Yeni bir aşka yelken açma vakti!!!

1.9K 169 40
                                    

Yavuz'u geri getireyim mi bebekler? Ayrıca hepsinde şöyle 1 ay atlayacağım.

Yılmaz elinde ki ağrı kesiciyi sehpayı koydu. Başı çok ağrıyordu. Dün biraz tek başına içmişti. İçmesinin sebebi ise basitti. Düşünmesi gerekenleri hep ertelediği için şimdi o sıkıntının içinde çırpınıyordu. Kendine yakıştıramamıştı. O yüzden bir aydır Fırat'tan uzak duruyordu. Arada konuşsalarda Yılmaz hep ertelemişti onunla görüşmeyi. İçi içine yese de onu özlese de kendini tutmuştu. Ama şimdi hissettiği özlem artık ona ağır geliyordu. Bir aydır burnunda tüten adamla bugün konuşacak içindekileri anlatacaktı. Belki kızıp ondan nefret edecekti. Yüzüne bakmayacaktı belki de ama Yılmaz bunları göze almıştı. İçinde ki hisleri yok sayarak onunla arkadaş gibi takılamazdı. Aslında ilk başlarda bunu başka bir şeye yorumlasa da sonunda ona aşık olduğunu anlamıştı. Ne zaman başlamıştı bilmiyordu bile. Belki ilk sarıldığı zaman başlamıştı.

Bunları dün gece karar versede dönmeye niyeti yoktu. Kararlıydı. Ayağa kalkıp üstüne rahat bir şeyler giydi. Fırat birazdan gelecekti. Ona kırgın olduğunu biliyordu. Ama sebebini açıkladığı zaman anlayacağını düşünüyordu.

Giyinip salona ilerledi. İçki koymayacaktı. Her şey ayıkken konuşulsun istiyordu. O yüzden sadece çay suyu koymuştu. Tedirgin vücudu kapının çalması ile iyice arttı. Hissettiği tüm duygular birbirine girmişti. Kendince telkinler verip kapıyı açtı.

"Hoş geldin Fırat geç buyur"dedi gülümseyerek. Fırat ona bakıp başını salladı ve ayakkabısını çıkardı. Yılmaz işinin çok zor olacağını şimdiden anlamıştı. Bayağı kırgındı Fırat'ı. Derin bir nefes aldı ve onun arkasından ilerledi.

"Sen geç otur. Bende çay alayım bize"dedi. Sesinde ki o tını Fırat'ı şaşırtsa da yüzünde ki o düz ifadeyi bozmadı.

Yılmaz hemen mutfağa ilerledi ve bardakları tepsiye dizdi. Şekerli içtiği için şekeri de koydu. Ona ait tüm bu küçük detaylar Yılmaz'ı mutlu ediyordu. Yılmaz'ı Fırat'ın varlığı mutlu ediyordu zaten. Tepsiyle birlikte Fırat'ın yanına oturdu. İki tane şeker koyup önüne koydu çayı. Fırat gülümsese bile hemen düzeltti.

"Konuşalım mı Fırat"dedi Yılmaz üzgünce. Fırat çayından bir yudum aldı. Tek arkadaşı uzun zamandır onu ekiyordu. Sebebini bile bilmiyorken onunla konuşmaya çalışmıştı. Sonrasında ise onun bu saçma tavrından dolayı vazgeçmişti.

"Ne oldu da şimdi konuşma kararı aldın Yılmaz. Ben bir süredir konuşmak için gelmiştim yanına. Anlat dedim,ne derdin var söyle dedim. Ben yanında olmak istedikçe sen geri gittin. Şimdi de gelmiş konuşalım kı diyorsun"dedi Fırat içindekileri atarak. 1 aydır kendini boşluktaymış gibi hissediyordu. Yılmaz'ın varlığını alışmıştı Fırat. Onun yanında olması, ilgisi her şeyi o kadar iyi gelmişti ki ona kötü dediği o günleri unutmuştu. O yüzden bugün gururunu hiçe sayarak gelmişti buraya.

"Haklısın Fırat. Ne desen haklısın. Seni nasıl kırdığımı gözlerinden anlıyorum. Özür dilerim. Ben gerçekten ne yapacağıma ne düşüneceğime bilemedim. Ben bile anlamamışken derdime sana söyleyemedim. Anladığım da ise seni çoktan kırmıştım zaten. Ama yemin ederim sana ben hiçbir şeyi kasten yapmadım. Sadece düşünmeye ihtiyacım vardı. İçimde ki bu hissi kabullenmeye ihtiyacım vardı. Böyle olması gerektiğini sandım. Uzaklaşırsam daha iyi olucak gibi hissettim. Belki yanında olmazsam üstümde ki bu yükü atarım sandım. Ama seni görmedikçe çığ gibi büyüdü de altında kaldım. Senden kaçarken yine sana sığınmak istedim. Yanlış olduğunu bile bile.Yanlış ama bir o kadar da doğru. Fırat ben senin yokluğunda senin aşkınla nasıl baş edeceğimi düşündüm. Bu aşkı nasıl en derinime atarım diye düşündüm. Düşündüm de düşündüm. Sonuç yine sana yenildim. Seni seviyorum Fırat. Yanlışlığıyla, imkansızlığa rağmen seni seviyorum. İşte benim derdim buydu. Dermanı aramak için senden uzaklaştım. Ama derdimde sen dermanımda sen olduğunu anladım. Seni çok seviyorum Fırat. Çok..."dolu gözleri ile birbir döktü içini Yılmaz. Kesmeden soluksuz bir anlattı. Sevdiğinin güzel gözlerini bakarak içtenlikle aktardı duygularını. Yılmaz Fırat'ın elini tutup gözlerinin içine baktı ve fısıldadı.

"Sende benimle bu dikenli yolda ilerlemek ister misin? Bu yanlışı en güzel doğruya çevirmek ister misin? Beni sevmeyi denemek ister misin?"dedi içtenlikle.

Şimdi konuşma sırası ağzını açmayan Fırat'ın sırasıydı. 

Ali'nin CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin