Bölüm 40

773 60 81
                                    

Tekrar okumuyorum, düzeltmeye ya da hatalarımı aramaya çalışmıyorum. Öylece yazıyorum ve atıyorum, çünkü şu aralar tamamen Araz'ın psikolojisindeyim; elimde olmayan zorunlulukları çekip çaresizce kendi hislerimi bastırıyorum.

Bu gidişle ya Araz'ı delirteceğim ya da kendimi

"Gidelim diyorum, gidelim diyorsun.
Sermayemiz hayal.
İnsan yaşlanınca bir yere gidemez değil mi?
Çocuklara başka bir kader, bize bir gelecek masalı...
Tam su yüzüne çıktık, dünya kalbimizin hizasında
Sen hak ettin bu mucizeyi, diyorum, ağzım kan ter içinde
Gözlerin biliyor her şeyi, gözlerin bir yaşama çığlığı."

Şükrü Erbaş

☁️☁️☁️

22.03.24
Ateş Nart

Sevdiklerimi, değer verdiğim insanları hayal kırıklığına uğratmaktan delicesine korkuyorum. Özellikle yıllar sonra bir ailem olmuşken onları utandırmak ve kızdırmak her gece gördüğüm kabusum olmuştu. Ama gel görelim ki kabuslarımın her biri gerçekleşecekmiş gibi işler başarıyorum.

Önce abime karşı saygısızlık edip çok içiyor diye bağırıp küfür etmiştim, sonra Ömer'in aklına uyup hasta numarası yaparak onu dolandırmıştım; annemle babama karşı abimin hatalarını kapatacağım diye sürekli yalan söylemiş, her birinde yakalanmıştım.

Ama bu, yaptıklarımın arasında en büyüğü ve en kötüsü. Aslında ben de isteyerek yapmamıştım, olayın içine resmen yakamdan çekilmiştim.

"Bu... Bu da ne demek?" diye çığlık atan annemle başımı daha çok eğdim. "Siz buna normal mi diyorsunuz? Böyle bir durumu nasıl normal karşılayabilirsiniz?"

"Pelin Hanım eğer biraz oturup sakince konuşur..."

Annem, AVM müdürünün ricasını çığlıyla kesti; "ne demek sakin olmak? Oğluma mağazanızda saldırılıyor ve güvenlik hiçbir şey yapmıyor, normal mi bu?"

"Yapmıyor değil, olaya müdahale etmeye çalışmışlar ama grup kalabalık olduğundan..."

"Bahane istemiyorum! Oğlumun yüzüne bakın." Annem çenemden tutup başımı kaldırdığında yutkundum.

Okuldaki piçler, benim burada olduğumu gördüklerinde annemle alışverişteydik; yakında uluslararası bir kongreye katılacağı için yeni kıyafetler alıyordu. O lavaboya gittiğinde diğerleri etrafımı sarmış sözlü ve fiziksel tacize başlamışlardı... Her ne kadar artık eski Ateş olmadığımı, artık temsil ettiğim bir ailem olduğunu kendime sürekli hatırlatmaya çalışsam da anneme dil uzattıklarında dayanamamıştım. 7 kişiye tek kalınca da ağzıma sıçıldı. Kaşım açıldı, dudağım patladı; sağ gözüm, şakaklarım ve çenem mosmor, kulağımdan akan kan boynumda, burnumdan akansa dudağımın kenarında kurudu. Gerçekten güvenlik bir sik yapamadı, adamlar yapmak istedi ama o gruba yetemediler.

"Sizi dava edeceğim! Burada mağazalarınızın, sizin, güvenliklerinizi, hepinizi dava edeceğim!" Elimden tutan annem kapıya çektiğinde üzerine basamadığım ayağıma aniden yük binince inleyerek baldırımı tuttum. "Çocuğuma bir şey olursa elimden kurtulamayacaksınız!"

"Ben iyiyim an..."

"Sus sen!" diye bağırıp yine çekiştirdi. Zar zor onun peşinden çıktım, otoparka inene kadar bacağımın ağrısı sanki kafama dek vuruyordu. Arabaya bindiğimizde çantasından çıkardığı mendilleri kucağıma koydu.

Muhteriz BeyefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin