2

932 66 3
                                    

Sabah olduğunda Jeonların evinde her şey rutindi. Jungkook sabahın erken saatlerinde gözlerini aralamış ev için kahvaltının hazırlanmasını yardımcı olmuş, tüm bahçe ve salonu sırasıyla süpürmüştü. Bugünün diğer günlerden tek farkı Soobinin de kendisiyle beraber erken uyanmış olmasıydı. Evdeki hizmetçilere bir araba ayarlamalarını istemiş, merkeze inip yeni bir hanbok takımı alacağından söz etmişti. Evden çıkmadan öncede Jungkook'un moralini bozmayı da ihmal etmemişti. Ona bugün gelecek misafirleri iyi ağarlaması gerektiğini, işler bittikten sonra eskipüskü kıyafetlerini çıkarmayı unutmamasını aksi takdirde bu aileyi küçük düşüreceğini söylemişti. Jungkook ise yalnızca tamam demekle yetinmiş işlerini halletmeye koyulmuştu.

Soobin gideli yaklaşık 3 saat oluyordu. Jungkook tüm ev işlerini bitirmiş bahçede küçükken annesiyle yaptıkları ahşap sandalyelerin birinde oturuyordu. Orada ne kadar süredir oturdu bilinmez. Onu kendisine getiren şey bahçenin aralanan kapısının sesiydi. Sese kulak kesildikten sonra kapının ardında gördüğü beden Yeonjundan başkası değildi. Jungkook Yeonjunu görmesiyle ayaklandı. Her adımında Yeonjunun daha da netleşen yüzüne baktı. Bu kendisine iyi hissettirmişti. Aralarına sesini duyurabileceği bir mesafe bıraktığında konuştu. "Hoşgeldin." Yeonjun işittiği selam karşısında hafifce baş selamı verdi. Jungkook onu buraya neyin getirdiğini merak etmişti. Acaba dün konuştukları konu ile mi alakalıydı? Tüm bu düşünceler ile dudakları kıvrıldı. Tabii ya dün babasının bahsettiği misafirler Choiler olmalıydı. Nasıl aklına gelmemişti ki?  Jungkookun bakışları tekrardan Yeonjunu bulduğunda işittiği soğuk  sesle yüzünde  farketmeden oluşmuş olan minik tebessümü kaybolmuş, biçimli kaşları  çatılmıştı. "Baban beni çağırmış bu yüzden geldim. Üzgünüm" dediğini işitti. Sonrasında Yeonjun Jungkooku ardında bırakarak eve adımladı. Bahçede tek başına kalan Jungkook ne olduğunu anlayamamıştı. Etrafa adlandıramaz bakışlarını atarken bahçenin kapısı tekrar aralandı. Soobin sabah evden çıkarken giydiği hanboktan farklı olarak mor renkte bir hanbokla bahçeye adımladı. Bahçede öylece boş bir şekilde dikildiğini gördüğü Jungkook'a ithafen "Dışarıda Choilere ait aracı gördüm. Yeonjun gelmiş olmalı. Nerdeyse geç kalıyordum." Soobin bir taraftan konuşuyor bir taraftan seri adımlarla bahçedeki mesafeyi kattediyordu. "Orada dikilme ve benimle gel."dedi. Jungkook nelerin döndüğünü hala anlamamış olsa da Soobinin arkasından onu takip etti.

***

Yeonjun eve girdiğinde adımları sertti. İçeride onu bekleyen Bay Jeon'un onu buraya ne için çağırdığını biliyordu. Her adımında sıktığı çenesi şakaklarında hafif sızıya sebep oluyordu. Salona vardığında Bay ve Bayan Jeon'u yanyana oturmuş bir şekilde gördü. Karşılarında diz çökerek onları selamladı. Aradan çok zaman geçmemişti ki salonun kapısı bir kez daha aralandı. İçeriye abartılı hanbokuyla önce Soobin ardından Jungkook girmişti. İkiside ailesini selamlamış, Yeonjunun yanındaki yerlerini almışlardı.
Jungkook odanın içindeki garip sessizliğin babasının şen sesiyle bölünmesini izledi "Burada toplanmamızın sebebi ailemizin geleceğiyle alakalı. Öncelikle dün Bay Tatsu'nun buraya ziyareti hakkında konuşalım. Bay Tatsu  Jeonlarla olan işbirliğini geliştirmek ve hatta kalıcı hale getirmek için oğlu Yeonjun'un izdivaç dileğinde bulunduğunu iletmek için geldi." Jungkook nefesini tutmuş bir halde cümlenin devamını bekliyordu. "Ben bu izdivacın iki aile içinde yararlı olacağını düşünerek Yeonjunun ailemize damat olarak gelmesinde bir sakınca göremedim." Jungkook oldukça şaşırmıştı çünkü  Yeonjunun yaptığı itiraftan sonra kendini alıkoyamaz bir şekilde bu konuyla alakalı sorular sorarken bulmuştu;  buradan kurtulabilir miydi gerçekten?, Yeonjun onu söz verdiği gibi koruyabilir miydi?, peki kendisi Yeonjunu mutlu edebilir miydi sahiden?. Tüm bu soruların içerisinde ise hele bir tanesi vardı ki aklından hiç çıkmayan onu tüm bu olanlardan sonra bile umutsuzluğa çeken; babası kendisi gibi bir başarısızı sözü geçen bir aile olan Choilere gelin olarak verir miydi?
Jungkook tüm bu düşünceler üzerine dalmışken babası devam etti " Bay Tatsuya bu işbirliğine olumlu baktığımı belirttiğimde ise izdivacın derhal ailelere duyrulması ve bu iki gencin en kısa sürede nişanlandırılmasını istedik. Şimdi ise burada size bu müjdeli haberi vermekten onur duyarım. Bugünden itibaren Choi Yeonjun ve Jeon Soobin Choi ve Jeon ailelerinin resmi  temsilcileri olduğunu, ömürleri boyunca mutlu olmalarını dilediğimi duyururum." 
Jungkook duyduğu kelimelerle kulaklarının uğuldadığını hissetti. Aslında bakarsa başından beri bildiği şeyin şu an yaşanıyor olması yine de can yakıyordu. Tanrı biliyordu ya Yeonjun o gün gelip  kendisiyle evlenmek istediğini ima ederken bile içten içe kalbinin hızlanmasına kızmış, ona inanmak istememişti ama işte insan bazen bir umuda tutunmak, o umuda dair gerçekleşmişcesine hayaller kurmaktan geri koyamazdıya kendini. Yine aynı hatayı yapmıştı, birşeylerin değişebileceğine karşı umut dolmuştu.
Jungkook dizlerinin üstüne konumlandırdığı elleriyle bacaklarını tırnakladı. Çoktan gözlerinin kenarında sıraya geçmiş gözyaşlarını dizginlemeye çalıştı. Yavaşca başını sağa çevirdiğinde en az kendisi kadar düşmüş suratıyla Yeonjunu gördü. Bakışlarını Yeonjundan çekmesi babasının ona seslenmesiyle oldu. "Jungkook seninle de konuşmak istediğim mühim bir konu var." Babasının sesindeki mutluluk Jungkook'un zoruna gitmeye başlamıştı."Bugün ailemiz için tam bir bayram günü. Jungkookunda Kim ailesinin küçük oğlu olan Taehyung ile izdivacına karar verdim ve kendilerine bu kararımı ilettim."
Jungkook dakikalar içerisinde bünyesinin daha kaç duygu değişimine  dayanabileceğini merak ediyordu. Kendisini gün içinde bu kadar çok şaşırtı şeyin gerçekleşmesini geçmiş, olanlara karşı ne tepki vereceği konusunda kafasında kocaman bir soru işareti taşıyordu.  Kulakları doğru mu duymuştu. Tam bu sırada yan tarafından bi ses yükseldi. "Kim Taehyung mu?" az önceki sessiz mahçup duruşunun aksine Yeonjunun sesi şaşkınlığından kaynaklansa gerek yüksek çıkmıştı. Soobinse Yeonjunun tepkisine karşın oldukça dingin bir sesle " Ne harika değil mi Jungkookcuğum sen gibi biri Meşhur Kim Taehyunga gelin olarak gidecek."
Karşı taraftan Bayan Jeonun kibirli kahkahasını işitti Jungkook. Bahsettikleri adamı duymuştu pek tabii. Nasıl duymasındı ki? O ve o adamla evli kişilerin başına gelenleri de biliyordu. Annesinin ölümünden hemen sonra babası ilk aşkı olan Bayan Hana ile evlendiğinde anlamıştı zaten bu evin ona dar geleceğini. Kendisinin bu evde, değersiz hizmetçilerden daha fazlasının olmayacağını. Yine de o babasının kanındandı. Onun günün birinde kendisini öylece  ölüme yollayabileceğini düşünmemişti.
"Yarın sabah Kimler evin önüne araba yollayacak. Eşyalarını hazırlasan iyi olur.Onlara karşı sakın bir kabalık edeyim de deme. Bizi rezil etme."
Jungkook çoktan verilmiş bu karara itiraz etmesinin yarar sağlamayacağını biliyordu. Başıyla babasına onay verdi. İzin isteyerek onları selamladı. Ardından ise salonu terk etti.



Y/N Merhaba arkadaşlarr. Bölümleri çok uzun tutmayıp seri bir şekilde yenilerini yayınlamayı düşünüyorum. İlk bölümler biraz geçiş bölümü gibi olacak. Daha fazla karakter bizi bekliyor. İyi kötü tüm eleştirilere açığım. Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayınn. Öpüyorumm hepinizi 🩷 ( yazım yanlışlarım varsa affola)

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin