VII

5.2K 339 33
                                    

Bakmayı üşendim yeminle 🫢

💐💐

"Dernekte alınması gerekenler var reis"dedi Yılmaz elinde ki sigaranın külünü dökerken. Elinde ki dosyayı bırakıp Yılmaz'a döndü Ali.

"Ne gibi eksikler var"dedi. Yılmaz elinde ki kağıdı ona uzatarak sessizce bekledi. Ali kağıda bakarak birkaç maddeyi sildi.

"Bunları şimdilik siliyorum sonra alırız. Babam yurt dışından gelmesi gerekiyor"diye açıklama yaptı. Yılmaz başını sallayıp koltuktan kalktı.

"Hadi çıkalım o zaman" dedi Yılmaz. Ali ayağa kalkıp telefonunu aldı. Eve gidip biraz dinlenmek istiyordu. Bu aralar çok sık çalışıyorlardı. Dernekti şirketti derken nefes alamamışlardı. Eve gidip gelmemek için de dernekte yatıp kalkıyordu. Sonunda işler bitmişti de eve gidip uykusunu alacaktı.

"Şu Kürtleri ne yapacağız reis"dedi düşünceler içinde Yılmaz. Ali ona sertçe baktı.

"Anma şunları oğlum. Dinleneyim halledeceğim ben"dedi emin sesiyle. Yılmaz ona bakıp başını salladı.

"O değilde şu cılız çocuk ne iş"dedi merakla. Ali anlamamış olucak  ki 'kim der' gibi baktı Yılmaz'a.

"Şu Fırat'ın küçük kardeşi yok mu? Neydi adı.... Buldum Feza'ydı."dedi Ali'ye bakarak. Ali sinirli bir şekilde nefes aldı. O gün onu evde gördüğünde sinirden kudurmuştu.

"Eve gelmiş birde. Delirdim amk."dedi sinirle.

Yılmaz onun sitemini kahkaha atarak oldukları mahalleyi inletti. Ali ona sertçe bakıp kafasına bir tane geçirdi. Yılmaz hale gülünce Ali sesli bir şekilde sabır diledi.

"Ufaklık sana takmış kardeşim. Özel alanlarını maşallah ele geçirdi"dedi gözleriyle bel altını göstererek. Ali ister istemez gülümsedi. Bela olmuştu gerçekten.

"Bak bak birde nasıl gülüyor. Ne o abayı yaktın mı yoksa"dedi dalga geçerek. Ali onun iması ile omzuna bir tane yumruk atıp kaşlarını çattı.

"Sikik sikik konuşma Yılmaz. Sikerim belanı"dedi sert sesiyle. Yılmaz ise gülüp başını salladı. Kızdırmamak en iyisiydi.

Yürüme mesafesinde oldukları için yürüyerek gelen ikili bira almak için bakkalın olduğu mahalleye döndüler. Biraz demlenmek istemişlerdi ve en iyi ortam ise burada olan parktı.

Birayı alıp karşıya geçtiler. Bir bira içip gidiceklerdi. Parka giriş yapıp hep oturdukları banka geldiler. İlk Ali oturmuştu.Yılmaz ise ilk parkta gözlerini gezdirmişti. Tam Ali'ye dönecekken yerde yatan bir beden görmesi ile hızlıca oraya ilerledi.

"Nereye gidiyorsun Yılmaz"diye bağırdı Ali. Ayağa kalkıp onun yanına gitti. Onun yere çömelmiş baygın biriyle uğraştığını görünce hızlıca gitti. Gördüğü beden ile ilk durdu. Kaşlarını çattı. Ulan her yerde çıkar mıydı biri.

"Ali bakma öyle git arabaya al gel"dedi Yılmaz telaşla. Ali sertçe baktı. Ne yani yardım mı ediceklerdi.

"Şişştt ufaklık aç gözünü" Yılmaz bir yandan Feza'yı dürtüyordu. Ali'ye döndüğünde kaşlarını çatmış öylece baktığını fark etti. Sinirli bir nefes alıp Feza'yı kucakladı.

"Ali başlarım senin kinini. Tamam bizde pek memnun değiliz ama yardıma ihtiyacı olanı da yüz çevirmek insanlığa sığar mı? Hadi arabayı al gel"dedi telaşla. Ali derin bir nefes alıp arabayı almaya gitti.

"Sadece yardım amk. İnsanlık görevi"dedi kendi kendine. Hızlıca mahalleye girip arabayı aldı. Ve hemen Yılmaz'ın olduğu yere gitti. Yılmaz arabayı görür görmez kucağında ki Feza'yla birlikte arabaya bindi.

"Hızlı sür. Ayılmadı"dedi Fırat. Bir yandan onu ayıltmak için hava veriyordu. Ali arkaya baktığında baygın bir şekilde yatan Feza'nın solgun yüzünü gördü. Bembeyaz teni solmuştu. Dudakları da kurumuştu. Hemen torpidoda olan kolonyayı çıkarıp arkaya uzattı ses çıkarmadan. Yılmaz hemen alıp yüzüne sildi Feza'nın. Biraz mırıldansa da ayılmadı. Ali hızlı bir şekilde arabayı sürdü. Ve hastaneye geldiler.

"Ali sen al kucağına. Ben Yavuz'u çağırayım"dedi. Yavuz bu hastenede doktor idi. Ali oflayıp Feza'yı kucağına aldı. Alır almaz gelen koku ile ister istemez içine çekti.

'Acaba hangi parfümü kullanıyor' iç sesine göz ardı edip hastaneye giriş yaptı. Zaten Yavuz hemen ilgilenmeye başlamıştı.

Ali ile Yılmaz koridorda bekliyordu. Haber gelmesi biraz uzun sürmüştü.

"Çocuk çok solgun duruyordu amk"dedi Yılmaz üzülerek. Ali ona bakıp derin bir nefes aldı. Beklemeleri gerekiyor muydu?

"Yılmaz"Yavuz'un sesi ile ikili ayağa kalktı.

"Nasıl çocuk"dedi sadece Yılmaz.

"İyi merak etme."dedi Yavuz ifadesizce. Doktordu ve mesleğini yaparken asla ırk din ayırmazdı.

"Gidebilir miyiz artık"dedi Ali bıkkınca. Yılmaz gözlerini devirip küfür etti. Yavuz ise başını senden adam olmaz gibisinden salladı.

"Sen benimle gel Yılmaz. Şu Fırat piçini sen ara. Sende Feza'yı bak Ali"dedi yürümeye başlamadan önce. Ali bir şey demesine izin vermeden ilerleyen ikili ile sesli bir şekilde ofladı. Ama yine de odaya girdi.

Girer girmez yatakta baygın yatan beden ile yanına ilerledi. Kolunda serum ile öylece yatıyordu. Saçları yastığa yayılmıştı. Minik yüzü solgun duruyordu. Biraz daha yanına adımladı. Bir erkeğe göre daha güzel duruyordu. Bedeni cılızdı ama onda ayrı bir hava katıyordu. Herkesin kıskanabileceği bir vücudu vardı. Şu an ortamdan o kadar uzaklaşmıştı ki onu incelediğinin bile farkında değildi. Sandalye çekip oturdu. Onu ilk gördüğü zaman aklına geldi. Onun aletine attığı darbeden sonra korkarak eve kaçmasını düşündü. Sonra onu evde gördüğü zaman korku dolu yüzü aklına geldi. Ağlamıştı. Ama sesini bile çıkarmamıştı. Minik burnu kızarmıştı ağlamaktan o zaman.

"Sen nasıl Kürtsün"dedi sessizce. Dalgın bir şekilde bakarken yüzüne düşen bir tutam saçı almak için yüzüne eğildi. Onu kulağının arkasına attı. Elini oradan çekecekken aklını kaybetmiş olacak ki yanağını uzandı. Şu an ne yaptığını bile anlamayan Ali tam yanağına değecekken kendine geldi.

"Siktir....siktir amk. Ne bok yapıyorum lan ben"dedi şaşkınca. Üzerinden kalkıp kendini toparladı. Bedene son kez bakıp kaşlarını çattı. Ve hızlıca odadan ayrıldı.

Hızlı bir şekilde giderken bir bedene çarpmıştı ama düşüncelerinin içinde boğulduğu için özür bile dilemedi ve hızlıca arabaya binip evin yoluna tuttu.

Ali'nin CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin