Bölüm 4

72 6 0
                                    


Luna gelmişti. Kapıyı açan Hyunjin ona gülümseyip içeri almıştı. Kadın uzun saçlı çocuğun yanından geçerken hyunjin istemsizce parfümünü koklamıştı. Lavanta gibi kokuyordu, çiçeksi kokuyor oluşu hoşuna gitmişti. Luna elindeki poşetle nereye gideceğini bilemeden durmuştu. Chris oturma odasından çıkınca bir nebze rahatlamıştı.

Bütün gece gerginlikten uyuyamamıştı. Kabul etmeyeceğini düşünmüştü, oğullarıyla birlikte olmak ister diye erteler ya da reddeder sanmıştı. Ancak adam kabul edip diğerlerinin de geleceğini söyleyince onun kocaman bir tablo oluşturmasına dayanamayıp yastığını ısırmıştı. Ondan cidden çok hoşlanıyordu. İlk defa birinden bu kadar etkileniyordu ve bunun ellerinden kayıp gitmesine izin vermeyecekti. Bu adamı ve ailesini daha çok tanımak ve daha çok sevmek istiyordu.

''Hoş geldin.''

''Hoş buldum, en son ben mi geldim ev çoktan dolmuş.'' Oradan oraya laf atan ve mutfaktan tabak taşıyan oğlanlara bakarken sordu.

''Damatlarım kendilerini iyi göstermek için çok erken geldi. O ne?''

''Ah...'' poşeti kaldırıp altından destekledi. ''...çocuklar dondurma seviyordur umarım.''

''Dondurma!'' Felix bağırarak içeri geri girdi. Kadının elindeki poşeti alacaktı ancak son anda kendini durdurdu. Küçük ve saygısız çocuklar gibi davranmak istemiyordu.

''Belli ki seviyorsunuz. Al bakalım, dolaba koy, baban kahvaltıda yedirmez herhalde.'' Poşete ağzı sulanarak bakan çocuğa poşeti uzattı ve almasını sağladı.

Chris gerçekten de kahvaltıda yemelerine izin veremezdi. Midelerini üşütmelerini istemiyordu. Poşet aradan çıkınca Luna adama yaklaşıp yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Chris kadının beline bir elini sarıp o da yanağından öptü. İki gündür flört ediyor olmaları umurlarında değildi, ikisi de uzun bir süredir birbirinin hayalindeydi.

''Ama sen bize kızıyorsun biz sevgilimize sarılınca!'' Jisung isyan ederek yanlarından geçti. Hatta biraz hızlı geçti. Şaka olsa da babasının karşılık vereceğini biliyordu. Chris hafiften koşan oğlunun arkasından elini uzattı ama yakalayamadı.

''Hadi yiyelim artık çok açım!'' Jeongin çoktan masaya oturmuştu. Jeongin masanın başındaydı; sol tarafında sırayla Hyunjin, Seungmin, Felix ve Changbin vardı; sağ tarafında ise babası, Luna Hanım, Jisung ve Minho vardı. Kimse ufak olanın başa oturmasına takılmamıştı. Masadaki tabakları birbirlerine uzatıp duruyorlardı. Günlük bir sohbet başlamıştı. Biraz yedikten sonra Jisung konuşmaya başladı.

''Luna noona, bir şey sorabilir miyim?''

Noona demesine şaşıran Chris yutkunamayıp öksürmeye başlamıştı. Luna da şaşırmıştı. Yine de yanındaki çocuğa dönüp baktı. Sanki babası boğulan o değilmiş gibi cevap bekliyordu. ''Sor tabi.''

''Daha önce hiç evlendiniz mi?''

Bu sefer Hyunjin ağzındaki içeceği Seungmin'in eline püskürtmüştü. Çocuk iğrenerek bağırırken herkes peçete verme derdine düşmüştü. Chris oğluna ne diyeceğini bilmiyordu, bu soru aklına nereden gelmişti. Luna başını hafif yana yatırdı. Bu çocuk hep acayip şeyler söylüyordu. ''Hayır, aslında kimseyle evlenecek kadar ciddi düşündüğüm bile olmadı.''

''Çok da güzelsiniz aslında.'' Felix cidden kadını güzel buluyordu. Sabah odalarındayken Jeongin'in aklına gelmişti bu evlenme konusu. Kesin evlenmiştir, diye düşünmüşlerdi.

''Güzellik yetmiyor, sevgi ve saygı olmadan hiçbir şey ayakta kalmaz.''

''Babamla evlenecek misiniz?'' Jeongin yarı tereddütlü sordu. Bir yanı babasının evlenmesini istemiyordu, diğer yanı ise onu mutlu görmek istiyordu. Yine de tekrar büyük bir kadınla yaşayacakları düşüncesi onu korkutuyordu. Babası korkmuyor muydu, tabi korkmazdı babaları çok güçlüydü.

BANG FAMILYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin