Yeonjun, Soobin ve Bay Lee ile yaptığı konuşma sonrası Bay Lee'nin ısrarlarıyla hala onun evinde bulunuyordu. Sabahtan beri kendisinden saçma sapan konular hakkında öğütler dinlemiş, kendisini alakadar etmeyen konular hakkında ise yorumda bulunmaya zorlanmıştı. Tüm bu geçen saatler içinde ise Soobin oturduğu köşeden hiç kalkmamış arada sırada camı izleyerek saçlarıyla oynamıştı. Tüm bu can sıkıcı olayları bitiren şey ise odada yankılanan telefonun sesiydi. Bay Lee'nin aheste hareketlerle açtığı telefon odada ki tüm gözlerin ona çevrilmesine sebep olmuştu. Karşıdan geken ses çok kuvvetli değildi ki ahizeden herhangi bir ses duyamıyordu Yeonjun. Bay Lee'nin "Anladım geliyorum."komutuyla kapanan telefon ise az sonra olacak kargaşanın fitilini ateşleyen şey olacaktı.
Bay Leenin Soobine yaptıpı kaş göz işareti sonrası Soobin birden oturduğu yerden ayaklandı. "Bay Lee sizi dışarıda bekliyor olacağım." Yeonjun Soobinin bu aceleci tavırlarını anlamayarak "Ne oluyor?"diye sordu. Soobin Yeonjuna herhangi bir cevap vermek yerine nişanlısına omuz atarak odadan çıktığında Yeonjun bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Yavaşca yüzünü ele geçiren tedirgin ifade karşısındaki kendinden yaşca büyük adama döndüğünde ise "Kaderin cilvesi işte senin buraya kadar Soobini takip edip gelmen ve bu iş ile bu kadar alakadar olman beklenmezdi. Kendince o çocuğu koruyabileceğini düşünüp tutkularına esir bir toy olacağın da. Bay Choi son zamanlar oğullarını böyle yetiştiriyor demek ki." Yeonjun karşısındaki adamdan dökülen kelimelerle burada hiç bulunmamayı diledi. Biliyordu bir şeyler olacaktı. Onca saat burada bilerek kendisini eğlemişlerdi. "Neyden bahsediyorsunuz Bay Lee açık konuşun? Neden Jungkookun peşindesiniz? Konunun sizi alakadar etmeyen bir nişan meselesi olmadığını anlamalıydım. Neyin peşindesiniz?" Bay Lee karşısında birden dile gelen gence gülümsedi. Masasının üzerinde yer alan sigara paketinden bir dal alarak yaktı. "Lee ailesinin reisi olarak aile çıkarlarını düşünmek dışında yaptığım hiçbir şey yok benim. Yani kısacası ne oynadığınız evcilik oyunları ilgimi çekiyor ne de birbirinize olan çocuksu aşklarınız." Yeonjun sinirden dişlerini gıcırdatıyordu ki Bay Lee kol saatine bakarak daha yarısı bitmemiş sigarasını söndürdü. "Şimdiden çok şeyi öğrenmiş olman hiç hoşuma gitmedi Choi Yeonjun." Birden genç bedene uzattığı parmaklar gencin iki büklüm dizleri üzerine düşmesine sebep oldu. Dizlerinin üzerindeki beden aldığı zor nefeslerle "Neden?"diye tısladı. Parmakları hala aynı doğrultuda olan bay Lee genç olanın daha fazla acıya dayanamayarak gözlerini yummasını sağladı. Gencin bayılmasıyla ellerini belinin arkasına bağlayarak genci o halde yerde bırakıp kendisi için hazırda bekletilen arabasına doğru yol aldı.***
Jimin az önce yaşananlar dolayısıyla hissedemediği ayaklarıyla yapabildiği kadar hızlı koşup gözyaşları içinde birime girdi. Attığı her adımda, çıktığı her merdivende gözyaşları daha da hızlı akıyordu. En sonunda Taehyunga ait odaya girdiğinde içinde tuttğu tüm nefesi efendisinden yardım istemek için kullandı "Taehyung Ju-Jungkooku kaçırdılar yalvarırım birşey y-yap. Ben-ben ne yapacağımı bi-bilemedim. Nolur yetiş ona" Taehyung içeri giren Jiminden işittiği kelimelerle tüm iç organlarına kaynar suların döküldüğü, kalbinin üstüne tonlarca ağırlıkta bir taşla ezildiğini düşündü. O an tüm kulakları uğuldarken doğru duyup duymadığından emin olamadı. "Jungkook kaçırıldı mı? Ne diyorsun sen Jimin?" Sesinin şiddeti içinin acısıyla aynı oranda çıkmıştı esmerin. "Tae-ehyung ben çok üzgünüm. Be-en ona göz kulak olmalıydım ama anlamadım. Birden- birden oldu her şey. Ben çok üzgünüm." Taehyung karşısında çaresizce ve bembeyaz yüzüyle aynı şeyleri sayıklayan Jimine sarıldı. "Tamam Jimin. Sakin ol onu bulacapız tamam mı? Sakinleş bana her şeyi başından anlat. Anlat ki onu bulalım." Jimin daha da derinlelen hıçkırıklarıyla olan her şeyi Taehyunga anlattı. Taehyung gergin bir şekilde dudaklarını yiyor ve eli ensesini sertçe kaşıyorken içinden 'tüm bu olanların altında kimin olduğunu biliyorum' diye düşünüyordu.
Taehyung oda da Jimini daha sakinleştirememişti ki odasının önünden yükselen seslerle bakışları kapısını buldu. "HEY! Buraya öylece giremezsin. Hey kime diyoru-" Taehyung sertçe açılan kapı ile askerlerin yaka paça zor tuttuğu Yeonjun içeri girdi. Jimin ve Taehyung olanları daha adlandıramamıştı ki Yeonjun yakalarını askerlerden kurtarmış dizlerinin üzerine çökmüştü "Bunu senden isteyerek haddimi aşıyor olabilirim ama yalvarırım Jungkooka yardım et." Taehyung duyduğu isimle kalbinin birden sıkıştığını hisseetti. Odasında ki askerlere dışarı çıkmalarını emrettiğinde Yeonjun konuşmasına devam etti "Jungkookun nerede olduğunu biliyorum ama onu tek başıma kurtaramam lütfen bana yardım edin."Y/N Arkadaşlar saat biraz geç oldu ama ben buradayımmm. Dediğim gibi bölüm biraz kısa kaldığı için aynı gün içinde bunu da atmak istedimm. Yorumlarınız ve bir sonra ki bölüm için sabırsızlanıyorumm. Hepinizii öpüyor iyi geceler diliyorummm 🩷🩷

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream Sight | Taekook
FanfictionAilesinin gözünde en ufak değeri olmayan Jungkook, Kim ailesine bir bohça çeyizle gelin gitmişti. My Happy Marriage'nin Taekook'a uyarlamasıdır.