Dream Sight | Taekook

5

Dün gece ağlamanın getirdiği yorgunlukla uyuyakalmış uyandığımda ise güneşin doğmak üzere olduğunu farketmiştim. Bir süre uyandığım yerde ayılmayı bekledim. Midemden gelen gurultu feci şekilde aç olduğumun haberini veriyordu. Daha çok oyalanmadan dün Jiminin gösterdiği mutfağa doğru sessizce yöneldim.

***

Mutfakta bulduğum malzemelerle  güzel bir kahvaltı hazırladım. Normalde evdekilerden önce kahvaltımı yapar sonra onlar için masa hazırlardım şimdi ise tek başıma kahvaltı yapmamın Taehyungun gözünde hoş karşılanmayabileceğini düşünerek kahvaltı yapmamıştı. Sonunda işlerimi bitirmiş  ellerimi kurulamıştım ki mutfağın kapısının açılmasıyla tabiri caizse yerimden zıpladım. Kapının ucunda Jimin bana otuz iki diş sırıtarak"Günaydın Bay Jeon."diye seslendi. Bir elim yumruk şeklinde kalbimin üstünde hızlı bir nefes verip selamını aldım. "Bay Jeon yorgun olmalısın, neden bu kadar zahmet ettiniz ki?"dedi. Mahçup bir şekilde kafamı eğdim. Buradaki ilk günümde herhangi bir izin istemeden kafam estiğince davranıştım. Tüm bu yiyecekler içinde mutfaklarını karıştırmıştım. Kızmış olmalıydı "Jimin, ben özür dilerim." Jimin hızla kolunu sorun yok dermişcesine salladı."Ah Bay Jeon önemli değil sonuçta siz genç efendinin nişanlısısınız."cümlesini tamamlamaya kalmamış tı ki "Hem baksanıza bu saatte kalkmış bir sürü şeye zahmet etmişsiniz. Eminim bu genç efendinin hoşuna gidecektir. Hem kötü mü bana da yardımcı olmuş oldunuz. Sanırım bugün şanslı günümdeyim." Jiminin kelimeleri sonrası yüzümün kızardığını hissediyordum. Jimini gördüğüm ilk andan beridir ondan aldığım olumlu enerji beni kendisine yakın olmaya itiyordu."Genç efendi de uyanmak üzeredir. Benden duymuş gibi olmayın ama kendisi çok dakiktir. Hadi gelin bunları salona taşıyalım." Jimin hazırladığım kahvaltılıkları ahşap ayaklı tepsilere dizerek önden yol aldı. Ben de onun yaptığı gibi geride kalanları tepsiye dizerek salona geçtim.
Taehyung çoktan hazırlanmış haliyle salonun ortasında Jiminin tepsiyi önüne koymasını bekliyordu. Bende karşısına elimdeki tepsiyle oturduğumda "Günaydın."dedi. Karşılık olarak küçük bir günaydın gevelediğimde Jimin "Efendim en kısa sürede pazara çıkmamız lazım. Evdeki pirinç çuvalının dibi görünmeye başladı."dediğinde Taehyung "Jimin bana evdeyken efendi demeyi bırak."demişti. Bunun karşılığında Jiminden büyük bir gülümseme kazanmıştı. Taehyungun sözleri, yaşlarının yakınlığı ve evde çalışan tek hizmetkarın Jimin olması bu ikilinin beklediğimden daha yakın olduğunu gösteriyordu. Korede aileler sahip olduğu hizmetkarlara aralarındaki seviye farkını hatırlatırcasına kendilerine efendim, beyim dışında hitaplara izin vermezlerdi. Tam içimden bunları geçiriyorken adımı duymamla konuşmaya ortak oldum "Efendimize bugün ki kahvaltı, nişanlısı  bay Jeon tarafından hazırlandı."dedi. Cümlesini yüzüme sırıtarak kuran Jimin tüm ilginin üzerimde toplanmasını sağlamıştı. Bu hareketine karşı o kadar utanmıştım ki iç yanaklarımı ıssırmadan duramamıştım.
Taehyung önündeki tepside yer alan kahvaltılıklara baktı. Bakışları ardından Jungkooka döndüğünde onun yere bakan utangaç bakışlarıyla karşılaştı. "Jungkook buraya gel."diye seslendi. Jungkook adını duymasıyla Taehyungun yanına doğru hareketlendi. Küçük olanın içi içini yiyordu. Büyük olan onu neden çağırmıştı ki? Acaba yaktığı bir şey mi vardı? Ya da beğenmediği? Küçük olanın soru işaretlerine silecek cümle ise büyüğünden gelen "Önce sen ye."cümlesi oldu. Jungkook anlayamamıştı. Kendisi için zaten ayrı bir tepsi hazırlamıştı. "Ne?"diye tepki verdiğinde büyük olan "Yemiyor musun? Neden? İçine zehir mi koydun?" Jungkook kendisine sarf edilen kelimelerle neye uğradığını şaşırdı. Kendisinin itham edildiği şeye anlam veremedi. Neden onu zehirlemek istesindi ki? Taehyungun onu böyle bir şeyle itham etmesi küçüğün gözlerini doldurmuştu. Tam şu an dün onun insanlara karşı haklı olabileceğine karşı ki düşüncelerini uzak bir yerlere gömmüştü. Karşısındaki anlattıkları gibi kırıcı, soğuk ve insanları, kendini öldürmekle kolayca itham edebilecek kadar korkunç  bir insan duruyordu. Daha ona edeceği kötü kelimler vardı ki Taehyung "Çok belli ediyorsun.Bir daha bana böyle ucuz numaralarla gelme"diyerek bir hışım salondan ayrıldı. Jungkook salonu terk eden Taehyungun sırtını izlemekten başka bir şey yapamadı. Önüne dönüp hazırladığı kahvaltı tepsisini gördüğünde ise gözyaşlarını tutmadı. O ahmak adam kalbini öyle bir acıtmıştı ki.
Jimin olanlara karşı ne yapması gerektiğini bilemeyerek "Üzgünüm bay Jeon. Sizin suçunuz değildi. Ben efendi adına özür dilerim."diyerek aceleyle Taehyungun arkasından gitmişti.

***

Taehyung  çalıştığı Özel Anti Grostek bölümüne geldiğinde hala burnundan soluyordu. Adımları bahçede sıraya dizilmiş yeni dönemin çömezlerini buldu. Burada ki en yakın arkadaşı olan Yoongiyi görmesiyle yanına ilişti. "Tam zamanında Taehyung. Biz de seni bekliyorduk." Taehyung önündeki çömezlere ithafen boğazını temizledi " Bulunduğunuz bu birim, sıkı disiplini ve başarılı eğitim ekibiyle beraber doğaüstü yeteneklerinizi geliştireceğiniz yerdir. Bu yetenekler ruhunuzda yatan bir potansiyeldir." Taehyungun konuşmasını Yoongi devir aldı" Telekinezi, pirokinezi, durugörü. Bunlar doğaya karşı gelmemiz için değil, kraliyete adanmışlığımızın bir göstergesi olarak bize bahşedilmiştir. Bildiğiniz gibi Grostekler uzunca bir yıllar bizlerle iç içe yaşadılar. Onları bir tür iblis, şeytan olarak nitelendirenleriniz de var. İnsanlara zararlı olduklarını biliyoruz. Onlarla savaşmamızın tek yolu ise sahip olduğumuz bu yeteneklerdir." Taehyung birden parmakucundan çıkan ışık hüzmesi askerlerin en yakınında bulunan atış levhasını vurdu. Bu hareket askerlerin kendi arasında fısıldaşmalarına sebep oldu. Tüm ilgiyi üstüne toplayan Taehyung "Zaman içinde Grosteklerin sayısını azaltmış olsakta her hangi bir atakta bulunmalarına karşın her daim hazırlıklı olmalıyız. İşte bu buradaki eğitimizin amacıdır."

***

Taehyung odasına geçtiğinde imzalanmayı bekleyen kağıt yığınıyla doluydu masası. Üniforması üzerine giydiği askeri montu çıkarsı ve yanındaki askıya astı. Bir süre üzerindeki evraklarla içli dışlı olmuş bir şekildeydiki odasının kapısı çaldı. İçeriye elinde ysnileeiyle gelen Yoongi, Taehyung'u selamladı."Seni acemi eğitiminde görmeyeli çok olmuştu. Özlemişim" Taehyungun Yoongiye hiçbir cevap vermemiş olması Yoonginin tebessüm etmesine sebep oldu "Anlaşılan bugün canın sıkkın. Ne o yoksa Lord Taehyung yine yeni nişanlısını mı evden kaçırdı?" Yoonginin cümlesinin bitmesiyle Taehyungun sert bakışlarının onu bulması bir oldu "Evrakları bırakıp çıkabilirsin Yoongishii" Taehyungun kendisine Yoongishii demesi Yoonginin kahkaha atmasına sebep oldu "Doğru bildim değil mi ona bu kadar asabiyiz bugün" Yoonginin kahkalar arasında kurduğu cümle "Yoongi yemin ederim yakarım seni"cümlesiyle durulmuştu. Yoongi elindeki evrakları masanın ucuna bırakarak sitemli bir sesle müsade istedi.

Yoonginin odadan çıkmasıyla başımı oturağıma yasladım. Bu adam cidden deli ediyordu beni. Sıkıntıyla şakaklarımı ovaladım. Aklım hala sabah ki olaylardaydı. Yaptığım yanlış mıydı ki? Hem daha önceden nişanlısı tarafından zehirlenilmeye çalışılan bendim o değil. Derin bir iç çektim. Jungkookun şaşkın suratı bir türlü gözünün önünden gitmiyordu. Jungkook iri gözleri ve etrafa masum bakışlarıyla hiçte kendini zehirleyebilecek birine benzemiyordu ama işte öyle şeyler söyleyivermişti ne yapabilirdi ki. Söylediği şeylerin yanlışlığını sabah Jimin tarafından kenara çekildiğinde fark etmişti. Jimin, Jungkooka böyle davranarak ayıp ettiğimi, o kahvaltı için çok uğraştığını söylemişti. Jimin şu ana kadar hiç bir nişanlımı böylesine savunmamış hiç biri için beni bir kenara çekip ona sonrasında kızacağımı bile bile   çocuk gibi azarlamamıştı. Daha fazla düşünmemin başımı iyice ağrıtacağını farketmiş ve zor da olsa tüm bu konuları geriye iterek işime odaklanmaya çalışmıştım. Yerimden doğruldum ve Yoongini getirdiği evrakları önüme çektim.

Y/N Arkadaşlar yeni bölümü nasıl buldunuzzz. Yoongide ficimize hoşgeldi bu arada.. Jimin ve Jungkook arkadaşlığı çoktan başlamış diyebilir miyiz? Fic hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı ve bölümü beğenmeyi unutmayın sizi bolca öpüyorumm 🩷