22

546 42 10
                                    

Jungkook gün geçtikçe fiziksel yaralarının iyileştiğini ruhsal olanların ise  Jimin ve nişanlısı sayesinde sarıldığını düşünüyordu. Jimin sayesinde evde olduğu bu  süre boyunca ailesi hakkında az da olsa bilgi alabilmişti. Günden güne kendini daha iyi hissettiği gecelerden birinde Taehyung ona yine evlilik konusunu açmıştı. Jungkookun sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda kafası oldukça karışıktı fakat kendisinin aksine nişanlısı kendisine son derece güvenen haliyle halledeceğinden bahsetti. Jungkook herhangi bir yorumda bulunmadı. Umut ettiği tek şey Taehyungun babası Bay Kim'in herhangi bir pürüz çıkarmamasıydı.

Bu süreç içerisinde Jungkook nişanlısı ile merkezde alışverişteyken bir dükkanda Yeonjun ile denk gelmişlerdi. Yeonjun gördüğü çifte ve yaşanan olaylara karşın hissettiği mahçup gülümsemesiyle çifti selamlamış ve hemen ardından Taehyunga o gün için edemediği kadar çok teşekkür etmişti. Ardından genç olan karşısında o gün hiçbir suçu yokken hunharca hırpalanmış bedeni süzmüş ve iyi olup olmadığı hakkında sorular sormuştu. Soruların sonunda Yeonjun Jungkookla özel bir şeyler konuşmak istediğini söylemiş ve genci nişanlısının bir kaç adım uzağına çekerek ona o gün hakkındaki pişmanlıklarını dile getirmişti. Tanrı biliyordu ya omuzları düşmüş pişmanlık içinde kendi kendini yiyen bu cılız beden Taehyungun bile içinin sızlamasına sebep olmuştu. Gençtiler toydular Taehyungun gözünde. Yeonjun o gün orada Jungkooka artık burada yaşamaya decam edemeyeceğini kendisini her gün daha kötü hissettiğinden bahsetti. Jungkook eski dostu olan bu gencin böylesi bir yükle başka bir yere taşınmasına müsaade etmek istemezcesine Yeonjunun olan olaylar nezlinde kendini suçlamamasını, eğer kendisi Taehyunga haber vermesiyle asla bulunamayacağını anlattı. Genç olanın  istiyorsa buralardan uzak kalmasını ama kendisini böylesine suçlamaması adına öğütlerde bulundu. İki genç konuşmalarının sonuna geldiğinde Yeonjun küçük olana kendisine iyi bakması gerektiğini ve her daim Taehyunga güvenebileceğini söyledi ardından ise küçük olan ne olup bittiğini anlayamadan nişanlısıyla onu selamlayarak oradan uzaklaştı.

Dün ise  Taehyungun majesteleri ile hazırladığı prosödür kağıdıyla çıkageldi.  İkisinin evlenmeden önce tamamlaması gereken nişan prosödürleriydi bunlar. Normalde bu kağıtlar aileler eşliğinde imzalanır ve majestelerine iletilirdi lakin Jeonların son durumları bilindiği üzere bu iki genç prosödürü evlerinde hizmetkarları eşliğinde imzaladılar.

***

İmzaların sabahında Taehyung her zaman ki gibi işine gitmiş Jungkook ve Jimin ikilisi ise evdeki işlerini görüyorlardı. O dakikalar kapının tıklatılma sesi geldi. Jungkook seri adımlarla kapıyı bulduğunda hızlıca araladı. Karşısında esmer, uzun boylu, gür siyah saçlı ve biçimli büyük burna sahip genç bir hanımefendi bulunuyordu. Jungkook şaşkınlığını bir tarafa bırakarak "Hoşgeldiniz ben Jungkook. Kime bakmıştınız?" Karşısındaki esmer kadın genişce gülümseyerek el kaldırdı oldukça neşeli bir sesle genç oğlanı selamladı "Memnun oldum ben Minji. Taehyungun küçük ablasıyım." Jungkook kendini anında toparlamış ve Minjiye içeri geçmesi için yön göstermişti.

Minji öğle vakitlerinden beri evdeydi. Geldiği gibi Jimini görmek istemiş ve hasret gidermişlerdi. Jungkook ikili arasındaki samimiyeti kıskanmadan edememişti. Sonuçta yüksek bir aileden de olsa Minji aynı Taehyung gibi Jimine karşı ilgi ve şefkat doluydu. Kendisi ve kardeşi kan bağlarına rağmen asla böyle olamamışlardı mesela. Gün Minjinin, Taehyung ve kendisinin komik küçüklük anılarını anlatması ve eski arkadaşlıklarını anmasıyla hızlıca geçmişti.
Akşam yemeğine gelen Taehyung, ablasının ziyaretinden habersiz olmalıydı ki o da evde gördüğü bedenle şaşırmıştı. Çoktan hazırlanmış masaya üstünü değiştirip, ellerini yıkayarak oturdu. Masa genel olarak  Taehyung ve ablasının ziyaretinin amacını içeren konuşmalarla sürmüştü. Ablası evde çok sıkıldığını ve hava değişikliğine ihtiyacı olduğundan kardeşini ziyarete gelmişti. Minji pirinç yediği kaseyi masaya bırakıp Jungkooka döndüğünde "Kardeşime bu kadar süre dayanman bir mucize Jungkook. Hem kötü mü yapmışım? Kardeşimin nişanlısını da yakından tanıma fırsatı buluyorum böylece." Jungkook minik gülümsemesiyle kafasını salladı. Taehyung yemeğini bitirmişti ki içtiği son  bardak suyun ardına "Yarın izinliyim. Güzel denk gelmiş burada olman abla." Minji kardeşini gülümseyerek asıl ilgi merceği altına aldığı küçüğe döndü "Jiminden öğrendiğim kadarıyla tüm nişan prosödürlerini halletmişsiniz. O zaman demek oluyor ki geriye yalnızca evlilik kaldı. Söylesene evlilik yapabilecek kadar mı seviyorsun bizim odun Taehyungu?" Jungkook duydukları ile kıpkırmızı kesilmişti. Taehyung hışımla ablasına diklendi "Abla böyle konuşma. Hem utandırıyorsun onu şu an" Minji omzunu silkmiş ve tekrar muhatabı olan küçüğe dönmüştü "Kusura bakma Jungkookcuğum..." sesini düşürerek küçüğün kulağına eğildi "ama yani kardeşim diye demiyorum daha çok yolu var bunun."cümlesini buruşturduğu yüzüyle bitirdi. Jungkook kulağına fısıldananlar ile yanlış anlaşılmamak için elini gülümseyerek  hayır anlamında salladı. Kim ailesinden tanıştığı ilk kişiydi ve kendisine kötü bir izlenim vermek istemiyordu küçük olan. "Taehyung bu hayatta herkesin onunla evlenmek isteyebileceği kadar güvenilir ve sevgi dolu bir adam lütfen ona haksızlık etmeyin." İtirafı üzerine küçüğün sesi sonlara doğru kızaran yanaklarıyla azalsa da cümlesini bitirebilmişti. Yere diktiği utangaç bakışlarını kaldırmasına sebep olan şey yanından gelen Minjinin sesiydi. Minji bir eliyle Taehyungun omzunu patpatlarken neşeli sesiyle "Aman Tanrım Taehyung nereden buldun böyle tatlı bir çocuğu. Yüzü gibi dilide güzel." Ardından boğazını temizleyerek gülümsemesini küçülttü Minji "Yarın öğleden sonra Jinrilere geçeceğim Taehyung. Benim için bir araba tahsis eder misin?" Taehyung ablasının cümlesiyle kaşlarını çattı "O kadar yolu yalnızca bir gün için mi geldin? Kati halde olmaz yarın seni hiç bir yere gönderemem." Jungkookta nişanlısını desteklemek için söze atıldı "Taehyung haklı. Lütfen seni misafir olarak ağırlamamıza izin ver bize." Minji Jungkookun kolunu sıvazlayarak ikiliyi yanıtladı "Çok isterdim lakin seni ve Jinriyi görüp eve gitmem daha makul. Taehyung bilir benimkiler evde  bensiz duramaz. Zaten buraya gelmem de çokca ani ve plansız oldu." Taehyung ve Jungkook anlayışla kafalarını salladılar.

Gece olduğunda herkesin eli ayağı ortalıktan çekilmişti. Taehyung ise bir sağa bir sola dönüyor ama uyuyamıyordu. Az önce su içme bahanesiyle mutfağa gitmiş yolda da Jungkookun odasına uğrayamadan yapamamıştı. Kendisinin aksine rahat bir şekilde uykuya dalmış küçüğünü görünce içten içe kızmadan edememişti. Demek ki günlerdir beraber uyumalarına alışan tek kişi oydu. Yatağının içinde saçlarını karıştırdı. Nişanlısı ona ablası burada olduğu için evlenmeden beraber uyumalarının yakışır bir davranış olmadığından bahsetmiş ve onu odasına postalamıştı. Aslında hiç bir önemi yoktu. Ailesi oğullarının yıllardır yuva kurması için çabaladığına böyle bir olaya laf yapmazlardı yine de küçüğün bu tarz şeylere önem verdiğini bildiğine ona uymuştu.
O odada esmer olan daha kaçkere dönmüştü bilmiyordu ama sırtüstü uzanıp uykuya dalmasına ramak kaldığı sırada birden gözleri faltaşı gibi açıldı. Yine hissediyordu evinde ki bariyere rağmen enerji alanını. Üstünde ki yorganı bir hışım atarak koşar adımlarla enerjinin kaynağını hissettiği nişanlısının odasına vardı. Sürgülü kapıyı çekmesiyle yatakta ter içinde kalmış sessiz sessiz hayıflanan bedeni gördü. Taehyung hemen nişanlısının başına diz çökerek terden yapışmış saçları alnından uzaklaştırdı "Jungkook-ah duyuyor musun beni?"ne kadar seslense de sesini duyuramadı kabuslar içinde sayıklayan bedene. Taehyung evde ki bariyer ve muskaya rağmen nasıl oluyordu yabancı bir enerjiyi evinde hissedebiliyordu. O an aslında bütün ışıklar yanmıştı esmerin kafasında bu enerji Usuba ailesinin enerjisi olmalıydı. Evet varlıklarından hala haberdar değillerdi fakat bu enerjiyi bu eve sokabilecek kadar güçlü başka hiçbir aile veya kişi gelmiyordu aklına. Hem düşüncelerini destekleyen asıl şey enerji kalıntılarını hep Jungkookun odasında yakalamasıydı. Tam olarak neler olduğunu anlayamasa da yakında tüm bunların çözüleceğini hissediyordu esmer olan.

***

Lee ailesinin evi gece vakti olmasına rağmen ışıl ışıldı. Mingyunun isteği üzerine yakılmış kocaman bir ateş ve ateşin etrafında daire oluşturmuş şaman topluluğu vardı. Şamanlar ellerindeki zilleri ve davulları canları pahasına çalıyor ve insanların anlayamayacağı tarzda dualar okuyorlardı. Mingyu ise tüm bu kargaşa halini oldukça yakından ve dikkatle izliyordu. Duaların bittiği sırada bahçeye iplerle bağlanmış cesetleri taşıyan bir araba girdi. Birkaç hizmetkar arabaya yüklenmiş cesetleri ateşin yanına dizdiler. Şamanlar ara verdikleri dua seramonisi sonrası hep bir ağızdan salladıkları zillerle yüzyılın karabüyüsünü söylediler. Ve ardından o cesetleri içine almayı kabul etmeyen ateşin göz korkutucu biçimde büyüdüğünü gördüler ama bu gözlerini korkutmadı. Şamanlar okumaya devam ettikçe kelimeleri hizmetkarlar cesetleri ateşe fırlattı. Büyükçe ateş içine atılan her cesetle küçüldü küçüldü ve etrafa kocaman bir is bulutu bıraktı.






Y/N Nasılsınızz arkadaşlarrr. Bu hafta sınavlar falan derken çok yoğun geçiyor bir de hava o kadar soğudu ki azcık hasta olmuş olabilirimmm. Yine de yıkılmadım buradayımm ✌️. Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Hepinizi öpüyorummm 🩷

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin