtesin. Artık estetik yaptır. Dombili. Zargana. Fakir. Gösteriş peşinde. Artık susar mısın? Boş yapıyor. Çok konuşuyor. Çok çirkin. Çok samimiyetsiz. Çok, çok, çok...
Hep çoğum onlara göre.
Bu yüzden insanlar bana hep bir fazla.Asansör kapısının açıldığını haber veren ses kulaklarımda yankılanınca gözlerimi iki saniye kadar sıktım ve derin bir nefes alarak asansörden çıktım.
Atlatabilirsin. Bugünü de atlatıp gidebilirsin. Bu hafta da bitebilir. Bitecek. Geçecek.
Peki diğer hafta? Ne zamana kadar kendine dayanacaksın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızım Sönmek Üzere
Novela Juvenil"Acıların senin parlayan yıldızlarındır, onlardan kaç." İçerik üreticisi olan Yıldız Kara, gittiği röportaj sonucu tanıştığı kişinin onun geçmişiyle yüzleşmesinde aracı olacağını aklından bile geçirmemişti. Geçmişinde kendisinin sessiz çığlıkları v...