9

9.7K 522 172
                                    


O bize bizim ona davrandığımız gibi davranmıyor? Neden ki? Neden bu kadar iyi? Bir insan bu kadar iyi olamaz, olmaz, olmamalı. Bu nedenle kesin rol yapıyor işte!

Ona asla güvenmeyeceğim!..

.......

Başıma çekiçle, silahla, kazmayla, her türlü aletle vuruyorlar. Azrail geldi canımı alıyor da haberim yok sanırım.

Tak, tak, tak...

Beynimin içinde dönüp duran ses dinmiyor.

Tak, tak, tak...

Eh, yeter be! Vurmayın lan kafama! Anam ağladı burada babaannesini satayım!

Hışımla gözlerimi açacaktım, ki bozguna uğradım. Niye açılmıyor bunlar be? Açılsana lan! Sen benim emirlerim altında çalışıyorsun gerizekalı! Ne haddine açılmamak? Ben istersem açılırsın, istersem kapanırsın!

Kim çekiyor benim gözkapaklarlarımı? 1 kilo demir koymuşlar herhalde.

Kaşlarımı kaldırıp bir kez daha gözlerimi açmayı denedim, ağırlık biraz olsun hafifledi, ve gözlerim ile kapakları birbirinden ayrılmayı başardı.

Fenomenlerle sevgililerinin ayrılması bu kadar zor olmuyordur.

Hafifçe araladım ve birkaç defa kırptım gözlerimi. Gözlerim yanıyordu, içine kolonya dökmüşlercesine yanıyordu.

Yanaklarımda ve kollarımda birden çok baskı hissetmeye başlamıştım. Birileri yanaklarıma ve kollarıma eş zamanlı olarak hafifçe vuruyordu.

Bu sırada sanki uzaydan geliyormuş gibi sesler gelmeye başladı. Çok boğuk, tiz. Sanki radyodan konuşma dinliyormuşum gibiydi. Birkaç saniye kadar kulağım çınladı, ardından sesler ve görüntü netleşmeye başladı.

Gözlerimi birkaç defa daha kırptığımda başucumdaki karmaşaya anlam veremedim başta.

Noldu kardeş? Ölmedik be. Alt tarafı bayılmışım.

Hale Hanım son sürat yanaklarıma dokunup iyi olup olmadığımı kontrol etmeye başladı. Yüzündeki endişeyi ifade etmekte zorluk çekiyordum. Gerçekten endişeleniyormuş gibiydi. Gerçekten öyle miydi?

Hemen yan tarafa baktığımda Egemen'i gördüm. Yanı başımdaki sandalyeye oturmuştu, bana meraklı gözlerle bakıyordu. İyi olduğumu duymaya muhtaçmış gibiydi.

Aklıma birbir, film şeridi misali görüntüler gelmeye başlayınca anladım bu endişesini. Onun bana çarpmasıyla düşmüş olmalıydım.

Gözlerimi gözlerinde sabitledim bir süre. Kendini suçlamaması için şefkatli bakışlarımdan gönderdim. Bilerek çarpmamıştı sonuç olarak. Ki kıpkızarık, ağladığı belli olmuş gözleri, ve ellerindeki kızarıklıklara bakılacak olursa fazlasıyla vicdan azabı çekmiş olmalıydı. Daha fazlasına gerek yoktu. Hem iyiydim, bizi öldürmeyen şey güçlendirir kardeş!

Serumlu elimi, acısını takmayarak Egemen'in eline yanaştırdım ve sıkıca tuttum. Elinin sıcaklığı elime akışa başladı, huzur doldu içim. Hep kardeş istemiştim, sonunda olmuştu. Hemde çok tatlı bir kardeşim olmuştu. Daha fazla üzmemeliydim onu.

Egemen burnunu çekti ve elimi seruma dikkat ederek sıktı. Daha sonra söze girdim. "Egemen, neden ağladın yavrum? İyiyim bak, senin bu ablan neleri atlattı lan! Bunu mu atlatamayacağım? Hem bilerek yapmadın. Senin bir suçun yok," gülümsedim. "kimsenin bir suçu yok."

Ensesine bir tane şaplak attığımda ortamdaki tüm ciddiyet ve dram bir anda yok oldu ve herkes hepbir yandan gülmeye başladı. Ayaz bile?

Ayaz bile güldü lan!

ParlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin