18

3.5K 203 84
                                    


Bende öyle düşünüyordum. O Eyşan'dan intikam alma hırsım gün geçtikçe büyüyordu ve elimden kaçtığı sürece bu katbekat artarak devam edecek ve kapanmayacak yaralar açmamı sağlayacaktı, haberi yoktu.

Filofobinin tedavisi genel olarak ilaçlarla ve hekimler yardımıyla yapılırdı fakat Egemen'inki o kadar ileri düzey gibi görünmüyordu. Bu nedenle benim ve ailesinin vereceği destekle atlatabileceğini düşünüyordum.

.........

Sonunda eve vardığımızda limuzinin sürgülü kapısını yavaşça çektim ve dışarı çıktım. Şöyle bir bahçeye göz atmam ardından yavaşça eve doğru adımlamaya başladım. Arkamdan Egemen ile Ayaz'da gelirken varmıştım bile. Kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim.

Eren kapıyı açtığında hafifçe sırıttı, "Hoş geldiniz." içimden ağzına ükenip dışarı belli etmeden, yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurdum, "Hoşbulduk."

Yavaşça yanından sızıp hiç beklemeden merdivenlerden çıktım. Odama girip üzerimi değiştirdim ve üzerime yumuş pijamalarımdan birisini giydim.

Buraya gelmem ardından neredeyse 2 ay geçecekti ve ben henüz abi denen insanlarla doğru düzgün sohbet bile etmemiştim. Bu bir yandan benden bir yandan onlardan kaynaklıydı. Yüzde 25'i benden kaynaklanırken yüzde 75'inin onlardan kaynaklandığını düşünüyordum. Her zaman, ne olursa olsun onlardan gelen herhangi bir olaya karşı kendimi hazırlamıştım. Beni istememelerine, alışamamalarına, gitmemi istemelerine ve hatta nefret etmelerine bile bir yandan hazırlıklıydım. Onlar doğduğundan beri çekirdek ailesi olan insanları görmüş, birbirlerini bir bütün olarak sevmiş ve buna alışmışlardı. O bütünün her ne kadar sevilmeyen insanı olsa bile bir kişi eksilip yerine başka biri gelince, aynı zamanda buna da hazırlıksız yakalanınca ister istemez dışlama söz konusu olurdu. Empati yaparak bunu anlayabiliyordum. Fakat üzerinden 2 ay geçmiş olması bu olayın saçma şekilde uzadığını gösteriyordu. 1-2 haftalık alışma süreci herkesçe yaşanırdı, buna ağzımı dâhi açmazdım. Fakat dediğim gibi, 2 ay geçmişti yaklaşık. Koskoca 2 ay geçmişti ve bu gereksiz kin neyin nesiydi?

Onlarında beni istemeye başladıklarını hissediyordum. Bu soğukluğu devam ettiren bendim galiba. Artık yavaş yavaş ısınmaya başlamaya karar vermiştim. Hem Egemen için de birlik olmamız gerekiyordu.

Yavaş yavaş adım atmam gerektiğine emin olup telefonu kaptığım gibi odamdan çıktım ve merdivenlerle aşağı adımlamaya başladım.

İndim ve hemen sağ çaprazımda bulunan salona girdim. Kıvanç abi, Eren abi, Yankı abi ve Barkın abim Harry Potter ve Felsefe Taşı izliyorlardı. Ayaz ve Egemen'de kıyafetlerini değiştirmeye gitmişti muhtemelen. Birazdan onlar da geleceği için bu #yakınlaşmaadım1 operasyonunda çok zorlanmam diye düşünüyordum.

Hepsinin gözü bana dönünce utançla biraz tırstığımı fark ettim ama bunu gülümseyerek gizledim. "Selam!" halkımı selamlarcasına el sallayaraktan koltuklardan birine bıraktım kendimi. Oturduğumda hâlâ elimi sallamaya devam ediyordum. Tabi hepsi bir anda oluşan bu samimiyetime karşılık şaşkınlık içerisinde olsalarda onlar da bir süre sonra ellerini sallamaya başladı ve birbirimize dakikalarca hiç bozuntuya vermeden el sallamaya devam ettik.

Bu sırada içeri Ayaz ile Egemen girdi. Elimi sallamamı bozmadan kafamı onlara çevirince Ayaz bir adım atıp duraksadı ve kaşlarını çattı. Egemen ardından, "Abi, ne bekliyorsun? Geçsene içeri!" diye homurdanıp başını uzattı ve o da olduğu yerde kaldı.

Ayaz konuştu, "Napıyorsunuz lan?"

Egemen atladı, "Allah'ım deliriyor muyuz?"

"Gelin siz de halkıma selam verin ve bize katılın!" slogan sunarcasına söylediğim cümleye karşılık Egemen delirmişiz gibi bir kahkaha attı ve içeri geçip başını tövbe edercesine salladı, "Delirmişsiniz siz!"

Ayaz'da omuz silkti, ardından koltuğa adımladı ve oturdu.

Kolumum yorulduğunu hissettiğimde el sallamayı bırakıp elimi aşağı indirdim ve herkes benim indirmemi bekliyormuş gibi aniden onlar da indirdi.

Televizyona döndük, Hagrid'in Harry'i Hogwarts'a götürmek için geldiği sahneyi izliyorduk. Hayatta en keyif aldığım fantastik serilerden birisi olduğu için yönümü tam olarak televizyona çevirdim ve filme fokuslandım.

Galiba bizim bu yakınlaşma işi yaş, şuan Harry Potter izlemekten daha önemli bir işim olamaz.

.

Sonunda film bitmişti, içimi kaplayan huzurla ayaklanacakken abilerle yakınlaşma operasyonu yaptığımı hatırladım. Yüzümü onlara çevirdim ve gülümsememi genişletip elimi çırptım. 

"Sayın Hisar ailesi üyeleri! Hepinizin her şeyi bırakmanızı ve tüm odağınızı buraya vermenizi temenni ediyorum!"

Hepsi başını teker teker bana çevirdi ve Kıvanç abide filmi kapatıp yüzünü bana çevirdi. "Sadece yüzünüzü değil, vücudunuzu da bana dönderin. Bir kere konuşacağım ve bir daha bu konu açılmayacak, bu nedenle tüm odağınızı bana vermenizi emrediyorum!"

Kıvanç abi kaşlarını çattı ve tüm vücudu bana dönecek şekilde oturdu. Diğerleri de aynı şeyi yaptığında ayağa kalktım. Televizyonun önüne, yani tam ortaya geçtim ve birkaç öksürük ardından konuştum, "Bu soğukluk gereksiz ve fazla uzadı, sizin de benim de etkim var bunda ama artık devam ettirmenin de anlamı yok bence. Koskocaman 2 ay geçti, tam olarak aile olmayı elbet beklemiyorum fakat soğukluğun da bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bu çocukça tavırları bir kenara bırakalım ve artık tam olarak aile olabilmek adına adımlar atmaya yeltenelim diyorum, ne dersiniz?" geniş gülümsememle cümleyi bitirdim ve verecekleri cevap için hafif tırsarak gözlerimi kapatıp beklemeye başladım.

............

Selamlar!

Uzun bir aradan sonra kısa da olsa yavaş yavaş bölüm atmaya karar verdim çünkü çok uzadı ve sabırsız okurlarım da bölüm beklemeye başlamıştııı!!

Bölüm atma günü olmayacak, düzensiz şekilde devam edebileceğim ama en kısa sürede yeniden bir düzene sokmaya çalışacağıma emin olabilirisiniz!

Hepinizi çok özledim, naptınız Parla'sızz?

Günler nasıl, sömestr nasıl geçiyor?

O halde bir sonraki bölüme kadar kendinize çok çok iyi bakın ve kendinizi sevin!

Çünkü ben hepinizi çoooooookkk seviyorummmm!

Görüşürüzzzzzz!💞

ParlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin