8

10K 496 725
                                    


"Abi yemin ederim yanlışlıkla oldu. Yanlışlıkla çarptım vallahi." zarzor konuşması ardından daha da devam ettirecekti fakat istediğim cevabı almıştım ben. Sözünü kesip "Tamam, senin bir suçun yok zaten. Ambulans gelecek şimdi. Sakin olun." dedim.

Şu gün bitseydi şu kızı elimle beslemeyi düşünüyordum.

.......

( Eren abi ve Yankı abi kitapta hayalet karakter gibi. Bu bölümde onları birazcık ön planda tutmaya çalışacağım. İyi okumalar diliyorum efendim!💞 )

Yankı Hisar;

Kıvanç abim Parla'nın yanında badaş kurmuş kanayan başını tutmaya devam ederken bizde donuk gözlerle yere kurulmuştuk. Bu sırada ambulans sesi geldi ve sesi duymamla hızla ayaklandım. Annem gözyaşlarını silip o da ayaklandı ve kapıya doğru ilerledi telaşla.

Çok korkmuştu.

Çok korkmuştuk.

İçeriye göz attığımda herkesin yüzünde aynı endişeli ifade vardı. Fakat o ifade Ayaz'da yoktu. Elbette onun da yüzünden okunuyordu ama çok az endişeli görünüyordu.

Tamam, hemen alışmasını beklemiyorduk ama ikiziydi sonuçta. Bizden fazla bile endişelenmesi gerekmez miydi? Kardeşim ne zamandan beri taştan bir kalp taşıyordu?

Bu kadar rahat olmasına sinir olmuş şekilde burnumdan büyük bir nefes verdiğim sırada bir sedye ve sedyeyi süren birkaç hemşire koşarak içeri daldırlar.

Herkes ayaklanınca aralarından birisi Parla'nın yanına geçti ve kafasını Kıvanç abimin elleri arasından aldı. Önce ufak çaplı hasar kontrolü yaptı. Ardından nabzına baktı ve sedyeyi aşağı indirdiler. Hemşire Parla'yı hafifçe kucağına alıp sedyeye bıraktı ve sedyeyi yeniden yukarı kaldırıp dışarı sürüklemeye başladılar.

Tüm bunlar olurken Parla ufacık bir hareket bile etmemişti. Ufacık bir canlılık belirtisi göstermemişti, fiziksel olarak.

İçimde büyümeye sürekli olarak devam eden korku bu kadar cansızmış gibi görünmesiyle harlandı. Bir an düşündüm o lanet şeyi. Yalnızca bir anlık aklıma geldi. Ne yapardım, nasıl hissederdim diye düşündüm. Sadece 1 gün, 1 gün geçmişti üzerinden. Çat kapı gelip kardeşimiz olduğunu söylemesi üzerinden yalnızca 24 saat geçmişti, ama bir anda öyle bağlı hissetmiştim ki kendimi, korkmamak elde değildi. Ayaz ile eşdeğer gibiydi gözümde. İkiz olmalarının da büyük bir etkisi vardır bu konuda.

Yine de çok yüz vermemem gerekiyordu. Sonra Eyşan gibi olurdu. O da yüz verdikçe, şımartıldıkça kalbi taşlaşmıştı. Bir Eyşan'a daha katlanmak istemiyordum.

Birkaç hemşire ile birlikte annemde kapıdan çıkıp ambulansa doğru adımlamaya başlayınca evdekilerle kısa bir gözgöze geldik. Herkesin suratında ufacık pişmanlık sezmiştim. Bende de vardı ama yine de çok koymuyordu, çünkü dediğim gibi; nasıl davranmam gerektiğini bilerek davranıyordum.

Bende kendi arabama doğru adımladım. Ehliyetimi yeni almıştım. Arkamdan Egemen takip ediyordu beni. Birlikte gidecektik hastaneye kadar anlaşılan.

Eren Hisar'dan;

Arabaya binip emniyet kemerimi taktım. Ayaz ehliyet alacak yaşta olmadığı için benim arabamla gelecekti.

İçimde ufacık bir pişmanlık sezmiştim. Açıkçası o kıza göre muhtemelen evde hayalet rolü oynuyordum. Belki gözgöze bile gelmemiştik. Diğerlerine kıyasla daha asosyal olduğumu söylerler. Genelde odamdayımdır zaten. Pişman olmam gereken herhangi bir şey yapmamıştım yani. Ama yakın davranabilirdim diye de ufacık bir pişmanlığım vardı. Fakat ona olan tutumumu başına bir şey gelmiş olması değiştirmezdi. İyileşse bile aynı davranırdım.

ParlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin