03- Ateş Kızılı

631 288 107
                                    

PERİ KAFESİ

BÖLÜM-3 ATEŞ KIZILI

Her sweet Kiss♪

❀❀❀

Havalanan bedenim, çelik zırha temas ederken güçlükle tutunmaya çalıştım. Ağlamaktan kızaran gözlerim, durmak bilmeyen yaşlarıma veda eder etmez yerini sayısız hıçkırığa bırakmıştı. Dudaklarımı konuşmak için aralıyor ama tek bir kelime bile edemeden ağzımdan çıkan hıçkırıkla susmaya devam ediyordum.

Güçlü kolları bedenimi sıkı sıkıya kavrarken, içine girdiğim pozisyonu değiştirme şansım pek yoktu. Büyük kalabalığın arasından ilerlerken utançla gözlerimi birbirine bastırdım.

"General, arabanız hazır." Tepemden yükselen sesle kafamı kaldırmaya çalıştım. Yeni bir at arabasına doğru ilerlerken kafamın içinde tek bir soru dolanıyordu.

-Kurtarılmış mıydım, yoksa tekrar mı kaçırılıyordum?-

General olduğunu öğrendiğim genç adam beni kucağında taşımaya devam ederken bakışlarımı üzerine yönelttim. Derin derin soluyan burun delikleri ve dengeli adımları beden ağırlığımın onu etkilemediğini gösteriyordu.

Boynunda ve yüzünde kalan yara izlerine ilişti gözüm, belli ki çoğu keskin yaralardı. Bu da demek oluyordu ki genç adam, savaşıp ölmemek konusunda epey becerikliydi Adımlarını bir kez olsun seğirtmezken bakışlarını arada bir üzerimde tutmayı da ihmal etmiyordu.

"Savaştan mı kaçtın?" Aramızda süren gerilim dolu sessizliği bozunca yutkundum. Üzerimdeki stres hıçkırığı tetikleyince, ardı ardına yapışıp ağzımdan döküldü. Sırıtarak kafasını bana çevirdiğinde, konuşamayacağımı anlayarak başımı iki yana salladım.

"Nereden geliyorsun o hâlde?"

"Şeyden..." Nereden geldiğimi söylemezdim, ayrıca büyülü orman dışında hiçbir yeri bilmiyorken ne cevap verecektim? Dakikalardır hıçkırmaktan bitap düşen bedenim, bir yenisini daha isteyince hıçkırıkların yok olup gidesi tutmuştu.

"Nereden?"

"Beni buraya kadar taşıyıp zahmet ettiğiniz için teşekkür ederim ama ben yürüyebilirim, gerçekten." Ellerini gevşetip dikkatlice beni ayaklarımın üzerine indirdi.

"Beni kurtadığınız için çok minnettarım, bu iyiliğinizi unutmayacağım." Elbisemin eteklerini düzenleyip cevap vermesini beklemeden gitmek için arkamı döndüm. 

"Soruyu mu sevmedin, yoksa benim alacağım cevabı mı?" Bedenimi tekrar geriye çevirip gülümsedim, beni kesin burada öldüreceklerdi.

"Hangisini tercih edersem başım belaya girmez?" Sırıtarak bana bakmaya devam ederken kollarını önünde çaprazlayıp üzerime doğru adımladı. "Başının belaya gireceğini de nereden çıkardın?"

"Az önce zorla kaçırılıyordum, sizce başım yeterince belaya girmemiş mi?"

"Ama kurtuldun."

"Ya tekrar kaçırılmıyorsam, ne malum beni alıkoymayacağın?!" Kelimelerin ucunu kaçırıp bir anda yükseldiğimde birkaç adım geri yürüdüm, ben geriye doğru ilerledikçe o da üstüme üstüme gelmeye devam etti.

PERİ KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin