"Göremezler canım, Göremezler/Sende benim gördüğümü."
M. Matiz
☁️☁️☁️
11.02.24
Araz Nart
Acının ayaklarıma dolanıp yürümeme engel olmasını istemesem de yapamıyorum, kalkıp yürüyemiyorum. Bu hastanenin koridorunda nefes alamadığıma yemin ederim ama hareket edemiyorum. Böyle bir duyguyla küçükken bile tanışmamıştım, kimseye karşı böyle hissetmemiştim. Daha birkaç saat önce doğum gününde mutlu olması için bir mekan kiralamış, orayı süslüyordum. O aramayı, Çilek'in haykırışları içinde İmer'in kaza yaptığını anladığım anı unutamıyorum, sanki hepsi sadece birkaç saniye önce oldu.
"Araz." Çilek abla gözyaşlarını silerek yanıma oturdu. "Nefes al hadi," demesiyle derin bir nefes aldım. Sırtımı sıvazlayan kadın, alnını omzuma koyup orada ağlamaya devam etti.
Ameliyathane... Bir kapı en fazla bu kadar iğrenç olabilir, bir yazı en fazla bu kadar mide bulandırabilir.
Alpos abi telefonunu cebine koyarak karşıdaki sandalyeye oturdu, eliyle yüzünü kapadı. Kaya abiye haber vermemeye çalışıyordu, duyarsa kriz geçirebilirmiş ki İmer de defalarca abisinin stressiz bir hayat yaşaması gerektiğini anlatmıştı.
"Abi, Atahan abimi arayacak mıyız?" Soran Çilek abla alnını omzumdan çekse de yanıma oturmaya devam etti. Alpos cevap vermeden durunca Çilek ablam omuzlarını düşürdü. "Abi!"
"Hı?" Sanki rüyadan kalkmış gibi mırıldanan Alpos, etrafına bakıp bize döndü. Çilek ablam sorusunu yenilediğinde başını iki yana salladı: "Aradım ama sadece buraya gelmesi gerektiğini falan söyledim. Ben... Kabul edemeyiz Çilek. İmer..."
Alpos kalbini tutarak arkasına yaslandığında Çilek daha çok ağladı, duvardaki saat ilerlemeye devam ederken iki kardeş neredeyse yere çöktü. Saatler aktı, üçüncü saate girerken Alpos'un telefonu çaldığında kısa bir görüşme yaptı, hemen kapadı.
"Atahan uçaktan inmiş, nereye geleyim diyor. Yamaç duyarsa gider hemen Kaya'ya söyler, ben araba... Of! Allah'ım benim canımı alsan ya. Ne olur benim canımı al." Ağlayan adam oturmakta bile zorlanıyor gibiydi.
"Ben gidebilirim," dedim hafiften ayaklandığımda.
"Araba kullanabilecek misin? Araz çok kötü görünüyorsun."
"Abim bahçede abla, arabayı o kullanır." Başlarını salladılar, Alpos'tan havaalanın adını aldım ve ameliyathanenin kapısına son kez bakıp o koridordan çıktım.
Beni arayan Çilek olmuştu; İmer'in telefonunda acil aramalar listesinde sadece onun ismi varmış. Kime, nasıl söyleyeceğini bilemediğini anlatırken İmer'in kaza geçirdiğini en sona saklamıştı. Trafik kazası... Şoförü kalp krizi geçiren tır, sevdiğimin motoru da dahil onlarca aracı çiğneyip geçmiş. O kamera kayıtlarını izlerken sevdiğimin bedeninin metrelerce sürüklendiğini görmek... Olduğum yere çöktüğümde Yasin abinin bağırarak yanıma geldiğini duymuştum.
"Abi... Abi, İmer..."
"Kötü haber mi lan?" Sorusunu sadece başımı iki yana sallayarak cevaplayabildim. Vücudunda çok fazla kırık var demişti ameliyatına girecek olan üç cerrahtan biri, kırıklardan birçoğu dış kırık dediğimiz türden ve damarlarıyla kaslarına ciddi hasarlar vermiş. Hastanın çok fazla kana ihtiyacı var, derken sanki İmer'den bahsetmiyor gibiydi. "Niye çıktın oğlum dışarı? Dursana sevdiğinin yanında!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhteriz Beyefendi
RomansaMuhteriz: İnce düşünceli olduğu için aşırı düşünceli davranan, kimseyi kırmamak için kendi kırılan insan. Hayatım hiçbir zaman genç bir kızın yaşayabileceği bir hayat olamadı; babamın işleri yüzünden defalarca kaçırıldım, alıkonuldum, ablamın gözler...