Edebiyatın karanlık yazarlarından olarak bilinen bir yazarın kitabında olmakdı gözün gördüğünden fazlası, AZ' ın tarifsiz çokluğu. Hayatını düzeltmek isteyen Derda ve hayatını Oğuz Atay' ın intikamı için hiçe sayan Derda' nın yıllar süren o kavuşması. Derda ve Derda. Birbirine seni AZ seviyorum diyen Derda ve Derda.
"sen de fark ettin mi? az dediğin küçük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi.."
Asahi' den.
Haruto' nun getirdiği kahve bardağını kenara koydum. Uykum gelmişti ama Yoshi için burada beklemeliydim. Doyoung' un vurulması onu çok üzmüştü. Yorgundu, evde dinlenmesi daha iyiydi gerçekden. Kaç saat geçti bilmiyorum. Gece olmuştu, sabah olmak üzereydi. Jihoon' un gözleri kıpkırmızıydı. Ameliyattan çıkmıştı birkaç saat önce Doyoung. Uyanmasını bekliyorduk. Doktor umutlandırmıştı bizi, eğer kendisine gelirse normal odaya alacaklarmış. Şimdi yoğun bakımdaydı. "Jihoon, gel böyle biraz uyu hadi." Haruto' ya bakmadan yere odanın olduğu yere bakıyordu belki Doyoung ayağa kalkıp kapıdan çıkar diye. Haruto Jihoon' un önüne eğilerek elini tuttu. "Doyoung uyandığında bu gözlerini görse ne kadar üzülür bilmiyor musun? Kendi intikamı için değilde senin bu kadar ağlamana sebep oldukları için o adamları bulmaya çalışır. Yine kendini tehlikeye atar." Jihoon bir süre devam etti öylece durmaya. En sonunda kafasını salladı. Haruto dizini gösterdi. "Gel hadi." Jihoon başını Haruto' nun dizine koydu. Haruto bana baktı, "Sen de uyu, kaç saattir bizimlesin, uykun gelmiştir." Yanımda uyuyan Junkyu' nun omzuna koydum ben de başımı. Gözümü kapattığım anda aklımda tuhaf şeyler geliyordu gözümün önüne. Uyuyamıyordum, zihnimi işgal ediyordu bilinmez bir karanlık. Gözümü her açtığımda Jihoon' un titreyen göz kapaklarına kayıyordu bakışlarım. Uyuyamadığına, uyumak istemediğine emindim. İçi yanıyordu.Haruto' da uyumuştu. Sandalyenin yaslanma yerinin üstüne koymuştu kolunu, başını da onun üstüne koymuştu. Saate baktım. Sabah yedi olmuştu, en azından bir iki uyumuştum. Başımı Junkyu' nun omzundan çektim. Junkyu Doyoung ameliyattan çıktığında yani gece üç gibi uyumuştu. O kadar saat ayakta kalması bile bir mucizeydi, geç saatte uyumazdı. Uykusu ağırdı. Ayağa kalktım lavaboya gittim, gözlerim şişmişti. Yüzümü yıkadım birkaç kez kendime gelmek için. Lavabodan geri çıktım, Yoshi gece mesaj atmıştı, her şeyin yolunda olup olmadığını soruyordu. Uyanmışmıdır acaba? Telefonumu çıkararak onu aradım. Açmadı. Uyuyordu, bu kadar erken kalkmazdı zaten normalde de. Günaydın meleğim yazarak mesaj gönderdim. Beklediğimiz yere döndüğümde Jihoon' da uyanmıştı. Doyoung' u koydukları yoğun bakım ünitesinin kapısının yanındaydı. Bir şeyler söylüyordu fısıltı ile. İçimde kötü bir his oluştu onu öyle gördüğüm an. Koridordan ayak sesleri geldiğinde arkamı döndüm. Doyoung' un doktoruydu bu koşarak gelen doktor. Yanında bir hemşire vardı. Aceleyle yanımdan geçtiklerinde peşlerinden gittim. Jihoon korkarak onlara bakıyordu. İkisi içeriye girdiğinde Jihoon ile beraber tek kaldım. Bana baktı, "Doyoung' a bir şey oldu, hissettim Asahi. Kötü bir şey olduğunu hissettim." Aynı şeyi hissetmiştik. "Olmayacak, düşündüğün olmayacak. Seni bırakmayacağını biliyorsun." Ağlıyordu. "Ne oldu?" Haruto' nun uykulu sesi ile irkildim. "Jihoon ne oldu? Doyoung' a bir şey mi oldu?" Yanımdan geçip Jihoon' un yanına geçti. "Doktor koşarak geldi bir şey demedi, saklıyorlar bizden." Haruto onu kendisine çekip başını göğsüne dayamasını sağladı. Jihoon ağlarken gözlerim dolmuştu. Korkuyordum olacaklardan. "Ağlama." dedi Haruto sessizce. "Artık daha fazla ağlama Jihoon lütfen." Jihoon dinlemedi ağlamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry - yosahi
Fanfictionyaşamam lazımdı çünkü henüz onun dudaklarını öpmemiştim ©ekinsafsar, 2021.