(14) Ölümcül

31 10 2
                                    

Violet Nightrose

Karanlığı görüp hissedebilir misin acaba? Karanlık belki de hiçlikti aslında, karanlık kiminin en büyük korkusu kiminin ise en büyük sırdaşıydı. Herkesin karanlığı farklıydı aslında. Benim karanlığım ise geçmişimden bu güne taşıdığım bütün izlerdi.

Düşmanım haklıydı. Her şey bu gün bir şekilde son bulacaktı. Geri dönüş, vazgeçiş yoktu.

Karşımdaki ilk hamle önceliğini bana bırakmış düşmanıma karşı bir tekme savurdum. O ise hızla geri kaçıp tekmeden kurtuldu ve çatıdan aşağı atladı. 

Hızla çatının kenarına vardım ve düşmanımın nereye kaçtığını anlamaya çalıştım fakat arkamdan birinin ayağımı çekmesi ile istemsizce bir çığlık atıp yeri boyladım. Bununla beraber başımdaki şiddetli ağrı arttı ve katlanılmaz hale geldi. Bu gün Night Reaper'ın hiç acıması yoktu.

Yüz üstü yere yapıştım ve düşmanım tarafından çatının ortasına kadar çekildim. 

Night Reaper beni çatının ortasına kadar sürükledikten sonra durdu ve ben de bunu fırsat bilip bir elimden destek alarak olabildiğince ayaklandım.

Tam o sırada ise düşmanımın bacağımı bırakıp omzuma abandı ve ben tekrardan yerle yüz göz oldum lakin bu onu kesmemiş olacak ki bileğimi tutup ters çevirdi ve çıkan sesle beraber dudaklarımdan acı bir inlemenin dökülmesine vesile oldu.

"Yoksa canını mı yaktım? Üzgünüm bilerek olmuş olabilir." Dedi ve benden bir tepki bekledi fakat ben tepki verecek durumda değildim.

Galiba az önce bileğimi kırmıştı.

"Yoksa cevap verecek gücün kalmadı mı? Sonunda pes ettin galiba, değil mi?"

"Canın cehenneme!" Acıyan bileğim her ne kadar bana bunu yapmamam için yalvarsa da onu es geçtim ve bileğimi bir anda öne doğru çekerek dengesini kaybetmesine sebep oldum.

Night Reaper bu beklenmeyen hareketim ile afalladı ve üstüme düştü fakat bu benim üstümdeki onunla beraber ayaklanmam ve onun tekrar yeri boylaması ile son buldu.

"Yoksa canın mı acıdı? Ah, bu çok üzücü." Sağlam elimi bileğime yerleştirdim ve yoklamaya başladım.

Elimin bileğime temas etmesi bile canımı yakıyordu. Büyük ihtimalle ya kırılmış ya da çatlamıştı. Aman ne hoş!

"Canın cehenneme Mysterious!" Sevgili düşmanım da benim onu taklit ettiğim gibi beni taklit etti ve ayaklandı. Bu şekilde müsabakamızın saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı roundı başlamış oldu.

Night Reaper bana doğru art arda iki yumruk savurdu ve ardından da bir tekme. Yumrulardan kaçmayı başardım fakat tekmesinin gazabına uğradım ve geriye doğru savruldum fakat ben daha yere düşemeden düşmanım beni omzumdan yakaladı ve dikleştirdi hemen ardından ise beni çatının ucuna kadar sürükleyerek ayağımın birini kendi ayağı yardımıyla kendine çekti ve dengemi kaybedip çatıya düşmeme sebep oldu.

Sırtımın yarısı çatıda yarısı da havada süzülürken onun eli hâlâ omzumdaki yerinden vaz geçememişti. 
Omzum onun sıkmasından dolayı henüz ağrımaya başlamışken bakışlarımı Night Reaper'a çevirdim. O ise bana acımış gibi elini gevşetti ve ardından bacağını zedelenmiş bileğimin üzerine yerleştirip ağırlığını üzerime verdi.

Hissettiğim acı tekrardan vücuduma hücum ederken gözlerimi yumup yüzümü buruşturdum.

"Bu canını acıttı değil mi?" Sorusu ile derin bir nefes aldım ve mimiklerimi olabildiğince stabil hale getirdim. Özellikle bu gece şu zevki ona yaşatmayacaktım.

KARANLIĞIN LEYDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin