19

2.3K 162 97
                                    


"Bu soğukluk gereksiz ve fazla uzadı, sizin de benim de etkim var bunda ama artık devam ettirmenin de anlamı yok bence. Koskocaman 2 ay geçti, tam olarak aile olmayı elbet beklemiyorum fakat soğukluğun da bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bu çocukça tavırları bir kenara bırakalım ve artık tam olarak aile olabilmek adına adımlar atmaya yeltenelim diyorum, ne dersiniz?" geniş gülümsememle cümleyi bitirdim ve verecekleri cevap için hafif tırsarak gözlerimi kapatıp beklemeye başladım.

....

İlk önce bir hışırtı sesi duydum, birisi koltuktan kalkıp yanıma geliyordu sanki. Birkaç adım attı ve tam yanımda durup kafama ufak bir tokat attı. Neye uğradığımı şaşırıp kaşlarımı çattım. Canım yanmamasına rağmen yüzümü buruşturdum çünkü duygusal bir anda neden kafama tokat yemiştim ben?

Bu düşünceyle sinirle gözlerimi açtım ve yanımda Ayaz'ı görünce tek kaşımı kaldırdım. "Ağzına edeyim çocuk, ne vuruyorsun kafama?"

Sinsi gülümsemesiyle yavaşça elini kaldırıp çaktırmamaya çalışarak bir tokat daha attı. Öfkeden kızardığımı hissettiğimde kendimi tutamayıp bende kafasına bir tokat geçirdim.

Tüm odada kahkaha tufanı oluşunca sinirden kızarmış yüzüm utançla kızarmaya başlamıştı. Daha çok her şeyi berbat etmemek amacıyla koltuğa geçip oturdum ve hiçbir şey olmamış gibi tırnaklarımla uğraşmaya başladım. Kimseyle göz kontağı oluşturmamaya çalıştığım 2. dakikada Kıvanç abinin sesi duyuldu. Tam ortamı düzene sokacak kişi konuştuğu için rahatladığımı hissettim.

"Böyle bir şeyi düşünmen ve bunu cesurce ve çekinmeden gelip bize sunman çok güzel bir şey Parla. Ailemizden kimsenin de bu nazik teklifini reddetmeyeceğini biliyorum. " eş zamanlı olarak herkeste teker teker göz gezdirdi. İstemeyen birisi olacaksa bile gözleriyle ikna edebilecek kadar kararlı bakışlar atmıştı. Ardından sonunda gözlerini benimle temas ettirdi ve yumuşak bir gülümseme gönderdi. Gözlerinin içinde peyda olan şefkatle büyük bir nefes verdi ve konuşmayı sürdürdü. "Belki de bu zamana kadar bu olgunluğu düşünmesi ve yakınlaşması gereken kişi bizlerdik. Eşeklik ettik bu konuda. Her birimiz düşüncesiz davrandık. Sen bize olgun düşünebilmeyi ve ablalık yapmayı öğretebilirsin umarım. Biz pek bilmiyoruz galiba."

Yüzündeki ifade mahcupluğunu ve pişmanlığını öylesine yansıtıyordu ki koskoca adam gözümün önünde küçülmüştü resmen.

Hiç bozuntuya vermeden devraldım konuşmayı, "Estağfurullah canım. Uzun zamandır atak yapması gereken kişi bendim zaten. Zira benimle yakınlaşmak istediğiniz ama benim izin vermediğim çok an oldu." Yankı'yla göz göze geldik. Hemen kaçırdım bakışlarımı.

"En sonunda düşünüp attığınız adımları geri çevirmenin saçmalık olduğunu düşündüm. Bu konuşmayı yapmak beni çok zorladı ama böyle bir adım atmamı bekliyordunuz sanki. Bende daha çok bekletmeyeyim dedim. En az sizin kadar inatçıyım galiba. Her neyse, o zaman yakınlaşıyor muyuz?" Herkesle teker teker bakıştım. Onay almak istiyormuşum gibi. Herkesin gözünde olan tek ifade vardı. Sanki konuşarak değilde bakışarak anlaşıyorduk çünkü herkesin gözünde öylesine heyecanlı bir çocuk yatıyordu ki hevesle evet diyorlardı sanki. Tüm ömürleri boyunca böyle bir teklif beklemiş gibilerdi. Hepsinin heyecanına canı gönülden inanmamla bende heyecanımı daha çok tutamadım. "YUPPİ!"

Egemen'in karşı koltuktan üstüme atlamasıyla gözlerimi sonuna kadar yumdum. Egemen üstümde kahkahalarla bana sarılıyordu. Bende kollarımı Egemen'e sardım ve gülümsedim. Ardından Ayaz bağırdı, "Egemen kızın üstünden kalkta bu anı sadece senle değil hepimizle ölümsüzleştirelim."

Egemen hemen kalktı ve umutla gözlerime baktı. Gözleri dolmuştu minik eşeğimin. Dayanamayıp bende ayağa kalktım ve bir çıprıda sarıldım. Arkamdan bana sarılan kişi Ayaz'dı. Ardından Yankı abi, Eren abi, Barkın abi ve Kıvanç abi de kollarını sardı ve yedimiz de bir süre hiç ses çıkarmadan öylece sarıldık. Dolan gözlerimi belli etmemek açısından başımı Egemen'in omzuna yaslamıştım.

Hepimizin aynanda arkalarda bir yerlerde hışırtı sesi duyduğumuza emindim ama sanki şuan birbirine sarılan bu yedi kişi için dünya yansa umrunda olmayacak gibiydi. Kimse hareket dâhi etmeden sarılmaya devam etti. Sanki bunca senenin acısını çıkarıyormuşçasına uzun ve içten bir sarılmaydı bu.

Bir fotoğraf çekme sesi duyuldu. Ardından Hale Hanım'ın gür kahkahası. Son zamanlarda hayatımda duyduğum en içten ve şen kahkaha olabilirdi. Kalbim ısınabilirmiş gibi daha çok ısınırken sonunda ayrıldık ve Alp Bey ile Hale Hanım'ın gururla bize bakan gururlu yüzleriyle karşılaştık.

Alp Bey son derece çocuk ruhuyla koşarak(tepinerek) yanımda bitti ve kolunu omzuma attı. Abilerim, Ayaz ve Egemen'e sert bakışlarını gönderdi ve konuştu, "Çıkın bakayım arkamızdan eşek sıpaları! Evin güneşleri olarak kızımla ilk fotoğrafımızı sizinle çekilirsek vizyonumuz düşecek." Her biri gözlerini devirerek Hale Hanım'ın arkasına geçerken hafifçe kıkırdadım.

Alp Bey futbol maçı sonrası takımca çekilen fotoğraflarda olduğu gibi hafif eğilip elini iki(✌🏻) şekline getirdi. Bana da göz ucuyla bakıp "Ayak uydur kızım biz bu pozdan başkasını bilmiyoruz." dedi. Kahkahamı tutamayarak hafifçe eğildim ve bende kolumu Alp Bey'in omzuna atıp elimi (🤙🏻) yaptım.

.........

Selamlar arkadaşlaarrr!!!

100 Bin'e özel bölümü sonunda tamamladım. Çok kısa olmasına rağmen mutluluk içersin istedim. Şu aile olaylarını bir düzene sokalım dedim, bence tamda 100 bin'lik bir bölüm olduuu!

Ebeett, yaz tatili de hazır yaklaşıyorken kitaba daha çok ağırlık vermeyi düşündüm. Artık daha sık bölüm atmaya ve zaman geçtikçe de düzene oturtacağım inşallah.

Sizler nasılsınıızz, nelet yapıyorsunuzz??

O zaman sorayım, favori karakteriniz kimm?

Kitap nasıl ilerliyorrr??

Ve sizce nasıl devam etmelii???!?!?

Bir sonraki bölüme dek kendinize çook iyi bakın ve kendinizi seviinn!!

Çünkü Parla'nızın ve herkesin gönüllerinde taht kurmuş, çoğu kişinin favori karakteri olan ve paylaşılamayan Egemen'inizin yazarı her birinizi çoookk seviyorrr!!

O halde iyi uykulaarr!

Görüşürüüüzz!!!💞🌟😽

ParlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin