Jeon ailesinin evi Soobin'in sesiyle inim inim inliyordu.
"Bu da ne böyle Jungkook? Böyle acı yeşil çay mı olur?"
Jungkook küçüğünün bu kaprisli hallerine alışkındı. Küçüğünün önüne ne getirse hep bir kusur bulur onu oracıkta azarlayarak yaptığı işi burnundan getirirdi. Masada bulunan annesi ve babasını, Soobinin bu tavırları hiç rahatsız etmezdi. Soobin onlar için ailenin mirasçısı, geleceği ve biricik oğullarıydı. Jungkook her daim bilirdi bu aile resmi içerisinde bir yerinin olmadığını.
Jungkook her zaman yaptığı gibi dizlerinin üzerinde Soobinden özür diledi ve masadakilerden izin isteyerek mutfağa yöneldi.
Jungkook'un mutfağa yöneldiği vakit Soobin konuştu " Jeon ailesinden biri olarak bilinen çok sevgili Jungkookcuğunuz daha doğru dürüst bir yeşil çay bile yapamıyor. Çok yazık." Soobinin sözü üzerine bayan Jeon "Annesi gibi beceriksiz biri işte." dedi. Masadaki bay Jeon ise sessizliğini sürdürdü ve konuşulanlara bir yorum da bulunmadı.***
Jeonların evi sabah saatlerinde Choi ailesinden Tatsu tarafından çalındı. Bay Choi altmışlı yaşlarının ortasında kumral, uzun boylu bir adamdı. Jeonlara buraya önemli bir konu hakkında konuşmak için geldiğini söylediğinde salona buyur edildi.
Jungkook Bay Choi'nin evlerine geldiğini mutfakta dedikodu yapan hizmetçiler sayesinde öğrendi. Bay Choi neden Jeonlara gelmişti ki? Jungkook bu ziyaretin sebebini merak etmişti. Tezgah başında bir taraftan pirinçleri yıkarken bir taraftan hizmetçilerin konuşmalarına biraz daha kulak verdi.
"Bay Choi sanırım evlilik ile alakalı şeylerden bahsediyormuş içeride"
"Hadi canım. İnanamıyorum. Acaba hangisi için geldiler?"
"Bay Soobindir. Jungkook'un yaşı evlilik yaşını geçti. Hem kimse Jungkook gibi biriyle evlenmek istemez"
Jungkook işittiği sözlerle gözlerinin dolduğunu hissetti. Yıkadığı pirinçleri tezgahın üzerinde bırakarak bahçeye çıktı.
O da farkındaydı her şeyin. Aileler yalnızca politik evlilikler yapıyordu. Hiçbir aile onun gibi aile mirası bırakılmamış biriyle çocuklarını evlendirmek istemezlerdi. Tüm bu düşünceler içerisinde dalmışken bahçenin diğer köşesinden gelen sesle irkildi.Choilerin küçük oğlu Yeonjun Jungkook'a seslenmişti.
Yeonjun Jungkook'un bu hayattaki tek arkadaşı sayılırdı. Onunla küçükken bu bahçede oyunlar oynar, birbirlerini korkutmak için saçma hikayeler anlatırlardı. Annesinin ölümüyle babası Bayan Hana ile evlenip Jungkook'un eve misafir geldiği vakit ortalarda dolanmasının yasaklanması ve Bay Choilerin merkeze taşınması ile arkadaşlıkları büyük sekteye uğramıştı. Sık olmasa da ara sıra aileleri yemekler vasıtasıyla görüşürlerdi. Yine de Jungkook en son ne zaman Yeonjunu gördüğünü düşündüğünde belli bir tarih seçemiyordu. Şimdi ise onu karşısında uzamış, sereserpe bir delikanlı olarak görmesi ona garip hissettirmişti.
Jungkook tüm bedeniyle Yeonjuna döndüğün de Yeonjun adımlarını hızlandırarak Jungkook'un yanına geldi. "Babam, babanla mühim bir konuda görüşmek için geldi. Ben de ona eşlik edersem seni görürüm diye düşündüm"dedi. Jungkook son görüşmelerinin üzerinden uzunca bir vakit geçtiğini Yeonjunun kalınlaşmış sesi ile de teyit etti.
Yeonjun hanbokunun iç cebine elini uzatarak bir parça çikolata çıkardı ve Jungkooka uzattı. Yeonjun Jungkook'un tatlılara ne kadar düşkün olduğunu biliyordu. Ne kadar birbirlerinden yıllarca uzakta kalmış olsalar Yeonjun Jungkookun başına gelen her olaydan haberdardı. Örneğin bu evde pişen hiçbir tatlıdan Jungkook'a verilmediği gibi.
Yeonjun Jungkookun yavaşca çikolataya uzanışını ve onu afiyetle yiyişini izledi. Jungkook çikolatayı yerken lezzetli olduğunu belirtir tarzda bir kaç mırıldanış sergiledi. Yeonjun bunu duyduğunda dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. "Beğenmene sevindim."
Yeonjun bir müddet bekledikten sonra buraya aslında neden geldiğini anlatmak istedi "Jungkook buraya gelmemin tek sebebi babama eşlik edip sana abimin çikolatalarından kaçırmak değildi." Jungkookun meraklı yuvarlak bakışları Yeonjuna döndü "Sana yardım etmek istiyorum. Biliyorsun ben de sıradan biriyim ama böyle iken de seni korumak, sana güç vermek istiyorum. Yüzünün gülmesini sağlamak istiyorum." Yeonjun tüm bunları söylerken kalbinin göğsünü nasıl dövdüğünü ve kanın yanaklarında nasıl yangınlara sebep olduğunu biliyordu Jungkook.
Baş parmağı yavaşca uzanarak, Jungkook'un dudağını yukarı doğru itti. Jungkook bu dokunuş karşısında utanmış, alt dudağını ıssırmaktan kendini alıkoyamamıştı.***
Geçen hafta ki yaşananlar hizmetçilerden birinin Bay Choi'nin görüşmesinin bittiğini Yeonjuna belirtmek için gelmesiyle kesilmişti. Hizmetçiye Yeonjunla nerdeyse oracıkta yakalanabilecek olma ihtimali, düşündükce Jungkookun karnını kamaştırıyor, onun olur olmadık yerlerde sırıtmasına sebep oluyordu.
Onda ki bu değişimi farkeden Bayan Jeon gün içinde Jungkooka şu an olduğu gibi daha fazla iş yıkıyordu.
Jungkook yemeğini yer yemez evin salonuna büyük bir sofra kurmuş ve sabahtan hazır ettiği çeşitli yemek ve tatlıları servis etmişti. Soobin ve ailesi yemek yerken Jungkook Bayan Jeon'un ona dikmesini söylediği bir kaç iç kaftan ile salonun bir köşesine çekilmişti. Jungkook kendini yaptığı işe öyle kaptırmıştı ki babasının ona seslendiğini duymadı. Bay Jeon sesini yükselterek bu kez homurdandı. "Jungkook sana sesleniyorum kulağın mı yok?" Jungkook sonunda babasının sesini duyduğunda azarlanmanın da verdiği mahçuplukla "Efendim."dedi. Babası ses tonunu düşürerek konuştu "Yarın gün içinde evden ayrılma. Misafirlerimiz olacak." dedi. Jungkook babasının söylediği cümleye şaşırmıştı. O misafir geleceği zaman ortadan kaybolması söylenen biriydi. Karşılaması istenilen misafirler kimdi ki? Jungkook yavaşca kafa sallayarak babasını onayladı. Babasının söylediklerine çokta kafa yormayarak elindeki işe döndü.Y/N Evett aşkolarr ilk bölümü nasıl buldunuz? Fikirlerinizi belirtmeyi ve oy vermeyii unutmayın. Sizi öpüyoree 🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream Sight | Taekook
FanfictionAilesinin gözünde en ufak değeri olmayan Jungkook, Kim ailesine bir bohça çeyizle gelin gitmişti. My Happy Marriage'nin Taekook'a uyarlamasıdır.