Karanlık ele geçirdiğinde ruhunu, bedenini itaat etmekle yükümlüdür insan. Kader aleyhine çoktan yazılmışsa göz yummalıdır daima. Hayat rengini kaybettiğinde, tutunacak dalın kalmadığını zannettiğinde yüzleşmek zorundasındır çağresizlikle, korkuyla...
Gözlerimi açmakta zorlanıyor, duyduklarımı anlamlandıramıyordum. Vücudum uyuşmuş, boynum zonkluyor, başım dehşet bir ağrıyla zelzele oluyordu.
Göz kapaklarımı ancak dakikalar sonra komutlarıma itaat ettirebildiğimde ellerimi eş zamanlı olarak boynuma götürmeye kalktım lakin çıkan sert kumaşın sesiyle beraber bu eylemim havada asılı kaldı.
Başımı olabildiğince kaldırdım ve nerede olduğumu, neden ellerimin ve ayaklarımın böyle sıkı sıkı bağlı olduğunu anlamaya çalıştım.
Boş, gri, karakoldan fırlama, dört bir tarafı duvarla örtülmüş bir hücrenin içinde, metal işkence masasının birinde uzanıyordum. Karşımda biri daha vardı, benimle aynı şartlar altında olduğunu tahmin ettiğim bir insan daha.
"Hey?" Diye seslendim lakin herhangi bir geri dönüş alamayınca başımı yeniden metal masaya yasladım ve bileklerimi biraz daha zorladım.
Acaba filmlerdeki gibi bu sisal kumaşı parçalamam ne kadar sürerdi?
Karşımdaki kişinin önce inlemeye başlaması ardından da adımı seslenmesi ile düşüncelerim dağıldı ve tanıdığım sesin sahibi içiten içe rahatlamama neden oldu. Bu cehennemde en azından tek değildim.
"Violet?"
"Benim Damion." Diyerek onayladım onu.
"Neredeyiz?" Derin bir nefes alarak cevabımı belli ettim fakat buna rağmen gene de "Hiçbir fikrim yok." diye yanıtladım onu.
"En son araştırma yaparken biri odama girip bana saldırmıştı." Dediğinde benden de bir açıklama bekliyordu.
"Aynısı. Önce Loke ses çıkardı sandım fakat sonra Loke'yi odasında baygın buldum, daha sonra da yapanla kapıştım. Yüzünü görme gibi bir lütufa erişemedin sen de değil mi?" Beni reddetti ardından bileklerini zorladı.
"Diğerleri de burada mıdır sence?" Diye sorduğumda duraksadı.
"Umarım değillerdir." Aksi halde kaçmak veya neler olduğunu çözmek için en ufak bir şansımız varsa bile elimizden kaçardı.
"Leydi. Sence bunu eğitmen yapmış olabilir mi?" Temkinle sorduğu sorunun cevabını kısa bir süre düşünmem gerekti.
"Düşük ihtimal ama içinde olduğu aşikar." Derin bir nefesle doldurdum ciğerlerimi ve yeniden konuya girdim.
"En son bana kehanet gibi bir şeyden bahsetmişti ama işimize yarayacak herhangi bir bilgi yok galiba. Tek bildiğim, bunların olacağını bildiği." Bu sefer o derin bir nefes aldı fakat herhangi bir yorum yapamadan kapı gıcırtısı sesiyle etraf sessizliğe büründü.
"Uyanmışsınız." Yeniden derin bir nefes aldım Damion'laeş zanlı olarak. İşte başlıyorduk.
"Hep aynı klişe sözler. Biraz sıktı artık. Bence daha orijinal bir şey bulmalısınız. Mesela... Ölümümüze merhaba?"
"Anlaşılan keyfin yerinde Damion."
"Gerçekten haklı. Çok klişe kalıyorsunuz." Diyerek sevgilime katıldığimda görmesem bile o sinsi sırıtışı gözlerimin hemen önündeydi. En azından boyun eğmeyeceğmizi göreceklerdi.
"Şimdi isterseniz tüm bu saçma klişe lafları geçelim de benim planım bu klişesine varalım." Dediğimde kadının kıkırtısı doldurdu kulaklarımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN LEYDİSİ
Ficção CientíficaBir gece o adam geldi ve hayatım değişti. Aradan on üç sene geçti ve ben her şeye alıştım, sonra o çıktı karşıma ve hayatım alt üst oldu. Kendi karanlık dünyamda kaybettim kendimi... ... "O lanetli." ... Tüm bunların aslında bir başlangıç noktası...