Hayat dengesiz ve şaşırtıcıdır. Hiçbir zaman size bir sonraki adımını göstermez, her zaman gizemlidir. İnsanları delirten ana husus ise budur aslında.
Elizabeth de dahil olmak üzere tüm şehir sessizlik ile derin bir uyku sürerken ben gene soğuk havaya kafa tutuyor ve uyku denilen şeyden olabildiğince uzak duruyordum fakat bu gün diğer gecelerin aksine farklıydı. Bu gece her hangi bir çatıda değil kendi balkonumda gecenin sabaha karışmasını bekliyordum.
Uyumak istemiyor fakat Elizabeth'i de yalnız bırakamıyordum. Bu sebeple çareyi balkonda bulmuştum.
O günün ardından iki hafta geçmişti ve Elizabeth hâlâ kabus görüp uykularını yarıda kesmeye devam ediyordu. Bu çok normaldi. Sonuçta o her gün hayatı ile tehdit edilmiyordu.
İlk yaralandığım zamanı hatırlıyorum. Bacağımda şu anki bakış açımla sıyrık diyebileceğim bir yaraydı. O gün ilk kez Night Reaper benim için gerçek bir tehdit olmuştu.
O üstüme yürüyüşü, beni yaralayışı hâlâ dün yaşanmış gibi zihnimde yer ediniyordu.
O gün kendi pansumanımı kendim yapmak zorunda kalmıştım ve bu berbattı. Oysaki artık hastaneye gitmektense kendi yaramı kendim kapamayı tercih eder olmuştum.
Night Reaper bana o günle kıyaslanamayacak kadar ciddi yaralar vermişti lakin beni bu kadar etkilememişti çünkü o küçük sıyrık ilkti ve ilkler unutulmazdı.
İnsanlar ilklerini unutmazdı hele ki bu ilk acı verici bir deneyimse... İşte tam bu nedenle kuzenimi anlıyor ve ona zaman tanıyordum. Bu süreçte onun için yapabileceğim en büyük iyilik sabretmek, anlayışlı olmak ve yanında durmaktı.
Yanıma biri indi ve beni düşüncelerden sıyırıp çıkardı. Başımı çevirip hangi suçlunun geldiğine baktım. Azılı suçlu Night Reaper'dı gelen.
"Merhaba, dalmışsın." Korkuluklara bana dönük şekilde oturdu.
"Biraz."
"Adın neydi senin?.. Violet?.." Adımı oldukça iyi hatırladığına kalıbımı basardım.
"Evet, hatırladın."
"Sen de beni hatırlıyorsun." Kafası mı güzeldi?
"Evet, azılı suçlu Night Reaper. Her gün manşetlerdesin. Bu durumda seni unutmak ne malum... Hele ki o günden sonra." Sırıttı. Hoşuna gitmişti.
"Haberlerde genelde yalan şeyler paylaşılıyor." Kaşlarımı çattım. Bu dediğine sonuna kadar katılıyordum fakat onunla biraz uğraşmaktan da zarar gelmez diye düşündüm.
"Buna inanmıyorum." Sadece onunla uğraşmak için yapabileceğim şeylerin sınırı yoktu.
Night Reaper kaşlarını çattı. "Çok yazık oldu, oysaki seni zeki bir kız sanırdım." Gözlerinin içine, en derinlere baktım. Bunu yapmamı hiçbir zaman sevmezdi.
"Ben zaten zeki bir kızım sadece senin bunu anlayacak kapasiten yok."
"Kiminle konuştuğuna dikkat et."
"Yoksa?" Korkuluklardan indi ve üzerime doğru yürümeye başladı. Ben ise kımıldamadan onu izliyordum.
Night Reaper araya bir adımlık mesafe bırakana kadar ilerledi ve göz hizama gelebilmek adına başını eğdi.
"Üzerime yürümeye amma meraklısın suçlu çocuk." Diyerek ona takıldım.
"Güç kızsın Violet." Bu dediği hoşuma gitti. Onu uğraştırmayı gerçekten seviyordum. Bu düşman olmanın etkilerindendi galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN LEYDİSİ
Science-FictionBir gece o adam geldi ve hayatım değişti. Aradan on üç sene geçti ve ben her şeye alıştım, sonra o çıktı karşıma ve hayatım alt üst oldu. Kendi karanlık dünyamda kaybettim kendimi... ... "O lanetli." ... Tüm bunların aslında bir başlangıç noktası...