Sara Dila Koroğlu'ndan...
Ben Sara, Sara Dila...
Geçmişim ne zaman başlar günüm ne vakittir bilmem. Gözlerimin rengini, saçlarımın kokusunu hiçbirini hiç düşünmedim.Güzel miyim? Değil miyim bilmem. Hiç de bilmedim.
Küçüktüm. Çok küçük. Bir tek onu bilirim. Bu hayat bana ihanet edip acıların içine saldığında çok küçüktüm.
Oysa hep şükür vardı dilimde. Sessizce mırıldandığım türkülerim vardı. Zamanını bilemediğim vakitlerin birinde kalbime çöreklenen korku ve acı beni memleketimde hiç adım atmadığım bir çaylığa sürdü.
Yürüye yürüye geldiğim bu yer, öyle güzeldi ki yeşiller boz topraklara inat açmıştı. Çiçekler ve kuş sesleri...
İnce ince akan suya bakarken keşke dedim içimden, keşke şu suyun içince minik bir balık olsaydım da kimse dokunamasaydı bana. Varlığım bilinmeseydi.
Kalbim dedim içimden hiç ait olmadığım bir adama kölelik etmeyecekti ama o adam da peşimi bırakmıyordu.
Ağlama sesleri işittim gözlerim dalmışken. Bir kadın durmadan sessizce hıçkırarak ağlıyordu. Kadına bir şey oldu korkusuyla ilerledim ki koca ağacın gövdesinin arkasından görebildiğim kadarıyla arkası bana dönük olan bir adam bir de kadın vardı.
Kadın hıçkırmaya devam ederken tok sesi işittim zar zor duyabildiğim kadarıyla"Ağlama,"diyordu adam." Elimden bir şey gelmiyor, ağlama."
"Sus,"dediğini işittim kadının. Saçındaki yazmayı aldı ve gözlerini sildi diye tahmin ettim."Her şey kalbine bağlı ama senin kalbin bir bana kör."
Adamın omuzları çöktü.
"Beni niye sevmiyorsun ki?"
Bu an bana o kadar da yabancı değildi ama bir kadının ağlaması içimi sızlatmıştı.
"Sevmek değil mesele,"dedi adam derin bir nefes daha alarak."Sevememek."
"Nasıl?"diye bağırdı kadın hatta öyle ki bir an irkilmiştim.
Korku ve onların anlarına ortak olmanın verdiği kötü hisle arkamı dönüp oradan uzaklaştığımda çaya elimi daldırıp suyu sıcaktan yanan boynumda gezdirdim.
Garipti. Bir kadın bir adama sevgisi için yalvarıyordu. Sahi sevmek böyle miydi?
Karşındaki seni sevmiyorsa neydi ki? Sen seviyordun işte. Almalı o sevgiyi sessiz sedasız büyütmeli. Beklenti olmadan...
Azat. Onun gibi olmamalı. Olmaz ama eğer bir gün olurda birini seversem asla onun gibi olmayacaktım.Kırmadan dökmeden sevecektim.
Azat'ın ettiği eziyetler birer birer gözümün önünden geçerken küçük kağıttan bir uçak hafifçe esen rüzgarda süzülerek gelip ayaklarımın dibine düştü.
Gülümsedim. Ben kağıt gemileri daha çok severdim ama uçakların da yeri bir ayrıydı doğrusu.
"Nerelerden geldin kim bilir?"Beyaz kağıttan uçağı aldım."Nerelere gideceğini bilmeden uç."
Rüzgarı hissettim. Rüzgarın estiği yöne doğru onu uçurdum.
*****
Bahoz Koroğlu'ndan...
Dilber'in bana hazırladığı bu piknik sürprizine bakarken kalbini kırmamak adına kendşmi sıksamda elimde olmadan sertçe ona baktım.
"Kızma,"dedi Dilber. "Gönlünü hoş etmek istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE GELİN (BERDEL)
Любовные романыKoroğlu soyunun biricik kızı Yasemin, bir marangozun oğluna sevdalanır. Yasemin ve Ahmet... Bu iki aşık ölmesin diye Ahmet'in reşit olmayan kardeşi Rojda'yı Yasemin'in küçük abisine isterler. Hayat o an durur Dila için. İki kardeşini de kurban ver...