25. Uçurum Kenarı

431 50 107
                                    

oy ve yorumları unutmayın lütfen.

yorum yapmayı tercih etmeyenler için buraya bir emoji bırakma alanı bırakıyorum. bu da benden size: ♥

bu bölüm tam anlamıyla duygusal roller coaster oldu :D


25.Bölüm

UÇURUM KENARI



Ayaz'ın olduğu yere yaklaştıkça düşüncelerim daha da karmaşıklaştı. Her ihtimali düşünebilmek ve mantıklı bir karar vermek için uygun bir ortam değildi. Henüz karşıma birileri çıkmamış olsa da çok yakınlarımda çatışmalar sürüyor ve hatta bazen seken mermiler çok yakınlarımda bir yerlere saplanıyordu.

Derin bir nefes aldım ve aslında bizim işimizde asla yapılmaması gereken şeyi yapıp mantığımı devre dışı bırakıp hislerimin bana yön vermesine izin verdim.

Carlos'a cevap vermek yerine onun ismini söyledim. "Ayaz."

Aynı şekilde yanıtladı. "Anka."

"Unutma, uçurumun kenarına kendi ayaklarınla geldin."

Birkaç saniyeliğine sessizlik yaşandı.

Beni uçurumdan atlamaya ve hatta oraya kendi ayaklarımla geldiğime ikna edebilirsin...

Böyle söylemişti Ayaz.

Ve ben Monte Carlo'daki o çatıdan atlarken aynı şeyi söylemiştim ona.

Unutma, uçurumun kenarına kendi ayaklarınla geldin.

Onu uçurumun kenarından atlamaya ve hatta oraya kendi ayaklarıyla geldiğine ikna etmiştim. Tıpkı söylediği gibi... Polisler tarafından yakalandığında düşündüğü ilk şey bu olmuştu muhtemelen.

Beni suçlama, kendi ayaklarınla geldin Ayaz.

Ve buraya da beni kendi ellerinle getirdin.

"Ne yapacaksın?" diye sordu Ayaz. Bunun anlamını biliyor olmasına rağmen, bana nasıl ihanet edeceksin diye soruyor olmasına rağmen sesi sakindi.

Cevap vermedim, düşünmedim, sadece koştum.

Bir kez daha sesini duyduğumda bu sefer ismimi söylüyordu. "Anka?"

Yine cevap vermedim.

"Bazı şeylerde ortak paydada buluşabiliriz sanmıştım."

Cevap alamadı.

"Anka!"

"Anka?" Bu kez ismimi söyleyen Carlos'tu. İkisi de benden bir cevap bekliyordu. Kafamı kaldırıp gökyüzündeki aya baktım.

Ayı görüyor musun?

Ne yapacaksın?

Carlos'tan sonra Ayaz bir kez daha denedi şansını. "Anka!"

Koşarken daha da hızlandım. Bu şekilde tedbirsiz davranıyordum ama acele etmeliydim. Çevremdeki engellerin açık hedef olmamı engellemesine güveniyordum.

"Ne Anka Anka!" dedim sinirle. "Yerini belli etmeye mi çalışıyorsun?"

Kafasını çevirip bana baktığında gözlerinde yanan mavi öfke ateşini gördüm.

"Dibine kadar girdim fark etmedin bile," dedim yanına gidip karşısına çökerken. Su deposuna yaslanmış, yerde oturuyordu. "Gelen ben olduğum için şükretmelisin."

Kan İmparatorluğunun Centilmenleri +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin