Ömür ayaklanıp Egemen'e doğru yürümeye başladı. "Noldu Egemen? Neden çağırıyorsun Ayaz'ı?"
"Ya sen karışma bir. Sevgilisisin diye ailevi konuşmalarımıza girme cürretini görme kendinde, bir zahmet."
Ne, sevgilisi miydi gerçekten?
.......
Bana neden söylememişti?
Güvenmiyor muydu bana?
Aylar önce ikizi olduğum ortaya çıkmıştı, hâlâ mı kabullenemiyordu beni?
Ayrıca, neden bir anda böyle olmuştuk ki?
Ben alışmıştım bile ama...
Sorular içinde boğulurken Ayaz'ın bağırışı böldü bunu.
"EGEMEN! O SESİNİ KES VE SORUNUN NE OLDUĞUNU SÖYLE!"
Tüm gözler bize dönmüştü. Bahçedeki herkes bize bakıyordu artık.
Bir dakika ya, ne hakla bağırıyordu bahçenin ortasında?
Egemen tam ağzını açmışken Ayaz'ın bizde uğradığı hararetin aynısı şekilde bağırdım, "AYAZ! O BAĞIRIŞINI KES. BAHÇENİN ORTASINDA BU ŞEKİLDE BAĞIRAMAZSIN BU ÇOCUĞA! İÇERİ GEÇİN, ÖYLE KONUŞUN. BAŞKA KİMSEYİ İLGİLENDİRMEZ DURUMUMUZ."
Fazla bağırışım, bahçe nöbetçisi öğretmenin de yanımıza yanaşmaya başlamasıyla anlaşılmıştı.
Bu Ayaz çok daha fazla rezil olmayı hakediyordu ama, neyse.
Nöbetçi hoca gelip, "Noluyor burada?" diyince Semih girdi araya, "Bir şey olmuyor hocam. Hararetli bir konuşma döndü de, önemli bir şey yok."
Nöbetçi hoca inanmadığını belirten bir mimik yapsa da kurcalamak yerine yanımızdan uzaklaşmayı seçmişti.
Hemen Ayaz atıldı, "Ee, ne oluyor?"
Ben cevaplayacaktım ki Egemen benden önce davrandı, "Ablamla aranızda ne geçtiğini söyleyeceksin. Bu kızın bu hâle gelmesinde yaptığın şeyin saçmalığını çok merak ediyorum doğrusu."
Ayaz anlamazça kaşlarını çattı, "Nolmuş kıza? Duruyor işte, orada."
Egemen sabır dilenircesine kafasını yukarı kaldırıp indirdi. "Binadaki ağlayışını görsen öyle demezdin."
Egemem, Allah belanı vermesin çocuğum, emi?
Ayaz kaşlarını kaldırdı ve göz göze geldik.
Gözlerinde bir ifade vardı sanki, pişmanlık mıydı o?
Yok artık!
Ayaz Hisar'dan :
İstemiyordum, bu ben değildim. Parla'ya artık böyle davranmak istemiyordum. Allah kahretsin ki istemiyordum. Ben böyle davrandıkça gözlerinde gördüğüm kırgınlık kalbime hançer gibi saplanmaya devam ediyordu. Eminim bu davranışlarımın emareleri zihninde bitmek bilmez bir döngüye girecek ve sebebi ne olursa olsun affetmesi kolay olmayacaktı. Haklıydı da, istediği kadar süründürebilirdi, ağzımı açıp bir şey diyemezdim.
Sabah bahçeden okula girip Parla'nın yanına, banka oturunca gözüm uzaklara bir yerlere dalmıştı ve tam bu sırada bizi gizlice izleyen Eyşan'la göz göze gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parla
Teen FictionParla; 17 yıl sonra yanlış ailede büyüdüğünü, doğumunda bebeklerin karıştığını öğrenir. Zaten annesi ile arasında çakan güncel şimşekler, bu haber ile daha da kararır ve Parla karamsar bir çıkmaza girer. Ön yargılı abiler, zengin bir aile, yepyeni b...