9

683 51 2
                                    

Jungkook ayna karşısında son kez yaptığı saçı kontrol etti. Küçükken annesinden öğrendiği çeşitli örgüler sayesinde bugün saçının üst kısımlarını ters biçimde örmüş, yanlarındaki saçlar toparlandıktan sonra geri kalanını salmıştı. Odasının kapısı tıklatıldığında dışarıdan Jiminin sesini duydu "Bay Jeon izninizle girebilir miyim?" Jungkook onay verdiğinde ise Jimin sürgülü kapıyı itmiş ve başıyla minik bir selam vermişti. "Hazır mısınız diye sormaya gelmiştim." Jungkook elindeki tarağı rafa bırakarak "Evet hazırım."dedi hafif bir tesebessümle. Jimin " Yanlış anlamanızı istemem  fakat isterseniz biraz makyaj yapalım mı size? Bu konuda çok yetenekliyimdir, güvenin bana" Jungkook Jiminin kendisine parlayan gözlerle sunduğu bu teklif karşısında ne cevap vereceğini bilemedi. Jimin kendisine karşı çekingen bir duruşla ne cevap vereceğini bilemeyen bakışlara karşın "Lütfen beni kırmayınız. Hatta bekleyin hemen geliyorum." Jimin bir çırpıda odadan çıktığında Jimin daha da gerildi. Daha önce hiç makyaj yapmamıştı. Kendisinde iyi durur muydu ki? Jungkook Jimin odaya girene kadar kendi yüzünü küçük ayna karşısında inceledi. Jimin odaya geri geldiğinde elinde orta boy bir ahşap kutu tutuyordu. Bu ahşap kutu üzerinde minik minik çekmecelerin olduğu çiçek işlemeliydi. Jimin dizleri üzerine tam Jungkookun karşısına denk gelecek şekilde oturdu. Kutuyu çalışma masasının üzeeine açtığında içinden çıkan malzemeler Jungkooku şaşırtmıştı. Boy boy büyüklü küçüklü fırçalar, renkli pudralardan oluşan minik metal kutular, hastanelerde doktorların kullandıklarına benzer birkaç cımbız çıkmıştı. Jimin eline aldığı pudra kutularının birinin içine çoktan önündeki  fırçalardan birini daldırmıştı " Bunun size çok yakışacağından eminim." Fırçadaki pudranın birazını üfledikten sonra yavaş yavaş Jungkookun suratına dağıttı.
Jungkook tenine değen fırçayla kimi zaman huylandı ve gülmemek adına dudaklarını ıssırdı. Jimin daha adını bilmediği bir kaç renkli pudrayı da göz kapaklarına sürdü. Jimin işini öyle bir ciddiyetle yapıyordu ki Jungkookun dibine kadar girmiş ve yaptığı iş üzerine yoğunlaşmaktan kaş çatmıştı. Kendisinin suratının küçüğü güldürdüğünü fark etmemişti. Hepsinden daha küçük olan bir başka metal kutuda ise pembe muma benzer bir şeyler vardı. Jimin çantadaki en küçük fırçayı bu mumsu yüzey üzerinde gezdirmiş ve sonrasında Jungkookun biçimli minik dudaklarına sürmüştü. "Şimdi göstereceğim gibi dudaklarınızı birbirine sürtün." Jungkook önündeki dolgun dudakları taklit ederek mumsu sıvının dudaklarına dağılmasını sağladı. Jimin sonuçtan memnun olmuşcasına gülümsedi "Bay Jeon zaten çok güzeldiniz şimdi iyice göz kamaştırır oldunuz. Genç efendi sizin gibi güzel biriyle nişanlı olduğu için şanslı bir adam sayılır." Jungkook Jiminden aldığı iltifatlar sonucu yanaklarının kızardığını hissesiyordu. Kafasını yanında bulunan aynaya çevirdiğinde ise kendisiyle aynı ama bir o kadar da farklı biriyle göz göze gelirmiş gibi oldu. Elleri istemsizce Jiminin sürdüğü pudralar sayesinde kırmızı görünen yanaklarına gitti. Jungkook aynada kendini incelemeye devam ediyordu ki odanın dışından Taehyungun sesi duyuldu " Jungkook hazır mısın?" Jungkook sesindeki tatlı telaşla "Hemen geliyorum"diyerek karşılık verdi.

***

Jungkook kendisini bahçede bekleyen nişanlısının ardına ayakkabılarını giymiş ve hemen yanına ilerlemişti. Taehyung arkasına döndüğünde ise Jungkookun simsiyah salık uzun saçları, kırmızı yanakları ve dudaklarıyla karşılaşmıştı. Taehyung gözlerini büyütmeden duramadı. Karşısındaki beden kendisine bakan o iki iri gözle karnında bazı kelebeklerin uçmasına sebep olmuştu. Taehyung hızlıca kafasını önüne çevirdi, lanet ki şu an yüzü kızarmış bile olabilirdi "Araba hazır. Hadi gidelim."diyeren önden yürüdü. 

***

Arabada ara sıra kendisine bakışlarını yakaladığı Taehyung yüzünden gergin hisseden Jungkook bu gerginliğini azaltmak için nişanlısına bugün nerelere gideceklerini sordu. Taehyung ise nişanlısının sorusu üzerine "Ah sana söylemeyi unuttum. Önce birime uğramalıyım. Arabayı oraya bir yere park ettirir oradan yürüyerek merkeze geçeriz olur mu?" Jungkook aralarında ki gergin enerjiyi azaltmak isterken şimdi Taehyungun çalıştığı yere gidecek olması daha da gergin hissetmesine sebep oldu. Oraya varınca illa ki iş arkadaşlarıyla tanışmak zorunda olacaktı. Ya onlar kendisiyle tanışmak istemezlerse? Ya onu sevmezlerse? Yavaşça nefes alarak başını dışarı çevirdi. Bugünü en iyi şekilde atlatmak istiyordu.

Taehyungun çalıştığı yere geldiklerinde ikisi de arabadan indi. Jungkook meraklı bakışlarla etrafı inceliyordu. Burası sık ağaçlarla çevrili bahçeye sahip olan kocaman bir araziydi. Hafta sonu olması sebebiyle bahçede kimsecikler görünmüyordu. Taehyungun "Gidelim." demesiyle arkasından binaya doğru onu takip etti. Binanın girişinde üniformalı bir askerin "Komutanım hoşgeldiniz. Bugün izinlisiniz sanıyordum."demesiyle ikiside ona döndü. "Selam Jaebum. İçeriden bir kaç evrak almam gerek o yüzden geldim." Jaebum komutanı konuşurken komutanının arkasında kalan küçük bedene odaklandı. Taehyungun uzun boyu sayesinde yüzünü tam olarak göremiyordu. Hafifçe komutanının arkasındaki bedene doğru eğildiğinde "Oh! Bu hanımefendi -" cümlesini tamamlayamamıştı ki  Taehyung Jaebum'un eğildiği tarafa doğru vücudunu kaydırdığında "O bana eşlik edecek. Bir daha da burnunu onun bu kadar yakınına sokma." Jaebum uyarıyı almıştı."Özür dilerim efendim." Taehyung bakışlarını tekrar askerle buluşturmuş "İçeride boş boş dolaştığını görmeyeyim. Derhal nöbet yerine dön." Jaebum Taehyunga selam vererek binadan çıktı.
Taehyung önden bir şeyler geveleyerek çıkıyordu. Arkasında kalan Jungkook ise yaşanan olaylar yüzünden oldukça mahçup hissetmişti.  Doğruyu söylemeliydi ki Taehyungdan asla böyle kıskanç bir tavır beklemiyordu fakat bu tavır ona sahiplenildiğini hissettirdiği için sırıtmasına da engel olamadı.

***

Merkeze vardıklarında Taehyung Jungkooka gitmek istediği bir yerin olup olmadığını sordu? Uzun bir süredir merkeze inmeyen Jungkook nerelere gidebileceğini bilmiyordu. Taehyungu "Yok."diyerek yanıtladı. Taehyung yanında ki bedenin merkeze vardıklarından beridir etrafa attığı yabancı bakışları yakalamıştı. Onu zorlamak istemiyordu "O halde alışveriş yaparken bana eşilik etmeye ne dersin?" Jungkooksa Taehyunga bakarak gülümsedi "Olur."diyerek onu onayladı.

***

Bu genç ikili evin ihtiyaçları için bir sürü toptancı, aktar gezmişlerdi. Eve alacakları her ürün için Taehyung nişanlısının fikrine de danışmayı ihmal etmemişti. Evin ihtiyaçları satıcılara ısmarlandıktan sonra genç çift caddede etrafı inceleyerek önlü arkalı yürüyorlardı. Jungkook bir anlık mağaza camlarına fazla dalmış olacak ki önünde yürümeyi durduran Taehyungu farketmemiş ve sırtına çarpmıştı. Çarpmanın etkisiyle bir iki adım geriye sendeleyen küçük "Ben çok özür dilerim, dalmışım." Taehyung karşısında kendisinden özür dileyen küçüğe gülümsedi. Aralarında ki farkı adımlarıyla kapadığında sağ elini siyah saçların üzerine bırakarak onları karıştırdı. Jungkook saçlarını karıştıran elin sahibine iri gözlerle bakarken "Önemli değil Jungkook. Neye bu kadar daldın merak ettim ama."dediğini işitti büyük olanın.  Jungkook hemen sağında yer alan mağzanın camına kafasını döndürdüğünde Taehyungta onu taklit etti. Mağazanın vitrinini süsleyen pembe hanbok ile dudağının kenarı kıvrıldı.






Y/N Selam arkadaşlar. Çiftimizin ilk randevusuyla karşınızdayım. Günün geri kalanını da bir sonraki bölüme yazmayı düşünüyorum. Hikayeme destek olmayı; yorum ve beğenide bulunmayı unutmayın. Hatalarım varsa affola, bölümleri incelemeden attığım çok oluyor çünkü. Hepinizi seviyorr ve güzel haftasonları diliyorummm 🩷

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin