II

6.1K 368 59
                                    


"Başımıza bela olmazlar demi abi"naif sesiyle masada yemek yiyen Feza'nın aklı sabah olanlardaydı. O dağ ayısı iki abisini dövdüğü için ondan nefret ediyordu.

"Sen düşünme güzelim. Hiçbir şey yapamaz o it sürüleri"dedi Fırat. Feza abisine sıcak bir gülümseme ile bakıp en sevdiği yemeği yani pilavı kaşık kaşık yemeğe başladı. Fırat ise o itlerin onlara rahat nefes verdirmeyeceklerini biliyordu. Ama buna boğun eğmeyecekti. Zaten köylerinden apar topar gelmişlerdi. Ona susmuştu ama bu it sürülerine karşı susmayacaktı.

"Abi yarın yine gelirler. Ne yapalım"dedi sessizce İbrahim. Fırat ise Feza'ya bakıp kardeşine döndü.

"Bakarız icabına merak etme sen. Havlarlar anca kurt sürüleri."dedi sadece. Bıyıklarından giyiminden belliydi tabi reis olduğu. Sonrası ise sessizlikti. Mutfağı dolduran tek ses kaşık çatal sesiydi.

...........

Ali sabah kalkar kalmaz kahvesini hazırladı. Annesi her ne kadar kızsa da alışkanlık olmuştu. Yoksa bir türlü ayılamıyordu. Kahvesini içerken annesi onu görür görmez kaşlarını çattı. Ali ona gülümseyip kahvesinden bir yudum içti.

"Yavrum kahvaltı yapmadan içme şunu"dedi Kevser hanım. Ali onun yanına gidip yanağından bir makas aldı.

"Sultanım alış artık. Neyse ben kaçar. Ocak reisini bekliyor"dedi gülerek. Kevser hanım kolunu vurup mutfağa ilerledi.

Evden dışarı çıkar çıkmaz onların evine baktı. İçinde oluşan sinir ile derin nefes aldı. Akşam 8'e kadar müsaade vermişti onlara. O zamana kadar bir şey yapmayacaktı. Hızlı bir şekilde ilerledi sokaklarda. Elinde tespih ve bıyıkları ile ben buradayım diyordu.

Emin adımlarına eş değerde bakışları ile ocaktan içeri girdi. Reisi görür görmez selam veren gençler ile odasından içeriye girdi. Yılmaz, Yavuz ve Mehmet reisin gelmesi ile ayağa kalktı.

"Selamünaleyküm" dedi ve masasına oturdu.

"Aleykümselam reis şu Kürtleri ne yapıyoruz."dedi Mehmet direk. Ali ona bakıp gülümsedi ve çayından bir yudum aldı.

Tavşan kanı çayını masaya koyup ellerini kenetledi.

"Akşam 8'e kadar bekleyeceğiz. Bakalım gidecekler mi?"dedi Ali reis sert sesiyle. Korktuklarını düşünüyordu ama yanılıyordu.

Çünkü o sırada onlar burada hayat kurmak için çabalamaya razıydı.

Fırat iş bulmak için hazırlanıyordu. Evden dışarı çıkmadan önce Feza'nın odasına girip kapısını çaldı. Gir diyen naif sesiyle kapıyı açtı.

"Abicim"yatağında oturur vaziyette olan kardeşinin yanına adımladı. Feza yeni uykudan uyandığı için halen kendinde değildi.

"Kahvaltını mutlaka yapıyorsun tamam mı güzelim"dedi narin bir sesle. Bir tek ona karşı böyle olurdu abileri.

"Tamam abi yaparım. Merak etme sen"dedi uykulu sesiyle. Fırat yanağına sulu bir öpücük kondurdu ve saçlarını dağıttı. Feza huysuzlanıp söylenirken Fırat odadan çıktı.

O sırada İbrahim'de mutfaktan çıkıyordu.

"İş bakmaya mı gidiyorsun abi"dedi İbrahim ağzı dolu dolu. Fırat başını sallayıp ayakkabısını giydi. Arkasına döndü ve İbrahim'e kaşlarını çatıp konuştu.

"Feza'nın yanından ayrılma. O kurt sürüleri bir şey yapmaya kalkarsa beni ara tamam mı koçum"dedi. İbrahim onların ismi ile öfkelendi. Dün keşke birkaç yumruk atsaydı.

"Merak etme abi sen. Ben idare ederim. Ama benim de çalışmam gerek. Nasıl yapacağız peki" dedi.

Giderler fazla olucaktı. Burası şehir olduğu için adım artıları yer paraydı. O yüzden ikisi çalışmak zorundaydı.

"Gündüz işi bulursam sen gece işi bulursun olmadı. Hayırlısı ile idare ederiz"dedi. Daha önceden para biriktirdikleri için onlara birkaç ay yeterdi ama hazıra dağ bile dayanamazdı. İbrahim başını salladı.

Fırat besleme çekip evden çıktı.

Tüm gün iş baksada bir türlü bulamamıştı. O yüzden eli boş eve dönmüştü. Şimdide üçlü salonda oturmuş kola ve darı yiyorlardı. Tabi bunu Feza istemişti.

"Abi ben sıkıldım bugün evde. İbrahim abim dışarı çıkmamı da istemedi. Yarın çıkabilir miyim?"dedi masumca. Fırat İbrahim'e baktı.

"Abinle çıkacaksın sadece tamam mı güzelim"dedi Fırat. Feza sinirle doğruldu abisinin üstünden.

"Abi ben ufak mıyım yaa. Tek başıma çıkabilirim"dedi sinirli olduğu sandığı ses tonuyla. Fırat onun burnunu sıkıp gülümsedi.

"Ufaksın tabi. Sen bizim bebeğimizsin."dedi. Feza dudaklarını büzüp tatlı bir sinirle kaşlarını çattı.

"Deği...."sesini bölen pencerede ki camın kırılmasıydı. Feza çığlık atıp abisini sarıldı.

"Ne oluyor amk"dedi İbrahim. Tam pencereye gidecekken tekrardan aynı ses duyuldu ve eş değer bir şekilde İbrahim'in başına sert bir şey geldi.

"Ananı sikeyim" inleyip kendini koltuğa attı. Alnına dokunduğunda eline bulaşan sıvı ile yüzünü buruşturdu.

"İbrahim Feza'yı odasına götür hemen"dedi gürleyerek.

"Yine o iğrenç adamlar yaptı demi abi. Sevmedim onları hiç"ağlamaklı sesiyle abisine korkuyla sarıldı Feza. O adamdan nefret ediyordu.

"Sakin ol güzelim. Ben varım" dedi Fırat. İbrahim'e ters bir şekilde baktı.

İbrahim alnını silip Feza'yı kucakladı. Ağlayan bedeni odasına götürdü.

O sırada Fırat kapıdan bir hışımla çıktı. Ve karşısında onu öfkeyle bakan topluluğu gördü.

Yanılmamıştı.

Yine kurt sürüleri kapısına dayanmıştı. Ee o da ağırlamasını bilirdi.





Ulan acaba Ali ile Fırat 'ı mı yapsam hahahah şaka şaka

Ali'nin CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin