56. bölüm

1.9K 176 48
                                    

Son 9

"Mehmet gel hemen,koş"diye seslenen Mert'e gözlerini devirdi İbrahim. Burada neredeyse 1 aydır kalıyorlardı. Kendisine göre bir ev bulamamıştı. Sonra Mert yeni bir ev arkadaşı arıyorum kalın ikiniz diyince İbrahim istemese de kabul etmişti. Zaten tamamen yerleşmeyecekti. Biraz toparlanınca evine dönecekti. Aslında Mehmet yoktu planda ama arkasından gelmişti. Gelmesini beklemiyordu. Sevinse de bu durumu belli etmemişti. Soğuktu Mehmet'e karşı. O ise hiç pes etmemiş ne derse ağzına bakıyordu. Sürekli peşindeydi. İçten içe ona karşı yumuşasa da biraz daha burnu sürtmesi lazımdı.

"Geldim geldim Mert"diye bağırdı odadan Mehmet. Hızlıca pijamalarını giyip salona ilerledi. Mutfaktan geçerken İbrahim'in yemek hazırladığını fark etti. Salona ilerlemeden mutfağa girdi.

"Yardım edeyim mi yavrum"dedi Mehmet. İbrahim ona çatılı kaşları ile bakıp işine geri döndü.

"Ne oldu yüzün düşmüş"dedi Mehmet saf merakla. İbrahim ona bakmadan başını sağa sola salladı. Konuşmak istemiyordu.

"Konuşmayacak misin güzelim"dedi,şansını denemek istedi tekrardan. İbrahim bıçağı sertçe masaya vurup sinirle baktı Mehmet'e.

"Siktir git Mehmet, beni sinir etme"dedi tıslayarak. Mehmet çıkan sesle irkildi. Sonra da şaşkınca baktı İbrahim'e.Ne olmuştu birden anlamamıştı. Tamam araları iyi değildi ama düzeliyordu. Kendini affettirmek için her yolu deniyordu. Her defasında özür diliyordu. Süprizler yapıyordu.

"Ben ne yaptım ki şimdi. Sadece yardım edeyim demiştim"dedi kısık sesiyle. Affetmeyeceğini düşündüğü zamanlarda sanki kalbine kızgın demir saplanıyormuş gibi acıyordu canı.

"Yapma bir şey. Kaybol gözümün önünden"dedi sertçe. Ağzından çıkan bıçak gibi keskin sözleri,Mehmet'in içini sızlatıyordu.

"Tamam tamam. Ben yalnız bırakıyım"dedi ve içeri girdi. Mert abur cuburu hazırlamış filmi açmış bekliyordu.

"Sonunda be Mehmet. Gel gel devam edelim"dedi Mert hiçbir şeyden haberi olmadan. Mehmet saçlarını dağıtıp Mert'in yanına oturdu. Ne yaparsa yapsın sanki ilerlemiyordu. Başka şeyler yapmalıydı belki de.

İbrahim ocağın altını kısıp sandalyeye oturdu. Ağrıyan başını eliyle ovmaya başladı. Birden Mehmet'e çıkışmıştı. Kırgın gözleri gördükçe göğsüne öküz oturuyordu. İçi daralıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu ve her fırsatta Mehmet'e çıkışıyordu. Evet hak ediyordu. Ama onun pişman olduğunu da biliyordu. Onunda canının acıdığını fark ediyordu. Nedense bütün sıkıntısını acısını ondan çıkarmaktan alıkoyamıyordu kendisini. Sürekli onu kovuyor,yaptığı her şeyde kursağında bırakıyordu. Geçenlerde ona yemek hazırlamıştı. Mert arkadaşlarının yanına gitmişti.  Mehmet o sıra güzel bir yemek yapmak istemişti. Ama İbrahim, yemeklere ağzına bilir sürmemiş dışarıdan yemek söylemişti. Ve ona dediği söz ise çok iyi hatırlıyordu. "Senin yaptığın yemeği yiyecek kadar düşmedim ben. Kendin zıkkımlan,benden de uzak dur!"demişti İbrahim. Mehmet'in nasıl gözlerinin dolduğunu görmüştü. Omuzları çökmüş bir şekilde masaya oturmuştu. Sessiz sessiz ağlamıştı o gün. İbrahim ise sipariş verdiği yemeği yemişti. "Beni hiç affetmeyeceksin demi?Ne yaparsam yapayım hiçbir şeyi değiştirmeyecek demi?"demişti kırık sesiyle. İbrahim hiçbir şey dememiş odasına gitmişti.

Daha fazla oyalanmadan içeri girdi. Mehmet'in Mert ile gülüşerek film izlediğini görünce yine sinirleri hoplamıştı. Öfke tüm vücuduna ele geçirmişti. Duygularını kontrol edemiyordu. Hele ki ağzından çıkanları hiç bilmiyordu. Hızlıca televizyonu kapattı İbrahim. Öfkeden gözleri belermişti. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

"Ne  yapıyorsun İbrahim yaa. İzliyorduk"dedi Mert şaşkınca. İbrahim ona bakmadan konuştu. Gözleri Mehmet'teydi. Bakışları öyle sertti ki Mehmet öylece duruyordu.

"Bizi yalnız bırak Mert"dedi sert bir şekilde. Mert ilk red etmek iste de Mehmet'in bakışı ile ayağa kalktı. Hızlıca evden çıktı. İbrahim kapının kapanması ile gözlerini kapattı. Doğru dürüst düşünemiyordu bile.

"İyi misin İbrahim?"dedi sakince Mehmet. İbrahim ona bakıp  kahkaha attı. Ama sinirli bir kahkahaydı. Mehmet şaşkınca baktı. Ne olduğunu anlamamıştı.

"Birde soruyorsun amk. Birde soruyorsun"dedi bağırarak. Sesi öyle baskın ve yüksek çıkmıştı ki Mehmet şokla bakıyordu.

"Ne oldu birden İbrahim?. Neden bağırıyorsun?"dedi şaşkınca.

"Birden mi? Ulan sikik seni,senden başka bir derdim var mı benim lan"diye yükseltti sesini. Mehmet ayağa kalktı. Sakinleşmesi için yaklaşırken İbrahim'in bağırması ile durdu. 

"Uzak dur benden orospu çoçuğu. Siktir git lan hayatımdan. Siktin hayatımı. Halen yüzsüz gibi peşimdesin. Çık git hayatımdan amk"dedi bağırarak. Mehmet gözleri dolu bir şekilde baktı. Konuşmak için ağzını aralasa da sustu.

"Konuşsana lan. Susma amın feryadı"diye bağırdı yakalarını tutarken. Gözleri kızarmıştı öfkeden. Mehmet'in gözlerinden bir damla yaş aktı İbrahim'in eline. Ama İbrahim umursamadı.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim"dedi kısık sesiyle. İbrahim yakasını bırakıp Mehmet'in yüzüne bir tane geçirdi. Mehmet koltuğa düştü. Burnunda hissettiği ıslaklık ile kanadığını anladı. Elin tersiyle sildi. Gözleri yaşla doluyken İbrahim'e baktı. Hiçbir şey yapmadı Mehmet. İçinde ki zehiri çıkarmasını istiyordu.

"Ulan piç senin yüzünden buralara geldim. Ama yine de rahat vermedin. Siktir git lan"dedi sertçe. Onu ayağa kaldırıp bir tane de daha geçirdi. Kaşından damlayan kan yüzünde izler bırakarak ilerledi.

"Affetmeyeceksin demi beni"dedi kısıkça. İbrahim derin nefesler alırken alayla gülümsedi.

"Ne o vicdanın mı sızladı"dedi alayla. Mehmet ona baktı kırgınca. Tamam hatalıydı ama nasıl çabaladığını görmüyor muydu? Hiç mi yol kat edememişti. Demek ki bu kadar katlanamıyordu. Belki de sessizce gitmenin vakti gelmişti.

"Gidersem mutlu olacak mısın? Hayatından çıkarsam iyi olacak mısın?"dedi üzgünce. İbrahim ilk afallayan ifadesi yine sertleşmişti.

"Evet. Hayatımdan siktir olup git"dedi sertçe. Mehmet başını sallayıp ayağa kalktı. Üzgün bakışları ile baktı İbrahim'e.

"Çok iyi ol İbrahim. Seni özgür bırakıyorum. Mutlu ol olur mu? Bende bana kalan bu acı ile yaşayacağım. Bu zamana kadar yaşattığım her acı için özür dilerim. Seni çok seviyorum. Ve hep seveceğim"dedi.

Hızlıca odaya gidip bavulunu hazırladı ve evi terk etti.

Geriye ise öylece boşluğa bakan İbrahim kalmıştı. Her şey bitmişti. Mehmet pes edip gitmişti.

Peki bunu dakikalar önce kendi istemişken şimdi neden boşlukta gibi hissediyordu. Neden canı acımıştı.

Bilmiyordu İbrahim.

Öfkesi dinince geriye tek bir şey kalmıştı...

Pişmanlık...!!

Ali'nin CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin