4

296 43 12
                                    

uc dort gundur bosladim hikayeyi, elli okuyucu olmus su an cok sevindim,
iyi okumalar :'

Eve gelmiştik, Jihoon ile.
Haruto orada kalmıştı zaten Jihoon onu eve almayacağını söylemişti.

Ellerim ile ağrıyan başıma masaj yaparken, Jihoon salona girdi.

Uyuduğunu sanıyordum çünkü saat gecenin üçüydü.

Yanıma oturdu, "Gel buraya, başına ben masaj yapayım." şu an pek sinirli gini gözükmüyordu. Eli ile bacağını gösterince kafamı bacağına koydum. Nazikçe başıma masaj yaparken uyumak istemiştim ama ağrıdan dolayı uyuyamıyordum.
Odaya büyük bir sessizlik hakimken duyduğum ses ile gözlerimi açtım, bu sesi Jihoon' da duymuştu ellerini alnından çekti hızla.

Kapıdan ses gelmişti, Jihoon' un bacağının üzerinden kalktım hızlıca. Birisi kapıyı çalıyordu.

Yavaş adımlarla ikimiz tedirginlik içinde kapıya ulaştık.
Kapıdan tekrardan gelen tıklatılma sesi ile, tereddüt etsem bile hızla kapıyı açtım.

Bu tanıdık yüzün sahibi fazlaca ağlamış olmalıydı. Jihoon' a bakarken sesli bir şekilde yutkunduğunu gördüm ve duydum. Hyunsuk ağlamaktan iyice kızarmış gözleri ile bir bana bir Jihoon' a bakıyordu.

"İyi misin Hyunsuk? burada ne işin var? " diye sorduğumda bana cevap vermeden Jihoon' a baktı. "Seninle konuşmama izin ver Jihoon."

Sesi çok fazla kısık çıkıyordu, hıçkırdığında Jihoon' a döndüm. Suratı tüm dünyadan uzak bir yerde yaşayan ve ilk defa insan gören birinin ifadesiyle doluydu, gerçi böyle bir insanın yüzünü daha önce hiç görmemiştim ama görseydim eğer yüzünün bu ifadeye sahip olacağına emindim.

Sinirli olmayan ama kırıcı bir ses ile konuştu Jihoon "Peki içeriye geç ve ağlamanı durdur."

Hyunsuk' a geçmesi için yol açarken minik vücudu ile yanımdan geçti. Peşinden Jihoon' da giderken kapıyı kapatıp içeriye geçtim. Hyunsuk ayakta beklerken elimle koltuğu gösterdim. Belki utanıyordu benden. Merdivenlere doğru yöneldiğim zaman Jihoon kolumdan tuttu. Hyunsuk' un duymayacağı bir fısıltı ile konuştu. "Yoshi gitme!"

Koltuğa oturduğumda Jihoon' da yanıma oturdu. Hyunsuk gösterdiğim yani karşı koltuğa oturmuştu. Gecenin bu saatinde buraya gelmesi cidden Jihoon' a değer verdiğinin göstergesiydi.

"Benimle konuşmana izin verdim, konuşmayacak mısın?"

Hyunsuk konuşacakken bana baktı, gitmemi istiyordu.
Ben de onu rahatsız etmemek için ayağa kalkmaya hazırlanırken Jihoon bana baktı. Gitmemi istemiyordu.

İkiside farklı şeyi istiyordu, Jihoon' u umursamadım Hyunsuk misafir sayılırdı (!)

"Benim başım ağrıyor, birazdan gelirim." Jihoon' a bakmadan hızlıca salondan çıktım. Mutfağa girerek masanın üzerinde olan ilaç kutusundan bu gecenin ikinci baş ağrısı ilacını ağzıma attım, ardından boğazımdan geçmesi için su içtim.

Hyunsuk' un diyeceklerini merak etsem bile salona geri gitmeyerek odama çıktım. Yatağa girdim ve baş ağrımı hissetmemek için uyumaya çalıştım.

Jihoon' dan.

Hyunsuk' un Yoshi varken üzerinde olan rahatsızlığı Yoshi' nin buradan kaçması ile bana geçmişti.
Ağlamış gözlerinin bakışlarını beni bulduğu zaman utanarak başka tarafa çevirdi.

"Buraya konuşmaya geldiğini sanıyordum."

Sözlerimi duyan Hyunsuk tekrardan bana baktı. Saçma sapan bakışlar atıyordu. Ona bakarken içimde belirli belirsiz bir sinir oluşuyordu, beni izinsizce öpmesi yüzünden içimde oluşan sinirin bir parçasıydı belki bu.

"Özür dilerim, istemediğin bir şeyin yaşanmasına sebep olduğum için. Bu kadar sinirleneceği düşünmemiştim çünkü alkollüydüm o an içimden seni öpme isteğine engel olamadım Jihoon özür dilerim.. Haruto' ya neden bu kadar çok kızdın ki? Tek kızmam gereken kişi bendim."

"Haklısın aslında tek kızmam gereken kişi sensin, Haruto zaten geveze birisi ama sen benim yerime şöyle düşün istemediğin iğrenç bir an gerçekleşiyor o an yaşanırken arkadaşının mükemmel bir şeymiş gibi telefon ile çekmesi seni sinirlerini bozmaz mıydı?"

Gözleri tekrardan dolmaya başlarken elleri ile gözlerini sildi.

"Ben sadece senden etkileniyordum... dediğim gibi etkileniyordum.."

"Biliyor musun? ben az önce iki şeyin farkına vardım birincisi seni öptüğüm o an, alkollü olduğum için hissetmedim ama şu an midemi bulandıracak derecede bir iğrençlik olarak geliyor bana, keşke ölseydim de seni öpemeseydim. İkincisi ise bu olanlar yaşanmadan önce 'ben onu hak edecek hiçbir şey yapmadım, onu hak etmiyorum' diyordum fakat düşündüklerimde yanılmışım Park Jihoon, burada tek hak edilmeyen kişi benmişim.
Yeterince kalp kırdın zaten bu yüzden benim yüzümden başkalarının kalbini kırma Haruto fazlaca üzüldü ah anladım... sanırım sana öğretmemişler kalp kırmak hoş bir şey değil."

Yüzüme savurduğu cümleler ile koşar adımlar ile kapıyı kapatarak evden çıktı, fazla ağır konuşmuştum ve karşılığını almıştım..

bolum kisa oldu ama telafi edicem, yazim yanlisim varsa cok takilmayin ve de lutfen oy verin hayalet okuyucu olmayin😽✌🏻

24.08.21

cherry - yosahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin