Bölüm 18: Çarpışan arabalar

869 81 45
                                    

Sanem Çelik

Biraz bekledikten sonra gelen yemekleri görmemle gözlerim parlamıştı. Ben yemeye başlarken Sancak'ta başlamıştı. Yemeği yerken kafamı kaldırıp ona baktım. Dün geceyi ona hatırlatmamaya çalışıyordum. Hatırlamasını bir noktada istiyordum ama şuan benden soğumasını istemezdim. Aslında bu şeyde soğunacak bir şey yoktu ama her ihtimale karşı temkinli olmalıydım. Babam her şeye kızardı, sinirlenirdi. Ve ben bunları tekrardan yaşamak istemezdim. Aslında bir an önce işime başlayıp özgürce kendi hayatımı kurmayı istesem de bir yandan da Sancak'ın yanında kalmak istiyordum. Uzun süren sessizliğin ardından Sancak kafasını kaldırdı ve konuştu.

"Çok sessizsin, bir şeye canın mı sıkılıyor?"

"Hayır,sadece bir şey düşünüyordum."

"Neyi düşündüğünü bana söyleyecek misin?"

"Hala işi düşünüyorum."

"Sana söyledim, benimle birlikte başlayacaksın."

"Anladım, ama ben onu değil ne iş yapacağımı veya oradaki ortamı düşündüm.(yalann)"

"Sana ortamı söyleyeyim, herkes iyi insanlar. Endişelenme, ama ne iş yapacağına gelirsek onu müdürüne sor."

"Çok kabasın."

Arkasına yaslanırken bana bakıyordu.

"Yani sayılır, ama sana istediğin bilgileri verdim. Sanem Hanım."

"Anladım, Sancak Bey."

Yemeklerimizi yemeye devam ettik ve yedikten sonra AVM de dolanmaya başladık.

İlerlerken gördüğüm oyun yeriyle gözlerim ışıldamış, Sancak ne olduğunu anlamadan onu elinden tutup oyun yerine gitmiştim.

Bir anlığına Sancak'a döndüm. Gülümsediğini gördüğümde ben de gülümsedim ve ilerledim. Oyun yerine girdiğimiz gibi Sancak'a döndüm ve konuştum, bana gülerek bakıyordu.

"Oynayalım mı?"

"Benden önce davrandın. İlk ben diyecektim."

"Ama ilk ben dedim, hadi gel."

Çarpışan arabalara doğru ilerlerken Sancak hala arkamdan geliyordu. Bir an giderken hala elini tuttuğumu fark ettim. Çarpışan arabaların önünde durduğumuzda elini bıraktım ve nasıl oynayabileceğimizi sormak için Sancak'a döndüm.

"Bir görevli bulmamız gerek. Beraber binelim!"

Sancak bir görevlinin yanına yaklaşarak onunla birkaç dakika konuştu. Biraz sonra yanıma geldiğinde görevli çarpışan arabalara binmemiz için bize yardım etti. Farklı arabalara bindiğimizde bir süre sonra oyun başladı. Oyun başladıktan sonra arabamı sürekli Sancak'a çarptırıyordum. Ilk çarpmamdan sonra Sancak bir kahkaha patlatıp tekrardan benim arabama vurmuştu. Aldığım darbe ile biraz sallanmıştım ama bundan eğlendiğim için Sancak'a çarpmaya devam etmiştim. Bir süre böyle devam eden oyundan sonra sonunda oyun bitti. Oyun bittiğinde Sancak yanıma geldi ve konuşmaya başladı, yüzünü bir gülümseme vardı.

"Arabamı perte çıkartmaya mı çalışıyordun? Bayağı hırslıydın da."

"Aynı şey senin için de geçerli."

"Başka bir şeye binecek misin peki?"

"Hayır çünkü midem bulanıyor, eve gidebilir miyiz?"

"Tamam, hadi gidelim."

***

Bir süre sonra eve geldiğimizde midemi bulantısını geçmesi için internetten bir şeyler araştırdım işe yarar hiçbir bilgi bulamadığımdan koltuğa yatmış mide bulantımın geçmesini bekliyordum. Mutfakta birkaç şey yapan Sancak, bir süre sonra elinde iki fincanla yanıma geldi.

"Nasılsın? Hala mide bulantın devam ediyor mu?"

"Evet, ama biraz sonra geçecektir."

Elindeki 2 fincandan birini önündeki masaya bıraktığında bir tanesini de bana uzattı.

"Sana iyi gelir umarım."

"Sorun değil, biraz geçti bile."

  Elindeki fincanı dudaklarım görütürken doğrulmuş, koltukta oturuyordum. Bir anlığına gözüm koltuğa kaydığında vücudumu muhteşem bir utan kaplamıştı. Yüzüm kızarırken yüzümü Sancak'ın anlamaz bakışlarından saklamaya çalışıyordum.

"Ateşin mi var Sanem?"

" H-hayır yok."

"Öyle görünmüyor ama."

"Sorun yok Sancak."

"Tamam, kendini kötü hissedersen hemen söyle."

"Tamam, söyleyeceğim."

Fincandaki çayı bitirdiğimde masaya bıraktım ve camdan dışarıyı izledim. Göz göze geldiğim birer gözle korkudan bir anlığına sıçramıştım.

"Sancak, Sancak babam...Babam burda?!"

"Ne?"

Sancak da gördüğü anda fincanı masaya bıraktı ve hrmen dışarıya koştu. Ben ise camdan biraz daha uzaklaştım. Bir yandan da onları izliyordum.

Sancak Ateş

Dışarı çıktım ve Sanem'in babasının yanına ilerledim.

"Evimi gözetleme hakkını sana kim verdi?"

"Kızımı evine alarak bu hakkı bana vermiş oldun."

"Sen de kızını evden atarak kızını evime alma hakkı verdin."

"Yaa öyle miymiş? Ben onu bilmiyordum. Peki seni pert etme hakkına sahip miyim?"

"Hayır."

Hala Sanem'in babasına bakarken etrafına toplanan kişileri fark etmem uzun sürmemişti. Bana gelen bir yumruğu yüzüme yedikten sonra Sanem'in babasına bir yumruk attım ve etrafıma baktım. 5 kişiyi görünce endişeyle kapıya baktım. 5 kişiyi atlatmaya hazırlandım ve etrafımda bir tur döndüm. Bana yavaş yavaş yaklaşanlardan bir tanesine yumruk atmaya hazırlanırken duyduğum polis sirenleri ile yüzüme bir sırıtış yerleşmişti. Kaçmaya çalışanlardan bir tanesini yakaladım ve polis arabasını gördüğüm an daha da sıkı tuttum. Polis geldiğinde hızlı bir şekilde hepsini anlattım ve polis karakola götüreceğini söylediğinde izin istedim ve Sanem'in yanına ilerledim.

"Sancak, eğer polisle gideceksen sorun değil. Git, ben üstüme kapıyı kilitleyip üst katta bekleyeceğim."

"Tamam, dikkatli ol."

"Sen de."

Karakola gitmeye hazılanırken Sanem'e son bir defa daha baktım ve arabaya bindim.

Sanem Çelik

Sancak gittikten sonra üstüme kapıyı birkaç defa kilitlemiş yukarıda odama geçmiştim. Sancak'ın yüzündeki yara aklıma geldiğinde üzüldüm ama elimden şuan bir şey gelmediği için tek yaptığım odamda oturup beklemek oldu. Telefonumu alıp zamanın geçmesi için bakmaya başladığımda şimdiden Sancak'ın şuan ne düşündüğünü merak ediyordum bile.

Yazar~

Arkadaşlar size bir soru. Sancak Sanem'in müdürü mü olsun yoksa orada çalışan yüksek rütbeli biri mi? Bekliyorummmm. Ve sizi öpüyorumm.

SAF AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin