Y/N Arkadaşlar baştan bu bölümü yazarken ne kadar heyecanlı olduğumu bilmenizi istedim. Bazen tekrar okumuş olsam da yazım yanlışlarım oluyor. Okumaya başlamadan önce hepinizzden yorumlarınızı beklediğimi söylemeden edemeyeceğim. İyi okumalarr 🩷
***
Jungkook gözlerini açtığında kollarına saplanan ağrıyla tısladı. Başını kollarına çevirdiğinde kollarının kalın bir halatla tepeden bağlandığını gördü. Bakışları nerede olduğunu seçebilmek umuduyla etrafta ne kadar dolaştıysa da karanlık, oda da neyin var neyin yok olduğunu seçmesine izin vermemişti. Etrafta herhangi bir ses duymayınca da küçük beden dışarıya var gücüyle "Kimse yok mu? Yardım edin."diye bağırmakta buldu çareyi. Bu bağrış kendini bir kaç tekrara daha bıraktı ki Jungkook önce işittiği ayak sesleri sonrasında da açılan kapının yüzüne düşürdüğü parlak ışık sebebiyle sustu. Işığın geldiği yöne zor zar bakabildiğinde kendisini çatık kaşlarıyla Soobin karşıladı. Hemen arkasında ise Bayan Hanayı görmesi kaşlarının çatılmasına sebep oldu. Neden burada olduğuna dair bir fikri yoktu ama öğrenecekti.
Soobin bir kaç adım daha yaklaştı dakikalardır elleri asılı duran güçsüz bedene "O kadar uzun süredir kendinde değildin ki öldüğünü zannettim. Bu kadar korkmanı beklemiyordum." Jungkook kendine yakınlaşmış olan bedene sakince sordu "Beni neden buraya getirdiniz?" Karşısından ise alaycı bir gülümseme kazandı. Bayan Hana tüm bu olayların biran önce hallolması gerektiğini bildiği için söze atıldı "Jungkook o kadar bela ve sinir bozucu bir çocuksun ki şimdiye bir çukurun içinde geberip gitmeli başımıza dertler açmaya son vermeliydin." Jungkook karşısındaki üvey annesinden işittiği sözcüklerle her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da gözleri çoktan dolmuştu. Kendisi her daim istenmeyen çocuk olup bu biçim geberip gitmesi beklenen bir bela olarak görülmüş olsa da her seferinde bunun dile getirilişi küçüğü güçsüz düşürüyordu. Yine de sesini çıkarmadı. Soobin annesinin tavrından güç alarak karşısındaki suskun bedenin karşısında bir anda kükredi "Küstah bir sürtüksün Jungkook. Aynı annen gibi. Bay Kim'in evlenme teklifini red edeceksin yoksa seni tam burada öldürürüm." Jungkook aldığı tehdit ile gözleri büyümüş ağzı açık bir şekilde Soobine bakakalmıştı. Bayan Hana cebinden çıkardığı makas ile "Oğlumun canını yeterince sıktın. Sen gibi değersiz biri ne bizim ne bay Kim'in canını sıkmalı. Haddini bilmelisin Jungkook. Sen kim Kim ailesine gelin olmak kim? Ne sandın sen gibi yeteneksiz birini eşi kabul eder mi ha? Nasıl görüyorsun kendini, Bay Kim için vazgeçilmez bir güzellikte falan olduğunu mu?"sözleri tüm hiddetiyle devam ediyordu ki elindeki makas cılız bedenin saçlarını buldu. Jungkook her ne kadar karşısındaki kadını engellemek için çabalasa da ellerine bağlı halat buna izin vermedi. Bay Hana debelenen bedenin örgülü saçlarını eline dolamış makası tam kulağının hizasına getirmişti "Kendin için böyle pahalı kıyafetler aldırabildiğine göre Bay Kim'e sizinle evlenmek istemiyorum diyebilmekte senin için kolay olmalı hmm? Ne dersin Jungkook-" elindeki makas kulak hizzasından yavaşca boynuna doğru indi. Makasın soğuk sivri ucunu boynunda hisseden Jungkook yutkunmaktan geri kalamadı. "Bu evliliği red edecek misin?" Jungkook yüzünden akan yaşların iyice boynunu ve elbisesini ıslattığını biliyordu. Küçük olan karşısında canavarlaşmış kardeşi ve annesine baktı. Tüm bunları neden o yaşamak zordundaydı? Taehyung tarafından sevilmesi neden onun suçuymuş gibi davranıyorlardı? Jungkook son bir cesaret sesini topladı "Tüm bunları neden yapacakmışım?" Bayan Hana Jungkooktan işittiği kelimelerle sinirden başının döndüğünü hissetti. İnce boyundaki makas genç olanın karnına indiğinde Bayan Hana tüm hıncını çıkarırcasına karnı üzerindeki kumaş parçalarını delik deşik etti. Hatta öyle ki makas bazen genç olanın karnı üzerindeki deriyide çizmiş ve o bölgenin kanamasına sebep olmuştu. "Yemin olsun ki Jungkook bu makası o karnının içine yerleştirmekten çekinmem. Bay Kime onunla değil Yeonjun ile evlenmek istediğini söyleyeceksin. Asla oğlum gibi biri dururken senin gibi birisinin Bay Kim'in eşi olmasına izin vermem." Jungkook şimdi anlamıştı neden buraya kaçırıldığını. Karşısındaki canavarın tek amacı oğlunu daha yüksek makamdan biriyle eş yapmaktı. Makas tekrardan boynunu bulduğunda Bayan Hana ve Soobinin kendisinden cevap ister bakışlarını gördü. Hayır dedi içinden Jungkook. Bu sefer pes etmek istemiyordu. Kolayca ondan vazgeçmek istemiyordu. Taehyung onu seviyordu. Onun sevgisi kendisini böylesine güçlü biri yapmıştı. Taehyung ona sevilmeye değer bir ruh olduğunu öğretmişti. Tüm bunları onun aşkı yapmışken Jungkook korkak biri olmak istemiyordu. O onun aşkına yakışan bir ruh bir beden olmak istiyordu. Jungkookun bakışları karardı. Göğüs kafesini döven kalbini, şakaklarında biriken teri hissetti. Şimdi söyleyeceği sözler onun ölümüne de sebep olsa Taehyunga kendini sevdiği ve sevginin ne demek olduğunu ona hissettirebildiği için müteşşekir olacaktı. "Söylediğiniz hiçbir şeyi yapmayacağım. Böyle bir şeye boyun eğemem." Jungkook cümlesini bitirdiği esnada Soobinden sert bir tokat yemişti. Yana savrulan başı ve zonklayan yanağıyla gözlerini kapattı yine de susmadı. Susamazdı herkes bilmeliydi "Asla Taehyungdan vazgeçmem." Cümleleri karşısındaki ikiliyi daha da kızdırıyor olmalıydı ki bayan Hana yana düşmüş yüze cebindeki yelpazesinin yan tarafıyla vurmaya devam etti "Bu yaşına kadar seni ben büyüttüm. Tüm bunlar için bile bana borçlusun. Sen ise karşıma geçmiş küstahça konuşuyorsun." Bayan Hana cümlelerini sıktığı dişleriyle sarf ettiğinde sonunda durmuştu. Jungkook ise ard arda aldığı darbeler sonrası sol yanağının aşırı yandığını hatta hissettiği sıcak sıvının da kan olduğunu hissediyordu. Bayan Hana hala sinirini alamamış olacak ki çoktan dozajını aşmış sesiyle kendine baygın gözlerle bakan gence bağırdı "Senin gibi birinin asla benim ve oğlumun hayatını mahvetmesine izin vermeyeceğim." Bayan Hana tekrar Jungkookun üstüne yürüyordu ki dışarıdan gelen gürültülü şimşek sesiyle bakışları dışarıya döndü.***
Taehyung Tanrı şaitti ki o kadar yolu nasıl geldiğini, gelirken neler düşünmesi gerektiğini bilemiyordu. Yeonjunun kendisine söyledikleri sonrası ikili Jimini oracıkta bırakarak harekete geçmişlerdi. Taehyung her ne kadar Jungkook için endişeli olsa da Yeonjunun onu herhangi bir tuzağa da çekmek istiyor olabilir miydi diye düşünmekten aklını yitirmek üzereydi. Bu sebeptendir ki arabada yol boyunca aralarında geçen tek konuşmanın " Jungkookun orada olduğuna emin misin?"olması normaldi. Taehyung ve Yeonjun arabadan indiğinde nüyük olan etrafı inceledi burası Jeonlara ait merkeze yakın bir yerde bulunan minicik bir evdi. Burada yaşayan herhangi bir ailenin olmadığını biliyordu Taehyung. Şüpheli bakışları Yeonjunu bulduğunda güçsüz bedenin kapıyı aralamaya çalıştığını gördü. Büyük olan "Geri çekil."diye komut verdiğinde parmağını gökyüzüne doğrultmuş ve ardından büyük bir şimşeğin çakması bir olmuştu. Yeonjun yanındaki bedenin bu kadar güçlü olmasına karşı yaşadığı şaşkınlığı daha atamamıştı ki şimşek sonrası bahçenin ve kapının geldiği hal dilinin tutulmasına sebep olmuştu. Taehyung tamamiyle alevler içinde olan bahçeye korkusuzca adımlarknı yönlendirdi. Eve yaklaştıkça gördüğü bedenlerle adımlarını yavaşlattı. "Bay Kim buraya bu kadar erken gelmenizi beklemiyorduk." Yeonjun karşısında gördüğü babasıyla gözlerini sonuna kadar açmıştı. Bay Jeon ve Bay Choi yanyana dikilmiş halde karşılarındaki gençlere bakıyorlardı. Bay Jeon bir iki adım öne atılarak "Bay Kim evinize dönseniz iyi olur. Jungkook'un bundan sonra Kim ailesiyle herhangi bir bağı kalmamıştır." Yeonjun tam olarak babasının burada ne halt ettiğini bilmiyordu ama bozulmuş sinirleriyle daha ne kadar dayanabileceğini kestiremiyordu. Bir hışımla öne atılıp Bay Jeon'un üstüne yürümeye kalkıştı "Bay Jeon ne yaptığınızı sanıyorsun Jungk-" cümlesi önüne geçen yapılı bedenle yarım kaldı. Taehyung sıktığı çenesi ve etrafa gönderdiği ölümcül bakışlarla "Nişanlım nerede?"diye sordu. Bay Jeon esmere karşılık "Seninle görüşmek istemiyor. Bu nişanın atılmasını o istedi." Esmer olan dingin adımlarla üzerine yürüdüğü yaşlı bedene karşı "Bunu kendim doğrulayacağım. O yüzden şimdi kenara çekilmenizi rica ediyorum." Yüzyüze gelmelerine az kaldığı yaşlı beden "Hayır buna izin veremem."diyerek savunma pozisyonu aldı. Karşı taraftan bir atak yakalamayı bekleyen esmer beden tüm vucuduma odaklandı. Yaşlı iki beden aldıkları savunma pozisyonunu bozmayarak avuç içlerinde oluşturdukları enerji alanını birleştirip esmer olana doğru yönelttiler. Esmer olan kendisine gelen enerji alanına doğru adımladı. Yaşlıların kendisine çarpmasını beklediği enerji alanını parmaklarının ucundan yönlendirdiği enerjisiyle kırdı. Böyle bir sonuç beklemeyen ikilinin yüzleri bozuldu. Bay Jeon birleştirdiği elleriyle odaklanarak Tehyungun çevresini saran büyük bir hortum oluşturdu. Taehyung çevresini saran hortumun tam da merkezinde hareketsizce bekledi. Bay Jeon hortumun içindeki tüm etraftan kopmuş parçaları birleştirerek Taehyungun üzerine yolladı. Taehyung kendisi etrafında oluşturduğu enerji katmanıyla hem kendine doğru gelen parçaları bertaraf etmiş hem de Bay Jeonun oluşturduğu hortumun bozulmasına sebep oldu. Karşısındaki yaşlı beden sinirle sayıkladı. Onu durdurmanın başka bir yolunu aramaya koyuldu. Taehyung daha fazla zaman kaybetmemesi gerektiğinin bilincinde karşısına sinirle "Yolumdan çekilin."diye bağırdığında aynı zamanda parmaklarının ucundan çıkan şimşekler karşısında ki ikiliyi buldu. Yaşlı olan bu ikili yedikleri enerji ile dizlerinin üzerine çöktüler. Yeonjun tüm bu olan bitenleri kendisini terk edip içeriye adımlamaya başlamış yapılı sırtın arkasından izledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream Sight | Taekook
FanfictionAilesinin gözünde en ufak değeri olmayan Jungkook, Kim ailesine bir bohça çeyizle gelin gitmişti. My Happy Marriage'nin Taekook'a uyarlamasıdır.