12. Racon

348 56 76
                                    

merhaba. ufak bir bilgisayar arızası nedeniyle biraz geciktim ama telafi edeceğiz. ❤️

eğer kitabı sevdiyseniz oy verip yorum yaparak bana ve kitaba destek olabilirsiniz ♥


🔥

12. BÖLÜM

Racon

Yanımda çalan telefonum yüzünden, birbirine yapışmış gözlerimi güçlükle araladım. Bir çizgi kadar açılmış gözkapaklarımın arasından kimin aradığına baktım. Ayaz... Tabii ki Ayaz... Keyfimi kaçırma yemini etmiş olan Ayaz.

Telefonu açtım. "Ne var?"

"Odandayım," dedi ve telefonu kapattı.

Sabır dilenerek yataktan kalkıp banyoya geçtim. Yüzümü yıkayıp aynadaki yansımamı kontrol ettim. Saçlarım kendi halinde kuruduğu için kendi dalgasına kavuşmuştu. Bu görüntüsü hoşuma gidiyordu. Günlük hayatımda saçlarımı sık sık doğal halinde kullanıyordum ama bir iş söz konusuysa her zaman şekillendirirdim. Normal Anka'yı iş Anka'sından ayıran en önemli farklardan biriydi bu.

Tam aynanın önünden ayrılmadan önce bir şey fark ettim: İç çamaşırım yoktu. Gözüm istemsizce dün akşam kirli sepetine attığım sutyenime doğru kaydı ama onu oradan alıp yeniden üzerime geçirmem mümkün değildi. Yapacak bir şey kalmayınca saçlarımı önüme aldım. Karnıma kadar uzanan ve iki insana yetecek gürlükteki saçlarım gerekli kamufleyi sağlamıştı. Oldukça sınırlı yerleri kapatan gecelik takımımla ilgili de yapacağım bir şey yoktu artık. Dün Ayaz yüzünden elime geçen ilk pijamamı ve havlularımı alıp çıkmıştım odadan, kıyafet almayı akıl edememiştim.

Selin'in odasından ayrılıp üst kata çıktım. Odamın kapısı açıktı.

İçeri girdiğimde yatağın üzerinde oturmuş beni bekliyordu. Sol elini yumruk yapıp bacağına yaslamış, diğer elindeki telefonunda bir şeylere bakıyordu. Klasik giyinmişti; siyah kumaş pantolon ve siyah gömlek. Yanında, yatağın üzerinde güneş gözlüğü duruyordu. Parfümünün kokusu daha önce birden fazla kez burnuma dolmuş olmasına rağmen her seferinde büyüleyici geliyordu.

Karşısında durdum. "Nişanlı taklidi yapıyor olmamız özel alanıma istediğin gibi girebilme hakkı veriyor mu sana?"

Gözlerini telefonun ekranından kaldırıp bana baktı. "Kapını defalarca kez tıklattım. İçeride olmadığını bildiğim için girdim."

Şifonyere yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hapishane ama medeniyet var diyorsun."

Şu an bunun kavgasını yapamayacağını belli ederek bezgince nefes verdi. "Bugün elbise işini halletmen gerekiyor, o yüzden uyandırdım seni. Saat öğle oldu zaten. Kahvaltı yapacağız, siz de inin aşağı. Sonra çıkıp alışveriş yaparsın. Apar topar geldiğiniz için doğru düzgün kıyafet bile getiremediniz. Kredi kartı şoförde olacak. Ne isterseniz alın."

Tilki gülüşü ile yanıtladım: "Sihirli kelimeleri söyledin." Ve ekledim: "Ama inanır mısın bizim zaten çok paramız var ve kartına ihtiyacım yok. Unuttun mu; Hotel De Paris, Venedik Âşıkları tablosu, sonra polisler, helikopterler falan. Sağlam ödeme aldık."

Bu arada pijamalarım hakkında yorum yapmadığı, hatta farkına bile varmadığı gözümden kaçmadı.

Ayağa kalkıp ellerini ceplerine sokarak karşıma dikildi. Her şeye rağmen bu onun için güzel bir anıymış gibi gülümsedi. "Gerçekten merak ediyorum, kim tuttu sizi? Ve bu işten ne kadar ödeme aldınız?"

Kan İmparatorluğunun Centilmenleri +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin