VI

5.2K 341 31
                                    


Kendini son kez aynada baktıktan sonra salona abilerinin yanına ilerledi. Bugün abileri ile mahalleye gezeceklerdi. Heyecanlıydı o yüzden Feza.

Seke seke abilerinin yanına gitti.

"Ben hazırım. Nasıl olmuşum"dedi tatlı bir şekilde. İbrahim kardeşinin yanına gidip yanaklarını sıktı.

"Çok güzel olmuşsun bebeğim"dedi gülümseyerek. Feza şımarık bir şekilde gülümsedi ve etrafında tam tur döndü. Cilveli hallerine Fırat göz devirerek ayağa kalktı.

"Şımarık seni." saçlarını karıştırdı ve kapıya doğru adımlamadan önce seslendi ikiliye.

"Hadi çıkalım gençler"dedi kısa şekilde. 

İkili hemen kapıya yöneldi. Feza yüzünde gülücükler ile ayakkabısını giyiyordu. Fırat,Feza'nın bu heyacanına gülümseyip onu kolunun altına aldı. Feza aklına gelen düşünce ile abisine seslendi.

"Abi burada çok güzel bir park varmış gidelim mi?"dedi heyacanlı bir şekilde. Fırat onun saçlarını karıştırıp başıyla onayladı.

Onayı alan Feza yerinde zıplayarak sevinçle ellerini birbirine vurdu. Abileri ise onun bu tatlı tavırlarını gülümsedi sadece. O mutluysa onlarda mutlu olurdu.

Eve biraz uzağında kalan kahveye geldiklerinde İbrahim durdu. İkili anlamadığı için İbrahim'e baktılar.

"Gelin burada örelet içelim."dedi kahveye bakarak. Fırat gözlerini kahvede gezdirdi. Bazıları çatık kaşlar ile baksa da bazılarının ise umurunda değildi. Çatık kaşla bakanları aldırmadan başını salladı.

"De hayde gidelim o zaman"dedi başıyla kahveyi göstererek. Feza ise onlara ayak uydurdu. Nasılsa buradan sonra parka giderdi.

Üçlü boş olan masaya kuruldu. İbrahim etrafına baktı garsonu çağırmak için. Görür görmez eliyle işaret etti.

"Gel bakayım koçum buraya"dedi sert ses tonu ile. Ferhat çağırılmasıyla hızlıca masaya geldi.

"Buyur abi"dedi kibarca. İbrahim sert duruşuyla ona baktı. 19'larında bir delikanlıydı.

Ferhat ise siparişi vermesi için öylece İbrahim'e bakıyordu.

"Koçum bize üç tane limonlu örelet"dedi. Ferhat başıyla onaylayıp hazırlamak için çay ocağına gitti.

Fırat ise bir ayağını diğer bacağının üzerine atmış öylece bekliyordu. Kolunun dürtülmesi ile başını Feza'ya çevirdi.

"Abi ben gitsem parka olur mu? Zaten yakın park abicim" dedi masum masum. Fırat hemen kaşlarını çattı.

"Otur burada Feza. İçip gideceğiz zaten"dedi. Feza hemen dudaklarını büzdü ve abisine alttan alttan baktı.

"Abim yaa. Lütfen"dedi ellerini kavuşturup. Sık kirpiklerini kırpıştırdı ve abisine tatlı tatlı baktı.

İbrahim onun oyununu anlayıp başını salladı.

"Bırak gitsin abi. Hemen şurası zaten"dedi. Feza, İbrahim abisine dönüp öpücük attı. İbrahim ise ona göz kırpıp arkasına döndü. Hızlıca bardakları hazırlayan Ferhat'taydı gözü.

Fırat ise sessizce nefesini dışarı vurdu. Kabul edeceğini ilk baştan bilse de yine direnmek istemişti ama bu huysuz, tatlı velet oldukça ikna ediciydi.

"Tamam ama çok uzağa gitmek yok."dedi parmağını sallayarak. Feza abisini öpüp masadan kalktı.

Kısa sürede gelmişti parka Feza. Hemen kendini salıncağa atarak sallanmaya başladı. Sallandıkça havalanan saçları ile kıkırdadı. Sadece salıncak binmesini severdi. Rüzgarın teniyle buluşmasını çok hoşuna giderdi.

Bir süre sallanan Feza,aniden kasığının ağrıması ile iki büklüm oldu. Eliyle karnını bastırıp salınacağı durdurmaya çalıştı. O kadar çok ağrıyordu ki gözleri dolmuştu. Salıncak durar durmaz hemen indi. Ama ağrının şiddeti ile adım atamadı. Olduğu yerde durup biraz geçmesini bekledi ama geçmek bilmiyordu. Sonra tarih aklı gelince çok kızdı kendisine. İlaç içmeyi unutmuştu. Şimdi çekerdi tabi ağrısını.

İki büklüm olan Feza kendini yere attı. Etrafına baktığında kimsenin olmaması nedeniyle ofladı. Telefonu da yoktu.

"Geç artık"diye fısıldadı. Ama hap olmadan geçmeyecekti,biliyordu.

Daha fazla ağrıya dayanamayan Feza'nın gözleri karardı.

Ve tek gördüğü şey ise buraya doğru koşar adım gelen biriydi. Gerisi ise karanlık....

Ali'nin CanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin