"Dünya sokaklarını aç, sensizliğe bugün adımlar atıyorum. Rüya gibi geliyorsun ama yanımda yokken nefes alamıyorum..."
Furkan Özsan
☁️☁️☁️
28.02.24
Araz Nart
Eski hayatım ve yeni hayatım diyebileceğim iki çeşit yaşam sürmüştüm, aslında kısır bir döngüye de girmiş olabilirim; hiçbir şeyden emin değilim. İmer'i tanıyana kadar yaşadığım hayatın kurallarını, parmaklıklarını göremiyordum. Sanki bu ailede doğduğum için her şeyi sineye çekmek zorundaymışım gibi hissettiğimden başka türlü nasıl olurdu diye bile düşünmemiştim. Hatırladığım en eski anım altı yaşıma aitti; odama kırmızı bir kilim serilirdi, o kilim benim oyun alanımdı, oradan bir santim bile çıkamam ve sadece yirmi dakikam var. Altı yaşımda bile kendim için ayırabileceğim zaman yirmi dakikaydı. Alman, Rus, Gürcü, İtalyan bakıcılarım vardı; hepsi ayrı konularda dersler verip beni öğretirlerdi. Onca dersin arasında ben sadece İmer'in anlattıklarını, gösterdiklerini, İmer için öğrendiklerimi sevdim.
Arabadan indiğimde kafam aşırı güzeldi, ayakta bile zor duruyorum ama neden düşüncelerim, beni boğan hislerim hâlâ bu kadar ayık? Arabamı zar zor kilitlerken kenardaki Yasin abi, büyük bir dikkatle beni izliyordu. Ona başımla zar zor selam verip yerimde dikleştim. Bir an kafam toprağa düşecek sandım.
Alkol kullandım. Yirmi dört yaşımdayım, ilk defa alkollü bir içecek içtim ve üzerine araba sürdüm. Beni çeviren polisler anında özür dileyerek geri çekilmiş, gitmeme izin vermişlerdi. Paran varsa, adalet kılıçları bile körleşir.
Evin kapısına tüm bedenimle yaslanıp cebimdeki anahtarı bulmaya çalıştım. Cebim, zihnim gibi bir kara deliğe dönüşmüş olmalı ki aradığımı orada da bulamıyorum. Kapı kendiliğinden açıldığında içeriye düşer gibi oldum, biri beni tuttu.
"Abi?" Şaşkınca yüzüme bakan Ateş, bedenimi sıkıca tutuyordu. "Kavga mı ettin?"
"Yo, dayak yedim." Ondan ayrılıp içeri girdim ve etrafa bakındım. "Nerede cici ailemiz?"
Sarhoşluğum ileri boyutta mı, bilmiyorum; zihnim bu kadar netken bence çok da ileride değildir. Ama neden kelimeler ağzımda yuvarlanıyor, sesim çıkmıyor? Ateş, Yasin abiye bakıp kapıyı kapadı ve bana döndü.
"Kim yaptı? Gel, temizleyelim," diyerek koluma girdi. "Ya da direkt hastaneye mi gitsek?"
"He Ateş, belki de ölürüm falan; cenaze işlerini mi arasak?" Kolundan çıkıp yürümeye başladım. Barda çok fazla içince korumalar çıkarmaya çalışmışlardı, ben de onlara küfredip tezgahın arkasına geçerek orada içmiştim. Sonunda arbede çıktığından biraz yara aldım, ama biraz.
Koridordaki sehpaya çarptığımda üzerindeki İtalyan sanatçısının eseri düşüp parçalandı. Küçük bir vazoydu, üzerindeki desenler vardı ve küçüklüğümden beri buradaydı. Tabii ondan önce Japon sanatçının vazosu duruyordu, onu kırınca ellerimin içi kanayana kadar sopayla vurmuşlardı... Gülerek kırık parçalara tekme attım, kendim göt üstü düştüm.
"Tarih..." Konuşmaya çalıştığımda ne zaman atmaya başladığımı bilmediğim kahkahamı durdurmaya çalışıyordum. "Tekerrürden ibaret be Ateş."
"Tamam, ben temizlerim buraları. Abi böyle yapma ne olur, hadi kalk. Elini yüzünü yıkayalım, yaralarını temizleyelim. Ne olur." Gelip tekrar kolumdan tuttu. "İmer ablanın gidişine ben de çok üzgünüm ama... Abi ne olur topla kendini."
![](https://img.wattpad.com/cover/350075020-288-k254109.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhteriz Beyefendi
RomanceMuhteriz: İnce düşünceli olduğu için aşırı düşünceli davranan, kimseyi kırmamak için kendi kırılan insan. Hayatım hiçbir zaman genç bir kızın yaşayabileceği bir hayat olamadı; babamın işleri yüzünden defalarca kaçırıldım, alıkonuldum, ablamın gözler...