Sağ elimi kaldırıp beş parmağımı yukarı kaldırdım. "1, boyut farkı bariz. 2, zeka farkı bariz. 3, cesurluk farkı bariz. 4, kavrama farkı bariz. 5, hız farkı bariz. 6, çeviklik farkı bariz. 7, tecrübe farkı bariz. 8-"
"Of tamam be tamam, sus!" Ayaz sinirle kendini kapıdan dışarı attığında keyifle kahkaha patlattım, "Gerçekleri duymak bu denli canınızı yakmasaydı keşke Ayaz Bey!"
........
Medya : KıvançMeşhurlaşmış alarm sesimi duymamla göz kapaklarımı açmak için büyük çaba sarf etmem gerekti. Dün gece 4 gibi uyuyabilmiştim çünkü gördüğüm kâbusun etkisinden pek çıkamamıştım. Artık o kişiyi hayatımdan çıkartmış sayılsam da kâbuslarımı bırakmıyordu, sanki hep bir adım arkamdaydı. Yalnız anımı kollayan tetikçi gibiydi. Kokusu bir adım gerimde, ruhu kilometrelerce ötemdeydi sanki.
Onu düşünmek canımı epey sıksa da düşünmeden edemiyordum. O şerefsiz aklımdan çıkmak bilmiyordu. Allah kahretsin ki aklımdan bir saniye olsun gitmiyordu. Aklımda kira vermeden yaşıyordu resmen.
Onu düşünüyor olmanın bile tüylerimi diken diken yaptığını fark edince alarmı susturmayı unuttuğumu fark edip şifonyere uzandım. Çalan alarmı susturduğum gibi ekrana bir bildirim düştü.
+54******** : Lütfen, son bir defa görüşelim mi?
Mesaja başta anlam veremesem de numarayı görmemle anılarımın gözümün önünden geçmesi bir oldu. Bir bir depreştiler. Hafızamdan sildiğim o anlar gözlerimin önüne geldi. Gözleri, yüzü. Zar zor unuttuğum sesi geldi aklıma. Kokusu geldi.
Hayır, bunları düşünmemeliydim. Onu unutmalıydım.
Ama tam unutmuşken bu ne demekti şimdi?
Sinirle dişlerimi sıktım. Aklıma yaptıkları geldikçe daha da sıktım. Hâlâ yüzsüz gibi görüşmek istemesiyle daha çok sıktım. Ama hâlâ da ondan gelen bir bildirimi görmemle kalbimin yerinden çıkacak gibi, göğüs kafesimi kırıp ona uçacak kadar heyecanlanmasıyla bu kadar güçsüz ve muhtaç bir insan olmamam gerektiği geldi aklıma. Ağlama hissimi dizginlemek için dişlerimi daha fazla sıktım ve telefonu alıp yere fırlatmamak için tüm bedenimi sıkmak zorunda kaldım.
Dişlerim kırılacak gibi hissettiğimde onun suçunu kendimden değil ondan çıkarmam gerektiğini fark edip kendimi serbest bırakmaya çalıştım, olmadı.
Telefonu uzandım ve bedenimi kontrol altına almaya çalışarak mesaja yanıt verdim.
+54******** : Lütfen, son bir defa görüşelim mi?
:Hayır.
Fazla uzatmak istemedim. Uzatmak istesem değişik konuşacaktım ve kendimi yıpratacaktım. Yeni aileme eski anılarımı yansıtmamam, özellikle bu kadar kıskanç insan barındıran bir evde eski ilişkime bu denli takılmış kaldığımı görmemeleri gerekiyormuş gibi hissettim. Kimseye çaktırmadan sorunlarımı halledecektim.
Durduğum yerde dimdik bir pozisyon aldım ve büyük bir nefes alıp yavaşça verdim.
Sakinlik, pozitif hayat, mutluluk.🎀
Aklımdakiler aklımdan büyük olmasına rağmen bu düşünceleri arkalara fırlatıp mırıldandığım şarkı eşliğinde lavaboya ilerledim.
Kapıyı ayağımla açıp içeri girdim. Önce aynaya yöneldim ve mayın tarlasına benzer bir suratla karşılaştım. Eski evimde annem demeye bin şahit gereken kadın bakımlı ve güzel bir kız çocuğunu kendine layık gördüğü için her gün zorunlu cilt bakımı yaptırırdı. Bu nedenle bebek gibi suratım olmuştu her zaman. Fakat bu eve geçtiğimde bakımı fazla ihmal ettiğimi fark ettim. Hale Hanım'ın da aynanın önündeki rafa dizdiği marka marka cilt bakım ürünlerini gördüğümde içimdeki eski çocuk heyecanla atıldı. Bakım yapmak bana gerçekten iyi geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parla
Teen FictionParla; 17 yıl sonra yanlış ailede büyüdüğünü, doğumunda bebeklerin karıştığını öğrenir. Zaten annesi ile arasında çakan güncel şimşekler, bu haber ile daha da kararır ve Parla karamsar bir çıkmaza girer. Ön yargılı abiler, zengin bir aile, yepyeni b...