16. Akdemirler

412 45 66
                                    

lütfen yorum yapmayın arkadaşlar vallahi yaparsanız hatrım kalır 😅

🔥

betimlemelere yakın görseller aradığım ve doğal olarak tam karşılığını bulamadığım için görseller temsilidir. sadece hayal gücünüze bir çıkış noktası olması açısından eklenmiştir.

🔥

Ayaz Beyimizin isteğiyle asker gibi sıralanıp Mert'i, Ayşesi'ni ve annesini Aydın'a yolcu ettik.

Adar ve Ares tekrar yattı, biz verandadaki kahvaltı masasına geçtik. Sabahın erken saatleri olduğundan Ayaz'ın izlediği haber programından başka bir ses yoktu masada. Ben de sessizce kahvaltımı sürdürürken bir kulağımla haberleri dinliyordum.

Sunucu kadın bir sonraki habere geçti.

"Ekvador'da, uyuşturucu çetesi karşıtı söylemleri ile bilinen cumhurbaşkanı adayı, mitingi sırasında silahla vurularak öldürüldü. Suikasti uyuşturucu çetesi Los Lobos üstlendi. Ülkede 2 ay sürecek olağanüstü hal ilan edilirken 20 Ağustos'ta yapılacak seçimlerin ertelenmeyeceği belirtildi."

Sonrasında haberin detayları girildi.

"O tarafta yine bir karışıklık var," dedi Ayaz.

Mirza ile aralarında bir bakışma yaşandı. Ne yazık ki bu bakışmanın altında neler olduğunu anlayabilecek kadar tanımıyordum henüz onları. Daha doğrusu olaylarının ne olduğunu bilmiyordum; ama yakında öğrenecektim.

"Ne zaman yok ki," diye yanıtladı Mirza. Bana baktı. "Gözümün önünde olmasanız sizden şüphelenirdim."

Uykum olduğu için pek oralı olmadan yanıtladım. "Çetelerle savaşan birini neden öldürelim?"

"Çetelerle savaşan mı?" dedi dalga geçerek. "Onun çetelerle iş birliği yaptığını, anlaşmazlığa düştükleri için de öldürüldüğüne bahse girerim; bu işler hep böyle yürür. Ayrıca unuttun mu, siz de çetesiniz ya."

Ağzımdakini yutup ona bakarak arkama yaslandım. "Ama benim damarıma basma işte Mirza. Sonra ben sinirleniyorum, başınıza bir dünya dert açıyorum, sonra sen günlerce ağlıyorsun. Ya da baştan anlaşalım, ağlayacaksan hiç oynamayalım."

"Kim ağlıyor be!" dedi Mirza öfkeli bir gülüşle. "Ben mi ağlıyorum? Ben ağlıyorum, öyle mi?"

Umursamaz bir edayla çayımdan bir yudum aldım. "Sen ağlıyorsun tabii. Esas belanın Ayaz'la benim başıma açılmış olmasına rağmen hem de. Bu belalar başımıza birbirimiz sayesinde açılmış olsa da sonuç olarak gerçek bir belaydı; ama senin kadar ağlamadık."

Mirza cevap vermeden önce Ayaz'ın aksi sesi duyuldu. "Haber izlemeye çalışıyorum burada."

Mirza küçük bir çocuk gibi kötü kötü baktı bana. İntikam yemini ettiğine bahse girebilirdim. Ben de aynı şekilde küçük bir çocuk gibi sevimsiz bir surat ifadesi ile cevap verdim.

Selin, Ayaz'ın söylediğini duymamış gibi, "Benim artık bir taşıta ihtiyacım var," dedi.

"Aynı şekilde," dedi Alex de. "Taksi bulmak çok zor burada. Şoförle de uğraşamam hiç."

Selin kafasını sallayarak onayladı onu. "Trafik zaten bambaşka bir mevzu."

Ayaz, haberlerini izleyemeyeceğini kabullenip iç çekerek pes etti. "Tamam, hepinize birer araba ayarlayalım bugün."

"Araba istemiyorum ben," dedi Selin. "Motor olsun."

"İstediğiniz marka ve modeli söyleyin, halledelim. Çocuklara söyleyeyim kapının önünde sürekli duracak bir iki tane araba da bıraksınlar."

Kan İmparatorluğunun Centilmenleri +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin