Medya : Zeynep Tuana (yeni karakter, birazdan okuyacaksınız.)
................
Oflayarak sıraya doğru ilerledim. Ayaz'da aynı benim gibi itiraz etmeye kalkışmıştı fakat Açelya Hoca susturmuştu direktmen.
Yanına geldim ve çantamı koydum sıraya. Elimden geldiğinde gözgöze gelmemeye çalışarak geçtim ve oturdum.
Aklımdaki karmaşıklıkları bir yana atıp tüm algı ve dikkatimi derse vermeye çalıştım.
............
Sonunda teneffüs zili çaldığında başımı tahtaya kontak olmuş sıradan kaldırdım. Boynum tutulmuştu resmen. Birkaç esneme hareketi yaptığımda göz ucuyla Ayaz'a bakmak istedim. Fakat çoktan gitmiş gibi görünüyordu. Sıkıntıyla ofladım ve başımı sıraya koydum. Teneffüs bitene kadar uyurdum bende. İşime gelir.
Yaklaşık 5 dakika sonra saçlarımda hissettiğim dokunuşla irkilerek başımı kaldırdım. Tanımadığım bir erkek saçlarımı okşuyordu. Ve sınıfta ikimiz haricinde kimse görünmüyordu.
"Hey, napıyorsun sen be?" kaşlarımı çatıp çocuğu omuzlarından ittim. Azgınca sırıttı, "Korkma küçük, biraz sevip bırakacaktım. Okuldaki çoğu kişiye yaptım, sende yeni geldiğine göre, senin de bir tadına bakalım."
Ne zırvalıyordu bu? Kafamın tasını attırma, alırım aklını dangalak!
"Ne diyosun lan beyinsiz? Siktir git şuradan. Salağa bak be!" En kötü seçeneği düşünmeye başladım ve ikimizin vücut oranlarını karşılaştırmaya çalıştım. Çocuğun kol kasları benim bacak kaslarımdan büyük duruyordu. Buyurun cenaze namazına.
Sıradan kalkıp bir gerimdeki sıraya oturdum hemen. Babamın isteği üzerinde ilkokul ve ortaokul dönemlerimde karete kurslarına gitmiştim. Fakat son birkaç yıldır gitmemiş ve paslanmış olmalıydım. Yinede kendime güvenim tamdı, yalnızca gereksiz yaşanabilecek olay ihtimalini en aza indirmeye çalışıyordum.
Çocuk kasıldı ve tek gözü transa girmişçesine kırpılıp durdu.
Tamam, sakin olmalıyım. Kendimi savunabilecek güce ve dayanıklılığa sahibim.
Çocuk yanıma yaklaşmaya başlayınca olduğum yerde hafifçe doğruldum. İyice yanıma yaklaştı ve hemen yanımdaki sıraya oturdu yeniden. Sırada, çaktırmadan gidebildiğim en uzak yere gittim. Çocuk gözlerini hırs ve öfke bürümüşçesine gözlerimin içerisine baktı.
Korktum lan.
Kolunu yavaşça belime doğru yaklaştırmaya başlayınca fırsattan istifade atağa geçtim. Sol kolumu arkamdan çocuğun kolunun olduğu yere yaklaştırdım ve kolunu kavradığım gibi kendime çektim. Çocuk kafasını şiddetle sıraya vurunca çevik bir hareketle ayağa kalktım. Kolunu bırakmadan bir kez kıvırdım. Yetmedi ikinci kez kıvırdım. İstediğim tepkiyi alamadığım için üçüncü defa kıvrınca zaten başını çarpmasının etkisiyle sersemlemiş çocuğun ağzından büyükçe bir inilti kaçtı.
Bu defa o atağa geçti ve boşta kalan koluyla suratıma elinden geldiği kadarıyla bir darbe indirdi. Ama elinden bir şey gelmediği için bana işlemedi elbette.
Diğer kolunu da kavradım ve ikisini birleştirip tek elimle tuttum. Sol elimi çocuğun kafasına yaklaştırdım ve önüne gelen saçlarını koparırcasına arkaya ittim. Çocuk gözlerini bana dikince az önceki hırslı hâlinden eser kalmamıştı, gözbebeği titriyordu resmen.
Yazık, kıyamayız... Demi chat?
Sol elimi yumruk yapıp çocuğun yanağına indirdim. Yüzündeki dalgalanma ve acı dolu haykırışa anbean eşlik etmiştim. Çocuk sırayla birlikte arkaya doğru devrildi. Ve güm! Kafasını çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parla
Teen FictionParla; 17 yıl sonra yanlış ailede büyüdüğünü, doğumunda bebeklerin karıştığını öğrenir. Zaten annesi ile arasında çakan güncel şimşekler, bu haber ile daha da kararır ve Parla karamsar bir çıkmaza girer. Ön yargılı abiler, zengin bir aile, yepyeni b...