+18! Kafamı yana eğip davetkâr bir ifadeyle onu süzdüm. "Bu geceki tüm bu ince düşüncelerinden sonra neredeyse bir centilmen olduğunu düşünecektim." Gözlerimi kıstım. "Gerçekte nasıl biri olduğunu görmemiş olsaydım tabii."
Oyunbaz bir ifadeyle gülü...
Evin son katına çıkarken hayalini kurduğum tek şey banyo yapmaktı. Ses yapıp eve döndüğümü belli etmemek için asansör yerine merdivenleri tercih etmiştim. Ses yapmamda bir sakınca yoktu ama mesleki deformasyon işte... Mehmet, yaptığım onlarca parçalık alışverişi yıkanmaları için çamaşır odasına götürmemiş olsaydı epey gürültülü bir giriş olurdu gerçi.
Koridora girdiğimde Ayaz'ın odasının kapısına baktım. Kapı kapalıydı ve altından süzülen ışık, karanlık koridorda yayılıyordu. Kapısını çalmak istemediğimden, direkt olarak odaya geçtim.
Çantamdan sigaramı ve çakmağımı alıp balkona çıktığımda, Ayaz'ın ortak balkona açılan sürgülü kapılarının ardından gelen sesini duydum.
"Ares bak bu yaşta dayak yersin benden!" dedi öfkeyle. Karşılık gelmediğine göre telefonla konuşuyordu. "Nerede olduğunu söyle bana!" diye yükseldi sesi bir kez daha.
Sigaramı yakmaktan vazgeçip karanlıkta pusarak konuşmalarını dinledim. "Oğlum evde misafir var," dedikten sonra karşı tarafı dinleyip sonra devam etti. "Evet, misafir değiller dedim de alışmaya çalışıyorlar. Ayıp lan! Kaç yaşına geldin, düşün artık şunları." Biraz daha dinledi, "Tamam," dedi ve sessizliğe karıştı.
Ortak balkon işime yarayabilirdi belki de. Neler duyabileceğime bakmak için biraz daha bekledim ama ne ses geldi, ne de Ayaz odasından çıktı. Sonunda dayanamayıp odaya girdim ve ara kapıyı tıklattım. "Ayaz?"
"Gel," diye seslendi. Kapı kilitli değildi.
Sabahki kıyafetleriyle duruyordu. Üzeri biraz kırışmış olsa ve oldukça yorgun görünse de hâlâ derli topluydu.
"Banyoyu kullanmalıyım," dediğimde kafasını salladı. Dalgın ve yorgun görünüyordu.
"Benim birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor zaten. Ben çalışma odasına ineyim, sen de rahatça kullan banyoyu."
Başka bir şey söylemeden arkasını dönüp odasının kapısına yürüdü ve çıkıp gitti. Bugün pek iyi bir gün geçirmemişti sanırım.
Eşyalarımı alıp Ayaz'ın odasına girdiğimde karşılaştığım manzara, düşündüğümden oldukça farklıydı. Ben, siyah ağırlıklı 'ben maskülenim' diye bağıran bir oda bekliyordum ama öyle değildi. Açık renklerle dizayn edilmiş, kocaman ferah bir odaydı. Ayrıca bir şöminesi olduğu da gözümden kaçmamıştı. Sade ve konforlu görünüyordu. Evin en güzel odasına kurulmuştu Ayaz Efe Akdemir.
Uzun duş faslından sonra saçlarımı toplayıp mom jean ve beyaz bir bluz giydim. Bluzun pliseli uzun kolları dirseksen itibaren oldukça bollaşıyordu. Buna flare kol ya da onun gibi bir şey dendiğini hatırlıyordum. Önü de göbek kısmından bağlanarak kapandığı için derin ama asla aşırı durmayan V şeklinde dekoltesi vardı. Üç sıra halinde taktığım altın kolyelerimden en uzunu göğüs arama iniyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.