~bir gülüşünle başladı, yüreğimde fırtına~
Yine günlerden galatasaray'dı. Hayatım boyunca sadece derbileri izlemeye gelirdim ama son zamanlarda galatasaray'ın tüm maçlarını stadyumdan izlemeye geliyordum. Yani en azından kendi sahamızda oynanan maçlara geliyordum.
Genelde biletlerimi hep aynı yerden alırdım. Maçı daha iyi izleyebilmek için ortalarda ve birazda yukarılarda oturuyordum hep. Ama bu sefer erken davranmıştım. Nerede oturduğum aslında pek bir şey değiştirmiyordu benim için, önemli olan maçı takip edebilmekti. Ama bu seferliğine sahaya en yakın yeri kapmıştım.
Maç başlamak üzereyken oyuncularda sahaya çıkmaya başlamışlardı. İlk 11 de başlayan oyuncularda gözlerimi gezdirdim. Biliyordum, bu maçı kazanacaktık.
Gözlerim Barış Alper'de takılı kalmıştı. Şu son maçlarda onunla hep göz göze gelmiştik ve şu an fark etmiştim ki, hep oturduğum tribünlerin olduğu yeri gözleriyle tarıyordu. Beni arıyordu. Yanlış yere bakıyordu. Ama herkesin içinde ona seslenemezdim. Zaten beni tanımıyordu ki.
En son pes edip gözlerini yere indirdi. Yüz ifadesine baktığımda neden üzüldüğünü anlayamamıştım. Gerçekten beni bulamadığı için mi üzülmüştü? Yoksa gelmediğimi mi
düşünmüştü?Düşüncelere dalmışken maçın çoktan başladığını görmüştüm. Gözlerimi Barış Alper'in üstünden çekemiyordum. Öyle ki ne ara gol yediğimizi bile fark etmemiştim. İlk yarıyı 1:0 geride bitireceğimizi asla düşünmezdim. Kolay bir maç olacağını düşünmüştüm.
Oyuncular soyunma odasına giderlerken ben de geri yerime oturmuştum. Ümidimi kaybetmek istemiyordum, sonuçta daha hiç bir şey bitmiş sayılmazdı değil mi?
•••
İkinci yarı için takım tekrar sahaya çıkarken taraftarların çoğunluğu artık tamamiyle ayakta tezahürat yapıyordu. Yavaşça ayağa kalktım.
Gözlerim onun gözleriyle buluştuğunda gözlerinin parıldadığına şahit olmuştum. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdiğinde ben de gülümsemiştim. Yanına Kerem geldiğinde onunda bu tarafa baktığını gördüm. Bu durum taraftarların da dikkatini çektiğinde bir anda tüm gözler üzerime dikilmişti. Durumu anlayanlar Barış Alper için tezahürat yapmaya başlamışlardı.
Barış Alper son kez bana bakıp sonra Kerem'e döndü. Aralarında bir şeyler konuşup benim olduğum tarafa bakıyorlardı. Açıkcası ne konuştuklarını çok merak etmiştim. Gülerek yerlerine geçtiklerinde ben de zor da olsa kendime gelebilmiştim.
Maç başlamıştı ama benim gözüm maçı değil Barış Alper'i takip ediyordu. Maç başladığından beri başka bir şeye konsantre olamıyordum. Gözlerimi resmen onun üstünden çekemiyordum.
Galatasaray penaltı kazandığında topun başında Icardi vardı. Atacağından zaten hepimiz emindik.
Ve, gol!
Durum artık 1:1 di. Takım birbirine sarıldıktan sonra tekrar oyuna dönmüştü. Tabii bu sırada Barış Alper'in bana bakıp güldüğünü de gözümden kaçırmamıştım.
Maçın son uzatmaları oynanıyordu. Ben bu maçı kazanacağımızdan emindim ve hâlâ da kazanacağımızı düşünüyordum. Sonuncu dakika oynanırken dediğim şey gerçekten de olmuştu. Barış Alper'in asistiyle bir gol daha atmıştık. Maç bittiğinde takım hâlâ coşkuyla galibiyeti kutluyorlardı.
Barış Alper'in bu tarafa doğru koştuğunu görünce ne yapacağını merakla izliyordum. Tam önümde durdu ve oradaki güvenliklerle bir şey konuştu. Konuşması bittiğinde bana eliyle gel işareti yapmıştı. Şaşkınlıktan gözlerim kocaman açılmıştı. Ona kafamla hayır derken o ise bana beklentiyle bakıyordu. En sonunda yanına gittiğimde beni koltuk altlarımdan yakalayıp kaldırdı ve sahaya indirdi.
Ben ona hâlâ şaşkın gözlerle bakarken o da ellerimi tutmuştu. Kulağıma doğru yaklaştığında kızardığımdan emindim. Etrafımızdakilerin gözleri bizdeyken ona odaklanmam daha da zorlaşıyordu. Nefesini boynuma verdikten sonra bir titreme gelmişti.
"Buradan çıktıktan sonra bir kahveye ne dersin?" Zorla yutkunduğumda kafasını kaldırıp gözlerime bakmıştı.
"Bunun için beni buraya getirmene gerek yoktu." Dediğimde gülmüştü. Hayatımda daha önce bir insanın gülüşüne bu kadar hayran kaldığımı hatırlamıyorum.
"Seni kaybetmek istemedim. O yüzden benimle geliyorsun." Dediğinde ise şaşkınlığım sanki mümkünmüş gibi daha da artmıştı.
"Adın?" Bana merakla bakarken ona adımı söylemiştim.
Elimi tutarken taraftarlara döndü. Arkamızdaki takımı gördüğümde ne yapacak diye pür dikkat onu izliyordum. Önce bana döndü, izin ister gibi. Ne yapacağını az buçuk tahmin ettiğimde kafamı onu onaylarcasına salladım. Gülümseyip tekrar tribünlere dönmüştü. Bağırarak söylediği şeylerle benim de gülümsemem artmıştı.
"Bu maçta kendimi buldum. O yüzden bu anı hiç unutmayacağım, unutmayacağız. Eminim ki, ben bir gün burada, dizlerimin üstünde, elimde bir tek taşla duruyor olacağım. Karşımda yine o olacak."
Bana döndüğünde gözlerim dolmuştu. Daha yeni tanıştığın biri hakkında bunları söylemek belki sizlere garip geliyordu. Ama bizim tanışmamıza gerek yoktu. Biz o gözlerde birbirimizi tanımıştık zaten.
Hiç beklemeden kollarımı boynuna doladığımda o da kollarını sıkıca belime dolayıp beni döndürmeye başlamıştı. Mutluluktan ikimizde gülüyorken etrafımızdakilerde hiç durmaksızın bizi alkışlıyorlardı. Bugün bu saatte, burada olmak, benim hayatımı değiştirmişti belki de. Ama en iyi yönde...
***
tatlış bir bölüm oldu bencee
oy ve yorum yapmayı unutmayınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine with footballers
Fiksi Remajasevdiğim futbolcular ve sizinde istediğiniz futbolcular hakkında tek bölümlük hikayeler yazıyorum #1 footballers & #1 soccer