Medya : Parla
Kızın instası : lilycrxslxnd......
Normalde bir insana onu aşağılayıcı ifade kullandıktan sonra çok büyük vicdan azabı çekerdim ama bu defa o yoktu. Aksine gurur vardı. Bedenim, benimle gurur duyuyordu.
Susmadığım için benimle gurur duydu.
Ve gerçekten doğru yoldayım demek oluyordu, bu.
.......
Hızla odadan çıkıp sinirli adımlarımla sağa saptığımda Hale Hanım ile gözgöze geldik. Bana go girl bakışları atıyordu. Anlamsızca ona bakmaya devam ettiğimde "Aferin kızım, böyle hakkını savun. Onlar senin abin de, büyüğünde, neyin olursa olsun senin de hakkın var. O hak sınırını aşanlara sende aşmaktan çekinme. Tamam mı?" fısıltıyla söylediği bu cümleler ardından bende umutla baktım gözlerine. Yaptığım davranışların arkasında durması fazlasıyla hoşuma gidiyor, istemsizce onlara bağlanmamı sağlıyordu. Hale Hanım gerçekten Şermin gibi değildi. Kafamı hemen onaylar şeklinde salladım ve Hale Hanım elini uzatıp 'çak' işareti yaptı. Elimi hızla eline vurup çak yaptığımda sıcacık bir gülümseme yolladı bana. Anne gülümsemesi oluyordu sanırım, bu gülümsemenin adı. Çünkü daha önce hiçbir zaman böyle bir gülümseme görmemiştim, enerjisi anında bana geçmişti adeta.
Mutluluğumu bir kenara bırakıp "Hale Hanım, benim duşa girmem gerek. Odam nerede acaba?" diye sordum. Hale Hanım eliyle merdiveni gösterdi ve "Şuradan çıkıyorsun, hemen şu sağdaki oda bak, görünüyor zaten." gösterdiği odaya baktığımda kapısının beyaz ve tahtadan olduğunu gördüm.
"Şu mu?" diye o odayı gösterdiğimde beni başıyla onayladı ve "Teşekkürler." diyip sıcak bir gülümseme eşliğinde merdivene adımladım.
.....
Aldığım duş ardından yatağa yayılmış, instagramda dolaşıyordum. Kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim. Normalde asla sabah saatleri yatağa giremezdim mesela, Şermin'in koyduğu saçma bir kural daha...
Rahatlığımın tadına bile varamadan kapım tıklandı, gözlerimi kapıya çevirip seslendim. "Gel!"
İçeri giren, daha ismini bile öğrenememiş olduğum kardeşimle karşılaşınca, sorgularcasına kaşlarımı çattım. Yatakta doğruldum.
Bıkkınlıkla oflayıp göz devirdi ve "Annem kaynaşmamız gerektiğini söyleyip, zorla buraya yolladı beni." dedi.
Başlıyoruz, bismillah.
Sesinde utangaç bir tını farkettiğimde bir anda yumuş yumuş oldum. Hemen yine hevesli bir ses çıkardım. Bu sefer rol yapmadım, çünkü gerçekten onlarla kaynaşmaya bende hevesliydim, yalnızca çekiniyordum, 17 yıl sonra tanıştığım abilerim, ikizim, kardeşim, ailemle kaynaşmak öyle kolay olmayacaktı tabii. Karşımdaki çocuk da çekingendi ama ablalık yapmalıydım sanırım. Bu nedenle "E o zaman kaynaşırız." dedim bende.
Eydiği kafasını kaldırdı ve şaşkınlıkla kaşlarını yükseltti "Bu kadar kolay olacağını düşünmüyordum." diye şaşkınlığını sesine de yansıtarak dile getirdi. Tatlılığı karşısında sırıtmadan edemedim. Sırıtışıma o da gülümseyerek karşılık verdi ve konuştu. "Aslında seni evde istiyorum, sadece Eyşan gibi olmandan korkuyorum. Ya sende onun gibi olursan. Bunlara daha fazla katlanmak istemedim. Kalbini kırdıysam özür dilerim."
Bu sefer şaşırma sırası bendeydi galiba. Şaşkınlıkla dudaklarımı araladım ve ağzımdan 'ha?' diye bir inilti kaçtı. Okuduğum kitaplara göre minimum 3 günde pişman olması gerekmez miydi? Bot mu bu çocuk? Yoksa benim hayatım mı bozuk?
Karşımda ismini dahi bilmediğim kardeşim verdiğim tepkiyi komik bulmuş olmalı ki ufak bir kahkaha attı. Bu çocuğun gülmeden durabilme rekorunu merak ettim açıkçası.
Karşılığında artık bir cevap vermem gerektiğini düşünüp gülmesini bitirmesini bekledim. Sonunda bitirdiğinde "Pekala, sana, hatta size hak veriyorum. Bende ilk başta Hale Hanım'ın Şermin gibi çıkmasından korktum. Benzer şeyler yaşıyoruz aslında. O yüzden sizi suçlayamam. Affedildin, velet." son cümlemi hınzır bir sırıtışla söylediğimde çocuğun kaşları çatıldı. 5 yaşında bir çocuk gibi tepkiler veriyordu. "Velet mi?" diye sordu tehditvâri ses tonuyla.
Kafamla onayladım ve "Evet, ismini dâhi bilmiyorum çünkü henüz." dedim bende onun gibi tehditli(!) ses tonumla.
Çocuk inanamazca baktı bana. Birkaç saniye çok ilginç baktı, gerçekten nasıl baktığını ifade edemiyorum. Sonrasındaysa "Kardeşinin ismini dâhi bilmiyor musun gerçekten?" dedi hayretle. Evet, yeni tanışmadık mı? Çok normal değil mi sizcede.
"Yeni tanıştık ya velet. Sen söylemediğin sürece vahiy yoluyla inmeyecek herhalde ismin!" dedim bende mala anlatır gibi. Gerçekten mala anlatır gibi bir ses tonu kullandım çünkü çocuk mal gibiydi. Düpedüz mal yani, beynini kullanamıyordu sanırım. Hayır yani hadsiz misin, kendine gel. Senin karşında zekasıyla herkesi alt etmiş Parla Kesk- Hisar duruyor canım! Bu kadar beyinsiz de olunmaz.
"Nasıl yani, sen sosyal medya da mı kullanmıyorsun?" al işte, bu çocuk niye böyle abartılı mimikler kullanıyordu. Gören de cinayet işledim sanar.
"Hayır, kullanıyorum. Niye ki?" cidden niye sormuştu bunu?
"Normalde bu ülke sınırları içerisindeki tüm kızlar bana hasta. Bizi tanımayan mı var?" son kelimesinden sonra hınzır bir göz kırpması yaptı, şerefsiz mi ne?!
Şimdi 'ben senin tanıdığın kızlardan değilim!' cümlesinin tam sırasıydı ama bunu dersem cringelikten evi yiyebilirdim, bu nedenle "Yakışıklı çocuk avcısı değilim, merak etme. Ayrıca hesabımdan da erkek takip etmem yasak."
Velet şaşkınlıkla gözlerini pörtletti ve "Nasıl yani? Ne demek yasak? Hiç erkek takip etmiyor musun yani?" dehşet içinde kurduğu bu 3 cümlesini bitirdiğinde kafamla onayladım sorularını.
Önce yüzü buruştu, ardından kaşları çatıldı ve "Sebep?" diye sordu anlamazca. Haklıydı aslında, neden erkek takip etmem yasaklansın ki. Anne dediğim o haysiyetsiz kadın Şermin olmasaydı bende şaşırır kalırdım bu saçma kurala.
"Şermin'in koyduğu saçma bir kural. Erkekleri takip edersem, erkek avcısı olurmuşum, derslerim zayıflarmış. Kendisi sığ beyniyle böyle düşünüyordu." Aklıma koyduğu saçma kurallar birbir gelmeye başlayınca midem bulandı.
Velet mimiklerini bu defa kullanmamayı denedi. Ama şaşırdığı her yerinden belli oluyordu. Şaşkınlığını gizlemeye çalıştığı da bir hayli ortadaydı. Şaşırmamış gibi yapmasının nedeni de muhtemelen 'normal bir hayat yaşamışım, şaşırılacak bir şey yokmuş, ve kendimi eksik hissetmeyeyim' diyeydi.
Bu çocuk ne zamandır bu kadar ince düşünür olmuştu?
Dudaklarını büzdü ve "Anladım." diye mırıldandı. Bende daha fazla ayakta kalmasın diye, hemde daha çok kaynaşabilmek için yatağa iki defa vurdum ve "Gelsene." dedim.
Yüzünde bir anda güller açtı sanki. O mutluluğu dudaklarına da yansıttı ve büyük bir gülümseme eşliğinde yatağıma doğru adımladı.
.......
Selam selam selam!!!
Söz verdiğim gibi günün ikinci bölümünü diğerlerine göre uzun yaptımm!!
Velede bak sen velede! Hemen de pişman oldu. O çirkef çocuğun içinde nasıl da merhametli bir çocuk yatıyormuşşş😍
Buraya bölüm hakkında düşüncelerinizi alabiliriimm.
Buraya da hikaye akışı hakkında eleştirel, olumlu yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Bu aradaa Parla karakterinin dış görünüşünü beğendiniz mii!??!?!
Bi' tık olayları hızlı atlıyorum gibime geliyor, sizce de öyle mi? Ona göre yazmaya devam etmeye çalışacağımm!!!
Sonraki bölümlere dek kendinize çok çok iyi bakın, ve kendinizi her şeye rağmen çok sevin!!
Ben sizi çoooookkkk seviyorum!!!
Baaayyyyttt!!!❤💞

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parla
Teen FictionParla; 17 yıl sonra yanlış ailede büyüdüğünü, doğumunda bebeklerin karıştığını öğrenir. Zaten annesi ile arasında çakan güncel şimşekler, bu haber ile daha da kararır ve Parla karamsar bir çıkmaza girer. Ön yargılı abiler, zengin bir aile, yepyeni b...