23

520 37 7
                                    

Taehyung sabah birim de kendisini General Namjoonun çağırtması üzerine odasına yol aldı. Tıklattığı kapının öte yanından gelen olumlu komutla beraber odaya girdi. Odaya girdiğinde Generalin yüzü cama dönüktü. Sırtını gördüğü bedene doğru seslendi esmer "Beni çağırtmışsınız efendim." Uzun beden yüzünü esmere döndüğünde "Gel Taehyung. Şöyle oturalım."ardından işaret ettiği koltuğa önce uzun olan ardından Taehyung oturdu. "Duyduğuma göre majestelerinin oğlu yeni bir kesit görmüş." Esmer olan işittikleriyle şaşırdı. Majestelerin oğlu, ülkenin varisi olan bu genç çok sık kesitler görmezdi. Konuşmaya devam etti uzun olan "Bugün saraya uğrayacağım. Jungın gördükleri hakkında da rapor tutacağız. Yanımda gelmeni istiyorum." Taehyung duraksamadan onayladı. "Ayrıca konuşmamız gereken bazı hususlar var. Dün bir mezar soygunu gerçekleşmiş." Taehyung işittikleriyle kaşlarını çattı. Mezarlıklar bu ülkede dokunulmazdı. Mezarlar içlerinde ki kötülükler ve hırslar sonucu Grosteklere dönüşmüş ruhların hapsedildiği, mühürlendiği yerdi. Kim böylesi bir şeye cesaret edebilirdi ki? "Kimin yaptığı bulunmuş mu?" Uzun olan yanıtladı "Hayır. Henüz konunun detaylarını bilmiyoruz." Taehyung oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. İşittiği haberler kendisinde kötü hisler bırakmıştı. Kesinlikler büyük karanlık bir şeyler dönüyordu.

***

Mingyu dün ki ayinden oldukça memnun kalmış olacak ki zevkten solmayan gülümsemesiyle oturduğu yerden sırıtmaya devam ediyordu. Dün geceden beri aklında dönen senaryoya karşın kahkaha atası geliyordu. Az kalmıştı. Kendilerine ait olanı almaya geliyordu.

***

General Namjoonla çoktan saraya ulaşmış olan esmer mezarlıkların açılması üzerine tartışıyorlardı. Uzun olan ağırlanmak için geldikleri sarayın önünde esmere sordu "Sence kim, niçin mührü kırmıştır? Jungında aynı zaman da kesitler görmesi tesadüf mü?" Taehyung karşısındaki uzun adamla aynı şeyleri düşündüklerini biliyordu "Tesadüf olamaz."diyerek cevapladı.  İkili içerisinde oldukları durumu kara kara düşünürken muhafızların onlara seslendiğini duydular "Majesteleri sizi bekliyor efendim."ardından ikili muhafızın gösterdiği yolda ilerlediler.

Taehyung içeri girdiğinde yıllardır görüşmemiş olduğu Korenin tek varisi, çocukluk arkadaşı Jung Hoseok'un oldukça büyümüş olduğunu gördü. İkili dizlerinin üzerinde majestelerini selamladılar ardından söze giren genç varis kelimlerini hızla sıraladı " Kırılan mühür hakkında bilgi sahibisinizdir. Gördüğüm kesitlerin bu olayla alakalı olup olmadığını bilmiyorum ama bilfiğim bir şey varsa bu toprakların büyük bir krize sürükleneceği." Ardından karşısında gördüğü kesitler hakkında  merakla bekleyen ikilinin  hemen meraklarını doyurmak istedi. "Yeraltı bitmek bilmeyen, uzun mu uzun bir gece getirecek. Derin ve sonsuz görünen bir karanlığın o geceyi kucakladığını gördüm. Hazır olmamız gerekiyor. Yeraltı acımasız bir savaşa gebe. Karanlık sessiz adımlarla içimize sızıyor.  Her yer kararana kadar bunları gördüm." Genç varisi dinleyen ikili şaşkındı. Bozulan mühürlerin elbet belaya sebep olacaklarını biliyorlardı ama büyük bir savaş beklenilenlerin ötesindeydi. "Başka bir şey görürsem sizi haberdar ederim" asker ikili anında onayladı. "Anlaşıldı." Majesteleri selamlayıp odadan ayrılacaklardı ki genç varisin sesi tekrar duyuldu "Taehyung."esmer olan adımlarını durdurdu. "Buyrun efendim." Uzun olan sonunda odanın kapısından geçti. "Duyduğuma göre nişanlanmışsın." Esmer olan düz bir sesle onayladı. "Tebrik ederim. Nişanlın o iyi mi?" Taehyung duyduklarını anlamamıştı. Hoseok ona bunu ne için soruyordu. Genç olan karşısında ki şaşkın bakışlarla kendini acelece anlattı "Bazı şeyler gördüm. Sen odaya girmeden hemen önce. Taehyung biz seninle arkadaş sayılırız. Demem o ki o zorlu zamanlar geçirecek. Çok ağlıyordu. Lütfen ona iyi bak. Ağlaması içimi burktu." Taehyung arkadaşının dudaklarından dökülen kelimelerle beraber kalbinin taşlar altında ezildiğini, baştan aşşağı kaynar sular altında kaldığını hissetti. Yine de sesini dinç tuttu "Teşekkür ederim majesteleri." Ardından küçük bir selamda bulunarak odayı terk etti. Arkasında ise kendisine telaşlı bakan gözlerden bihaberdi.

Taehyung birime döndüğünde önündeki hiçbir işe odaklanamamıştı. İçten içe aklını kemiren soruları görmezden gelmeyi başaramıyordu. Şiddetli bir soluk bıraktığında dışarı sırtını oturduğu sandalyeye yasladı ve kafasını geriye attı. Jungkookun başına bir şeylerin gelecek olması ve bunun ne zaman olacağını bilememek kafayı yemesine sebep oluyordu. Aklına Yoongi sayesinde öğrendiği şeyler geldi. Eğer Jungkook, Usuba ailesinden ise insanların zihnini okuyabilir, anılarına gizlice bakabilirdi. Hatta bir kaç rivayet o ailenin insanların rüyalarına girme yeteneklerinin olduğunu bile söylüyordu.
Taehyung tüm parçaları yerlerine otutturmaya çalışıyordu. Jungkook bir Usuba ise gördüğü kabusların bunlarla bir ilgisi var mıydı? Ama anlayamıyordu esmer olan. Jungkookun ev sınırları içinde şayet varsa bile  güçlerini kullanmadığını biliyordu. Bariyer alanında kendi hariç birinin güçlerini kullanması bariyerin kırılmasını sağlardı. Ailesinden birinin de Jungkookun rüyalarına girme olasılığı yoktu. Öyle olsa Taehyung bariyerin kırılmasından hemen farkederdi.
Esmer olan düşünmekten başının ağrıdığını herhangi bir çıkış yolu bulamadığını fark etti. Canı sıkkın beden bakışlarının değdiği takvimle ofladı. Bugüne işaretli olan takvim esmerin gece nöbetine kalacağını bildiriyordu. Taehyung kendisine yeni gelen farkındalıkla ayaklandı. Sabaha kadar Jungkooku görmezse ne aklını susturabilirdi ne endişesi dinerdi. Askılıktan aldığı ceketle aşşağıya adımladı.
Binadan tam ayrılmak üzereydi ki kendisine doğru 32 diş sırıtarak gelen Yoongiyle duraksadı. "Taehyung sana önemli haberlerim var."esmer olan kısa olanı başından savmak ister gibi ses tonuyla "Aciliyeti yoksa sonra konuşalım Yoongi." kısa olan esmerin kolunu tutarak iri bedeni kendisine çevirdi. "Nişanlın hakkında."diye fısıldadı. Taehyung duyduklarıyla etrafını kolaçan etti. Ardından "Eve uğramam gerek. Açıkta konuşmayalım. Arabaya geç." İki arkadaş birim girişindeki arabaya geçtiklerinde Taehyung zaman kaybetmeden atıldı "Dinliyorum." Yoongi cebindeki minik not defterini çıkardı. "Usuba  ailesini daha da araştırmamı söylediğinde başka bir şeyler bulabileceğim konusunda karamsardım ama şanslısın ki buldum. Kendisi kayıtlarda Usuba soyadını taşıyan tek kişi. Miyo Usuba. Aslında daha önce kayıtları incelediğimde görmüş olmam lazımdı ama gözümden kaçmış olmalı." Taehyung bir kullandığı arabanın direksiyoruna parmaklarıyla vurdu. "Asıl bombayı patlatıyorum o zaman Miyo Usubanın Jeon Minsunun ilk eşi olan Lee Miyo ile aynı adı paylaşması ve kayıtlarda aynı doğum tarihleri ve ölüm tarihlerinin bulunması tesadüf değil." Taehyung duyduklarıyla beklediğinden daha az şaşırdı. İçten içe böyle bir şeylerin olacağını tahmin ediyordu. "Yani Jungkookun Usuba ailesinden Miyonun oğlu olduğu kesinleşti." Taehyung kısa olanın cümlesini bitirmesi ardına "Teşekkür ederim Yoongi. Bir şeyler öğrenirsen yine haberdar edersin beni." Yoongi karşısındaki esmerden bu konu hakkında daha fazla konuşmaması gerektiğinin sinyalini alınca sessizce yola döndü.  Esmer olansa aklında ki binbir tilkiyle yolu takip etti.






Y/N Arkadaşlar ilk defa Jungkooksuz bir bölüm yazdım. Bu bölüm hikayede ki çoğu şeyin anahtarıydı. Aklınızda saklı kalan sorulara birer cevap olmuştur umarım. Bölümü yazdıktan sonra kontrol edemedim. Yanlışım varsa affola. Artık sona doğru yaklaşıyoruz arkadaşlar. Ficin ilk yarısını devralan Jeon ailesi yerini Lee/Usuba ailesine bırakıyor. Keyifli okumalar diliyorummm. Desteklerinizi bekliyorum 🩷🩷🩷

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin