Bölüm 34

763 79 12
                                    

"Sana çok değer veriyorum, sana belli etmesem de"

Block 3

☁️☁️☁️

25-26.02.24
Kaya Varlıklı

Yatağında yatan bebeğimin gözlerinde onlarca duygu olsa da tek kelime etmiyor, mızmızlanmıyor, ağlamıyor. O sinirli hali geçene kadar her şeye sövmüş, bizi odasından kovmuştu; Atahan çıkmamış, öylece İmer'in elini tutmuştu. Kardeşim o öfkeyle uyuyakaldığında ağlamaya başlayan Çilek hepimizden kaçarak mutfağa gitti, Atahan bir saniyeliğine bile İmer'in elini bırakmamıştı. Şimdi yine uyandığında hepimiz aynı yerlerimizdeyiz, onun başında.

"Günaydın abisi," diye ilk sözü ben devraldım. "Ağrın var mı?"

"Yok." İmer'den duymaya alıştığım o güçlü, kendinden emin ses yerine böylesine tedirgin bir sesi duymak anlık dumura uğrattı. "Durum ne, ne zaman ayağa kalkabiliyorum? Fizik tedavi, operasyonlar ne gerekiyorsa yapılsın."

"Yapılacak güzelim, söz veriyorum." İmer, Atahan'ın sözlerine karşılık başını sallayıp saçlarını düzeltti. "Nasıl hissediyorsun?"

"Derin bir uykudan uyanmış gibi. Ee siz anlatın oğlum, biz neden buradayız, Araz'ım nerede, ne oldu? Uyuyan benim, cevaplar arayan sizlersiniz." Aniden duygu durumu değiştirip kendini toplayan kardeşim, yattığı sedyeden bozma yatağın sırtlık kısmını kaldırıp Atahan'la bize bakındı. "Evet beyler, dinliyorum."

"Zincirleme trafik kazasına karıştın." Atahan tepki bekler gibi durduğunda İmer göz devirdi.

"Klasik İstanbul trafiği, sıkıntı yok. Çarpan kimmiş, durumlar ne?" Ona çarpan tır şoförüyle beraber kazadaki birkaç kişinin daha vefat ettiğini söylediğimizde kardeşim yutkunmakta zorluk çekmişti, yine de hemen toparladı. "Ya benim durumum ne? Kaç gün geçti? Doktor nasıl bir tedavi programı verdi ve tekrar soruyorum, Araz nerede?"

Araz... Bir çıkış yolu vermesi için abime baktığımda o gülümseyerek kardeşimizin saçlarını okşadı.

"Doktor uzun bir tedavi programı yazdı abisinin gülü, uzun bir dinlenmeden sonra fizik tedaviye geçmemiz gerek. On yedi gündür de uyuyorsun." İmer'in yüzünü buruşturmasıyla hepimizin gülmesi bir oldu.

"Ben yatakta yatamam dayıoğlu, iki haftaya iyileştim iyileştim, yoksa fırlarım ayağa." Burnunu çekip tekrar bize bakındı. "Milyoncu olacağım yakında he, Araz'ım nerede?"

"Amerika'da!" Bağıran Çilek, İmer'in elini tuttu. "Amerika'ya gitmesi gerekiyormuş, şu galericilik işleri falan. Bana da anlattı da anlamadım, siz anladınız mı beybiler?" Bize yalanlarsanız sikerim bakışları atan ikizim, İmer'i bırakmıyordu.

"Manitanı biliyorsun güzelim, Almanya'yla ortak çalıştığı markalar sayesinde orada da dükkan açmıştı." Sandalyemi bebeğime daha çok yaklaştırdım. "Almanya'ya geçti, oradaki şirketle de anlaşıp Amerika'da küçük bir bayilik açmayı planlamışlar."

İmer'e şimdi Araz, senin iyiliğin için bizi gönderdi ve bir daha hayatında olmayacakmış desek bu ruh hastası kalkmaya çalışır, kalkamazsa depresyona girip tedavisini aksatır. Yalan söylediğimiz için kızacaksa da iyileştiğinde kızsın.

"Yalanınızı sikim..." Ağzının içinde mırıldanarak camdan dışarı baktı. Gözlerinin dolduğunu gördüğümde boğazıma iğrenç, omuzlarımdaki yükten daha ağır bir şeyler oturdu. "Ee? Neden buradayız o zaman? Doğal yaşam alanında eskisinden daha katır bir hale gelmem için mi?"

Muhteriz BeyefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin