21

588 44 8
                                        

Bay Lee Minsuların hanesinde çıkan olaylardan daha yeni haberdar olmuştu. Taehyungun oraya gitmesi ve ortalığı karıştırması yaşlı olanın canını fena sıkmıştı. Beş para etmez Jeonlar Usuba ailesi kanının Kimlere geçmesini sağlayacak gibi görünüyorlar bu yüzdendir ki bir zamandır kendisinden izin isteyen Mingyuyu yanına çağırmıştı. Mingyu kendisinden sonra bu ailenin reisi olmasını istediği kişiydi. Zaten yıllardır Usuba soyluları Lee soyadı altında sıkışıp kalmış bir çok aileden alt olarak görülmüşlerdir. Şimdi ise her şey Mingyu ve Jungkook sayesinde değişebilirdi. Mingyu onun son umuduydu. O Jungkooku ailesine geri döndürebilecek tek kişiydi.

***

Jungkook gözlerini açtığında hala o depoda olduğunu zannetti. Gözlerini açtığı gibi başına saplanan ağrı da birkaç saniye gerçeği algılamasını zorlaştırdı. Kalkmaya yelteneceği sırada ensesinde hissettiği soluklarla yavaşca oraya döndü. Bakışlarının değdiği esmer beden kavisli kaşları ve düzenli nefesleriyle hemen dibinde uzanıyordu. Jungkook verdiği nefesle karışık "Taehyung"diye fısıldayıp bir elini surtüstü uzanmış bedenin göğsüne koydu.
Taehyung göğsünde hissettiği elle gözlerini araladı. Esmer beden gece boyu sayıklayan gencin başından ayrılmamış sonunda ise yanında uyumanın ona biraz da olsa güven verebileceğini düşünerek ondan izinsiz yatağında yatmıştı. Yanıldığını düşünmüyordu aksine Jungkook kendinin yanına yatması ile sıcaklığını hissetmiş olmalı ki iri bedenini kollarıyla sarmıştı. O andan itibarendi ki küçüğün sayıklamaları azalmıştı.
Taehyung kendisinin uyandığını farketmeyen küçüğün göğsü üzerindeki hafif dokunuşları ve yasladığı başını izledi. Küçüğü korkutmak istemiyordu fakat biraz daha dibinde masum masum gülümseyen küçüğünü izlerse kalbinin gümbürdeyişini onun da işitebileceğinden korktu. Diğer tarafında ki eli yavaşca göğsündeki eli bulduğunda Jungkook ani bir şekilde başını yasladığı göğüsden kaldırarak esmerin suratına yakalanmanın verdiği utanç ve heyecanla baktı. "Oh, uyanık mıydın?" Taehyung karşısında ki şaşkın tavşan surat karşısında sırıttı. Sabah sabah maruz kaldığı tatlılık onu krize sokmak üzereydi. Kendisi de dirsekleri üzerinde yükseldiğinde Jungkook yakınlaşan suratları ile kendisini geri çekti. "Jungkook-ah iyi misin?" Jungkook karşısındaki adamın yeni uyanmasına bağlı çıkan derin sesiyle yutkundu "E-evet iyiyim."
Taehyung akşam geldiğinde ilk işi baygın bedenin yaralarına pansuman yapmak olduğundan vücut ağırlığını tek dirseğine vererek yan bir şekilde uzandı. Parmak uçları yavaşca küçüğün yanağındaki ize geldiğinde üzerinde hafifçe gezindi "Sanırım izi kalacak." Jungkook bu tüy gibi dokunuş ile gözlerini kapatmadan edemedi. Dokunuşun etkisiyle sesi daha da içine kaçmış gibiydi "Önemli değil." İkili arasındaki bu çekim ne kadar sürdü bilinez ama en sonunda esmer olan dirseği üzerine yatmaktan hafifçe sızlayan kaburgakarı yüzünden Jungkook gibi oturur pozisyona geldi. "Kendini iyi hissediyorsan kahvaltı yapalım. İyi hissetmiyorsan biraz daha istihrat et. Olanlar hakkında daha sonra konuşuruz." Jungkook esmerin yataktan ayrılmak için hareketlendipini gördüğünde esmerin kolunu kavradı "Taehyung dün benim dikkatsizliğim yüzünden seni ve Jimini çok endişelendirmiş olmalıyım özür dilerim ama yemin ederim ne o aracın nereden çıktığını anladım ne de ailemin bu işin içinde bu denli oluşunu." Taehyung bu halde bile kendisinden özür dileyen küçüğe karşı şaşkınlığını gizleyemedi "Olanlar senin suçun değildi Jungkook. Lütfen özür dileme. Tüm bu şeyleri çözeceğiz tamam mı?" Ardından başını sallayan küçüğün biraz daha iyi hissetmesini sağlamak isteyen esmer uzanarak küçüğün yanağı üzerindeki yara izini öptü. Esmer olan bir müddet yara üzerinde dudaklarını bekleterek küçüğün kokusunu içine çekti. Esmerin ayrılmasını sağlayan şey ise odanın dışından gelen Jiminin sesi oldu. "Efendilerim sesinizi duydum. Meraklılığım yüzünden affınıza sığınırım ama biran evvel Bay Jeonun iyi olduğunu görmek istiyorum." Jungkook az önceki anın verdiği ateşle dudaklarını ıssırıyor ve Jimine bir cevap vermesi için esmere bakıyordu. Kendisi şu an sesinin çıkabileceğinden bile emin değildi. Esmer olan kapıya doğru "Gel Jimin."dedi. Bir hışımla odaya dolu gözlerle giren kızıl efendilerinin aynı yatakta yatmalarına şaşırmaya vakit bulamamıştı ki gözyaşları içinde Jungkooka kollarını açarak kocaman sarıldı. "Bay Jeon Tanrıya şükür iyisiniz. Size bir şey olacak diye çok korktum. Affedin beni. Size göz kulak olması gereken bendim. Tüm bu olanlar benim suçum." Taehyung Jiminin Jungkookun üstüne çullanmasıyla onu uyardı "Yaraları var Jimin canını acıtacaksın." Jimimin sarılması ve söyledikleri zaten Jungkooku ağlatmaya yetmişti şimdide Taehyungtan gelen kelimeler genç olanın daha da ağlamasına sebep oldu. Kendisi için endişelenen bu güzel insanları hak etmek için neler yaptığını düşündü.

***

Jungkook kahvaltıdan sonra dün kendisi bayıldıktan sonra neler olduğunu bir bir nişanlısından dinledi. Dün yaşanan her şey majestelerin kulağına gitmişti. Zaten merkezde Jeonlara ait bir malikanenin yanıp küle dönmesi öyle saklanacak, gizlenecek  bir olayda değildi. Jungkook anladığı kadarıyla majestelerin olan bitene bu kadar hakim oluşunda nişanlısının parmağıda vardı.
Taehyungun anlattıklarına göre ailesi bu sabah erken saatlerde evlerinden ayrılmış ve taşra bir alana göçe zorlanmışlardı. Emirleri altında ki hizmetkarların hepsi azad edilmişti. Toplum tarafından kınanan bir aileye dönüşmeleri bir gecelerini almıştı. Choilere gelirsek halka isimleri verilmemiş olsa da Bay Choi'nin majestelere özrü samimi bulunmamış olmalı ki aile reisi Yeonjunun abisine devredilmişti. Jungkook yine de aralarında yaşanan onca şeye rağmen Soobin hakkında ki endişelerini dile getirmekten çekinmedi. Nişanlısı kendisine onca kötülükte bulunmasına rağmen halen kardeşi için endişelenen küçüğünü gördüğünde onu içinde bir aziz ilan etmişti. Soobin ise çok katı olarak bilinen Japon bir aileye hizmetçi olarak sürülmesi kararlaştırılmıştı. Bu ülkeler arası çok sık yapılan bir uygulamaydı. Büyük suçlarda bulunan kimselere hem ikinci bir şansı sağlamak hem dünyayı daha iyi tanımaları için oluşturulmuş bir fırsattı.

Soobin Japonya'ya gitmek için hazırladığı bohçasını tekrar gözden geçirdi. Kapının hemen girişinde duyduğu Yeonjunun sesiyle ona döndü "Yanına aldığın eşyalar sana yetecek mi?"  Soobin hiçbir cevap vermeden bohçasının ağzını sımsıkı düğümledi. Yeonjun tüm olanlara rağmen dün çok düşünmüş gece boyu uyuyamamıştı. Soobinin dün ki halleri gözünün önünden gitmiyordu. Gittiği yerde kendisine bir zarar vermesinden korkuyordu. Soobin gibileri bırakın hizmetkar olmayı katı bir ailenin evin de asla barınammazdı. Eğer orada kendisine bir zarar verirse onun için en çok üzülenin Jungkook olacağının farkındaydı. "Bu yeni başlangıçlar için bir fırsat olabilir Soobin. Önünde yepyeni, tertemiz bir sayfa var. Dilersen sana arkadaş olurum. Seninle tekrardan Jeon ailesini inşaa edebiliriz." Soobin arkasında ki gencin kurduğu cümlelerle bozuk olan sinirlerinin yerinden zıpladığını hissetti. "Saçma sapan konuşma Yeonjun. Çekil git başımdan."dedi. Cidden ne saçmalıyordu bu çocuk? Arkadaş olmak? Ailesini yeniden inşaa etmek? Ağzından çıkan lafların nereye gideceğini bilmiyordu kesinlikle. Hem hiç sormuyor muydu kendine aşık olduğum adamın kardeşiyle nasıl aile olabilirim? Sinir sinirli güldü. Aşk cidden insanları aptallaştırıyordu.





Y/N Selam arkadaşlar. Geç bir saat ama boşluk bulup bölüm yazmışken hemen yayınlamak istedim. Bu hafta sıkıca vizelerime çalışıp haftaya vereceğim inşallah. Yazım yanlışlarım varsa affedin. Sağlıcakla kalmanız dileğiylee 🩷🩷 (Yeni karakterimiz Mingyu'ya selam diyinn)

Dream Sight | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin