37 | YAŞAYACAĞIZ • SON •

2.2K 60 69
                                    

•37•

YAŞAYACAĞIZ

~

"Ben artık kelimelerde değil, sende yaşamak istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben artık kelimelerde değil, sende yaşamak istiyorum. Kelimelerin dışında yaşamak. Sen kelimelerden de güzelsin.."

Cemil Meriç

••••••


Gözlerini bahçenin kapısına dikti Hazar, yine ve yine geç kalmıştı Dilem. Vakur bir tebessümle başını iki yana salladı. Kaç yıl geçerse geçsin bazı şeyler hiç değişmeyecekti. Fakat onların hayatlarında çok şey değişmişti. Üstelik güzel anlamda. Bakışlarını mutlulukla çevresinde gezdirdi. Bahçenin dört bir yanı ağaçlandırılmış, menekşeler başta olmak üzere bir sürü çeşit çiçekler ekilmişti.

Bir anda gözlerini iki güzel elin kapatmasıyla yüzündeki tebessüm büyüdü Hazar'ın. Düşünüyormuş gibi birkaç saniye durdu. "Beni her zaman bekleten?" diye sormasıyla sırtında bir acı hissetti. Dilem sırtını ısırıyordu.

"Gönlümün ilacı... Prensesim... Sevdam."

Ellerini çekip Hazar'ın karşısına geçti Dilem. "Aferinnnn!" dedi imayla. Etrafına hızlıca bakıp kimsenin olmadığına emin olunca hızlıca dudaklarını Hazar'ın dudaklarına bastırdı. Fakat Hazar'ın hemen bırakmaya niyeti yoktu. Elini Dilem'in beline sarıp kendisine doğru çekti. "Sen gelmeden kokun geliyor. Seni tanımamak ne mümkün hatun." Bu nefeslerini kesecek öpüşmenin başlangıcından önceki son sözleriydi.

Dakikalar sonra az da olsa nefesleri düzene girince aralarında biraz mesafe bırakıp Hazar'ın kollarından çıktı Dilem.

"Beni kapı ağzında beklemene gerek yoktu. Sadece ekmek almaya gitmiştim." dedi kaşlarını imayla havaya kaldırıp.

"Geç kalacağını biliyordum. Belki bir öpücük kapmak için beklemiş olabilirim."

"Fırsatçı olduğunu kabul ediyorsun yani?" diye sordu Dilem sandalyenin üzerine indirdiği ekmek poşetini eline alıp Hazar'a doğru uzattı.

Dilem'in elindeki poşeti alıp, "Hiçbir zaman inkar etmedim." dedi Hazar. Dilem'in yanağına dudaklarını bastırıp elindeki poşeti keyifle sallayarak içeriye girdi.

Sanki dün gece yağmur yağmamış gibi tüm ihtişamıyla gökyüzünde parlıyordu güneş. Sanki sabahın sert ayazı vurmamış gibi rengarenk çiçekleriyle salınıyordu bahçedeki tüm ağaçlar.

Masanın üzerindeki tabakları dizmeye başladığı sırada bahçeye çıkan Amina ve Zeynep'e doğru bakışlarını çevirdi Dilem. Sabahtan beri iyi yorulmuşlardı ama sonucuna değmişti şimdi karşılarında harika bir yemek masası vardı.

DİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin