10

688 48 0
                                    

Bay Lee kara kara Jungkooku nasıl Kim Taehyungun elinden alacağını düşünüyordu. Onlarla düşman olmak isteyeceği son şey olurdu. Jeon Minsuyla görüşmesinden de hiçbir şey elde edememişti. Jungkook Lee soyundan geliyordu ve bu soyu devam ettirmekle görevliydi. Lee soyu aileleri içinde yapılan evliliklerle bilinirdi. Diğer ailelere kıyasla daha geleneksel ve  kapalılardı. Bay Lee işini ailesi için garantiye almalıydı. Jungkookun doğaüstü güçleri var olsa da olmasa da onları çocuklarına aktarabilme olasılığı vardı. Jungkook'un annesi Lee Miyo oldukça özel bir güce sahipti. Böyle bir güce sahip biri hangi ailenin yanında bulunursa o aileyi yenilmez kılacaktı elbette. Kim ailesi Taehyung sayesinde kraliyette yeterince güçlü bir konumdaydılar. Bay Lee onların daha da güçlenmesine izin veremezdi. Geçen ki telefon görüşmesi sayesinde de Bay Lee, Jeon ailesinin Jungkook üzerinde herhangi bir söz sahibi olmamasını sağlamıştı. Tüm bunlardan sonra ise sıra Jungkooku Kim ailesinden kurtarmak geliyordu.

***

Taehyung adımlarını küçüğünün ilgisini çeken mağazaya yönlendirdi. Arkasından onu takip eden bedene "Burası çok eski bir aile dostumuzun dükkanıdır. Burada dikilen kıyafetler aynı zamanda sarayada gidiyor."diye seslendi. Cüsseli bedenin arkasındaki bedense girdikleri mağzanın içerisindeki çeşit çeşit renk ve desenlerdeki kumaşları inceliyordu. Karşılarından onlara doğru yürüyen yaşlı tüccarla Taehyung adımlarını durdurdu. Jungkookta yanına geçerek tüccarı selamladı."Hoşgeldiniz Bay Kim." Tüccar kadın selamını karşısındaki gence iletirken hemen yanındaki Jungkooku  inceledi. "Ah Bay Kim dün isteğiniz üzere seçtiğimiz kumaşlar hazır.Lütfen bir göz atın". Tüccar kadın önde çiftimiz arkada kumaşların açılıp, serildiği masaya yöneldiler. Tüccar kadın masanın arka tarafına geçip, üst üste yığılı kumaşları tek tek kıvırıp gösteriyordu. Tam bu sırada "Bay Kim bakıyorum da  sonunda -" Cümlesini bitirememişti ki Taehyung çekingen bir sesle " Göründüğü gibi değil, gerçekten" yaşlı tüccar pes edecek gibi değildi "Ahh utanmanıza gerek yok. Yalnızca buraya daha önce hiçbir nişanlınız ile gelmediğiniz için sanırım fazla heyecanlandım. Kusuruma bakmayın. Sizi de beyfendinin yanında utandırdım." Tüccarın sözleriyle nişanlı olan bu ikili kulaklarına kadar kızarmışlardı. Jungkook zaten çekingen yapılı bir gençti. Taehyung ise Jungkookun yanında böyle bir şeyin konusunun açılmasına karşın utanmıştı. Bu yaşlı tüccarın dilinin kemiğinin olmadığını hatırlamak için geç kalmıştı Taehyung.
Büyük olan siparişini verdiği kumaşları incelerken düşünüyordu aslında tüm bu kumaşlar Jimin'in kendisine Jungkookun kıyafetlerini hep yama yaparak giydiğini söylemesi üzerine sipariş ettiği kumaşlardı. Jungkookun ailesiyle ne gibi bir ilişkisi vardı bilmiyordu ama ailesi ona doğru dürüst bir çeyiz bile hazırlamadan evine göndermişlerdi. Taehyung bunu aklının bir köşesine not etti. Bu konuyu uygun bir zamanda Jungkook ile konuşmalıydı. Taehyung boğazını temizleyerek "Tüm bunlar için zevkinize teşekkürlerimi sunuyorum. Bir ricam daha olacak  girişte camda bulunan hanboku deneyebilir miyiz acaba?" Jungkook duyduklarıyla şaşkınca Taehyunga döndü. Karşısındaki kadın yüzünde kızaran yanakları yeni yeni eski halini alıyordu ki tekrar kanın yüzüne hücum ettiğini hissetti. "Taehyung cidden gereği y-" kısık sesle kurduğu cümle ise Tüccar kadınla bozuldu "Ah o, çok iyi bir takımdır fakat elimde şu an fazladan yok. Beyfendinin ölçülerini alırsam en kısa sürede takımı size ulaştırırım Bay Kim"dedi. Jungkook bu cümle üzerine bir eliyle Taehyungun koluna girmiş onun ilgisini kendi üzerine çekmek istemişti. "Gerek yok Taehyung lütfen"dedi. Taehyung koluna dolanan elle Jungkooka baktı. O pembe hanbokun içinde Jungkooku hayal etti. Kesinlikle ona çok yakışacaktı. "Ölçülerini alın. O  hanboktan ve seçtiğimiz  birkaç kumaştan da takımı eve yollayın lütfen." Tüccar kadın memnuniyetle gülümsedi ve arkasındaki dolapları mezure bulmak amacıyla karıştırdı.
Jungkook Taehyungun bu ısrarcı hali karşısında olduğu yerde daha da küçüldü. Ona kızmaktan çok duyduğu minnettarlıkla nişanlısına teşekkür etti. Taehyungun ona karşı ki bu tavırları başta onun hakkındaki kötü düşünceleri yüzünden kendini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Jungkook karşısındaki kadının kendine mezureyle yaklaştığını gördüğünde yavaşca ayağa kalktı.

***

Mağazadan çıktıktan sonra Taehyung sabahtan beri ayakta olmanın verdiği yorgunluk ve açlıkla oturabilecekleri bir kafeye doğru yöneldi. Arkasında onu minik adımlarla takip eden Jungkookun ise Taehyungun onun için yaptığı şeylerin tesiri altından tam olarak çıkamamışa benziyordu.
Taehyung geldikleri kafede ikisi adına da tatlı sipariş etti. Kendisinin favorisi olmasa da Jiminden duyduğu kadarıyla Jungkook tatlılara bayılıyordu. Masaya gelen çikolatalı meyvelerden oluşan kaseler önlerine koyulduğunda çiftimiz birbirine afiyet dileyerek tatlıllarını kaşıklamaya başladırlar. Taehyung bir süre karşısında büyük bir iştahla meyveleri yiyen küçüğünü izledi. "Nasıl buldun tadını?" Jungkook lokmasını seri bir şekilde yuttu kafasını kaldırdığında onu izleyen Taehyungla utandı. Yine kendini tutamamıştı. Kesin karşıdan iğrenç görünüyordu. Bozulan moralini belli etmeden yanıtladı. "Güzel." Büyüğü "Yüzün pek öyle demiyor ama"dedi. Jungkook işittiği şeyi anlayamamıştı nasıl yani? Karşısına sorar gözlerle baktı "Güzelden çok bayılmışa benziyorsun. Şu bakışlara bak Tanrım" Taehyung karşısındaki şaşkın suratla daha fazla kendini tutamamış minik bir kahkaha atmıştı. Jungkook ise aldığı cevap karşısında mahçupca gülümsedi. Taehyungun kahkahaları durulduğunda ise kendine gülümseyerek bakan Jungkooku seyretti bir müddet. Tabağından aldığı meyveyi ağzına atmadan önce "Daha çok bu şekilde gülümsemelisin Jungkook. Güzel bir gülümsemen var."dedi.
Jungkook aldığı iltifat sayesinde ne diyeceğini şaşırmıştı. Evet o Taehyungun anlatıldığı gibi birisi olmadığını görüyor, biliyordu ama karşısında bu kadar açık konuşan kişinin kendisine garip şeyler hissettirmesini anlamıyordu. Jungkook az önce Taehyungtan duyduğu şeylerle kalbinin hızlanmasını anlamıyordu mesela. Bu iyi miydi kötü müydü?. Şaşkınlıkla ağzından "Taehyung bence bana böyle şeyler söylememelisin. Kendimi garip hissediyorum."dedi. Jungkookun kendisinin kelimelerinden etkilendiğini söylemesi az daha Taehyungun ağzındaki meyve tarafından boğulmasına sebep olacaktı. Taehyung masada ki sürahiden büyük bir bardak su içti. "Ben yalnızca aklımdan geçenleri söyledim hem yakında evleneceğiz birbirimize aklımızdan geçenleri söylemek daha iyi ya." Jungkook işittikleri sonrası Taehyungun sadece kalbini hızlandırdığını değil, karnına da bir sürü düğümler attığını fark etti. Taehyung ona evleneceğiz demişti. Taehyungla evlenmek. Jungkook çoktan hayal alemlerine uçarken aklına gelen gerçeklikle duruldu. Taehyung onun herhangi bir yeteneğinin olmadığını hala bilmiyor olmalıydı. En kısa sürede bunu ona söylemeliydi.
Jungkook karşısındaki adamı izledi. Tabağındaki kivileri arıyor ve bir tarafa ayırıyordu. Az önce söyledikleriyle kendisini heyecandan öldüren o değilmiş gibi bu işi yaparken oldukça sakindi. Jungkook ona yaptığı bu haksızlığı daha da uzatmaması gerektiğinin farkında olsada onunla geçirdiği vakitlerin güzelliği karşısında ikileme düşüyordu. Evet ona anlatacaktı doğruları, Taehyung öğrendiğinde ise onu yanında istemeyecekti. Durum böyle de olsa bir müddet böylece onunla kalmak istiyordu. Jungkook Taehyungun nişanlısı olmayı sevmişti işte. Davranışının cezası neyse Tanrıma sonradan çekmeye söz veriyorum.


Y/N Selam arkadaşlar ben geldim. Çiftimizin ilk randevusu resmi olarak birmiştir. Çiftimizi ve hikayemi oylarınızla desteklemeyi unutmayın. Hepinizi öpüyor ve varsa yorumlarınız bekliyorum 🩷🩷

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin