Bölüm 18

1.5K 92 4
                                    

"Sanıyor musun, bitecek bu sevda? Geçen her anımız hep aklımda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sanıyor musun, bitecek bu sevda? Geçen her anımız hep aklımda. Sen olsan da olmasan da ben hâlâ sendeyim."

Alıntı

☁️☁️☁️

31.10.23

İmer Varlıklı

Sabah uyandığımda abimi yanımda görememek biraz sinirimi bozsa da yataktan kalkıp gerindim ve onu pencerenin önüne çektiği koltukta kitap okurken gördüm. Hayalet gibi. Sessizce kitabını okuyor ne nefes ne de değiştirdiği sayfaların sesi var. Acaba gerçekten hayalet mi oldu? Beni fark ettiğini gülümseyip bana el sallamasından anladım.

Dün gece beraber uyumuştuk. Eskiden de beraber uyurduk; İdil, ortada o, diğer tarafında ben. Saatlerce bize anılarını anlatır, sürekli kahkahalara boğardı. İdil sustuğunda onu konuşturmak için her şeyi yapmıştı, ama ben sustuğumda görmemezlikten gelmeyi yeğlemişti. Tekrar beraber yattığımızda ağlamamak için kendimi o kadar çok kasmıştım ki son anlarda hissettiğim beyin uyuşukluğu yüzünden bayıldım mı, yoksa gerçekten uyudum mu emin olamıyorum.

Banyoda işim bittiğinde kurulanıp çıktım, mutfağa geçtim. Kahvaltılık malzemeler çıkarmaya başlamıştım ki abim kapıda belirdi. Bir süre bana ve çıkardıklarıma baktı.

"Dışarıda kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm," dedi ensesini kaşırken. "İstemezsen evde kalabiliriz."

"Dışarıda yemek yemeyi pek sevmiyorum, yediğim şeyden anlamıyorum. Evde hazırlayıp bir parkta ya da bildiğin açık mekanda oturarak yiyebiliriz." Teklifimle yüzü ışıldadı. Harika bir yer bildiğini söylerken gelip bana yardım etmeye başlamıştı.

İdil burada olsaydı...

Düşüncelerimi onun sesi böldü: "Ne düşünüyorsun?"

"Yarın akşam yola çıkarım." Sözlerimle duraksadı ve su doldurduğu çaydanlığı bıraktı. Gözleri donuklaşırken birkaç kere boğazını temizledi. "Ne oldu?"

"Bu kadar çabuk mu gideceksin?"

"Misafirliğin kısası makbuldür abi," dedim bıraktığı çaydanlığı yerine yerleştirirken.

"Sen misafirim değil, kardeşimsin ki misafir olsaydın da uzun kalmanı isterdim."

Dilimin ucuna çok fazla söz doldu, nefesim kesildi ve duygularım birbirine karıştı. İçimde hâlâ onu affedemeyen tarafı susturup gülerek teşekkür ettim. O affedemeyen tarafım bu sefer bana küstü.

Kahvaltıyı hazırlayıp piknik çantasına doldurduğumuzda bu evde neden piknik çantası olduğunu sorgulayacaktım, ta ki çantanın İdil'in diktiği çanta olduğunu görene kadar. Bu evde İdil hiç ölmemiş gibi, her detayıyla yaşıyordu sanki.

Muhteriz BeyefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin