18 | SENİN İÇİN DÖNMEDİM

1.8K 106 62
                                    

• 18 •
SENİN İÇİN DÖNMEDİM

~

"Ah, ne yapacağım, ne olacak benim kaderim? Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğimin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ah, ne yapacağım, ne olacak benim kaderim? Çok ağır geliyor benim böyle bir bilinmezlikte olmam, bir geleceğimin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek. Geriye bakmak da korkutucu. Orada hep acı var. Sonsuza dek ağlayacağım!"
Dostoyevski

Zeliha hanım başı dik bir şekilde babasının karşısında dikilen Dilem'i görünce mutlulukla gülümsedi. Kızı verdiği sözü tutmuş gelmişti. Sekiz yıl boyunca imkansız olduğunu bildiği halde tek bir cümleye tutulmuştu Zeliha hanım. 'Bende sana söz veriyorum bir gün geri döneceğim annem.' O zamanlar kavuşmanın bu kadar geç olacağını ikisi de tahmin edememişti. En fazla birkaç ay diye düşünmüştü Zeliha hanım. Sonra ortalık durulur Ömer'le birlikte getiririm kızımı. Abbas'ın böyle aşağılık bir oyun kuracağı kimsenin aklına gelmemişti.

Baharlar gitmiş, Hatay'ın temmuzunda özlemden üşümüş, ay yıla dönmüş, kaç kez hayatından vazgeçmenin eşiğine gelmişti Zeliha hanım. Yeter ki kızım yaşasın da benden uzakta olsun tesellisi bile bir yere kadar rahatlatıyordu yüreğini.

Şimdi kızı kanlı canlı karşısındaydı. Gözlerinin altı şişmiş, saçları kısalmış, bir hayli zayıflamıştı. Değişmeyen ve bin yıl geçse de değişmeyeceğine emin olduğu tek şey güçlü duruşu ve bakışlarıydı. Yılların özlemiyle dizleri titredi daha fazla ayakta duramayacağını anlayınca hemen arkasında ki sandalyeye oturdu Zeliha hanım.

Zeynep öldüğünü sandığı kardeşini karşısında görmenin şokunu atlatamamışken aklına gelen şeyle kızını kucaklayıp Toprak'ın yanına gitti. Su'yu eve götürmesini istedi çünkü birazdan evlerinde kıyamet kopacaktı.

Ömer henüz mevlidi Hazar'ın basmasının şokunu atlatamamış, babasına ve Hazar'a şaşkınlıkla bakarken kapıdan Dilem'in girmesiyle sendeledi düşecek gibi olsa da kısa sürede toparladı kendini. Hayal görüyor olmalıydı. Elleriyle toprak atmıştı mezarına. Ölmüştü pamuk şekeri. Sekiz yıldır yoktu. Bir sabah öylece çıkıp gelmesi imkansızdı. Şoktan dolayı zihninin hayal gördüğünü düşündü ama Dilem konuşmaya devam ediyordu.

"Başın sağolsun Abbas Karahanlı ne iyi kızdım ben öyle değil mi?" Bakışlarını babasından çekip kalabalığa çevirdi Dilem. "Neden hortlak görmüş gibi bakıyorsunuz ki? Ölmedim ben babam itibarı zedelenmesin diye kaçan kızına sahte cenaze töreni düzenledi. Ne var canım bunda bu kadar şaşıracak o harika bir baba ki her türlü hizmeti sunuyor..."

"Yeter sus artık!" diye hiddetle bağırıp Dilem'in sözünü kesti Abbas bey. Yerdeki silahını alıp Dilem'e doğru hücum etti. Sekiz yıl önce başaramadığı işi bitirmek niyetindeydi. Fakat karşısındaki Dilem sekiz önceki çaresiz Dilem değildi. O gün karnında bebeği olduğu için kaçmıştı. Hazar ve Agah anında Dilem'in önüne geçti. Abbas bey silahını indirip kalabalığa döndü "Herkes dağılsın şov bitti." diye bağırdı.

DİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin